Türkiye ekonomisi 2022’nin birinci çeyreğinde, 2021’in birinci çeyreğine kıyasla “hacimsel” olarak yüzde 7.3 kadar daha büyük bir GSYH yaratmış. Yani “galat” olarak milli gelirimiz (galat olarak diyorum çünkü GSYH ile milli gelir birbirine bağlıdır ama aynı şey değildir) artmış. Üstelik büyüme 2019’un dördüncü çeyreğinden beri kesintisiz devam etmektedir. GSYH ölçümlerini Türkiye İstatistik Kurumu yapmaktadır. Aynı ölçümü yapan yerli veya yabancı bir başka kuruluş yoktur. Dolayısıyla bu ölçümler hatalı bile olsa, elimizde doğrusu budur denebilecek başka bir veri seti yoktur. Her ülkenin GSYH’si o ülkenin para birimi ile ölçülür. Dolar ile ifade edilen sayı veya oranlar da “ulusal parayla yapılmış (doğru veya yanlış) ölçümlerden” üretilmektedir. Yapılan işlem TL’li sayıları “belli bir dolar kuruna” bölmekten başka bir şey değildir. Dolayısıyla bir iktisatçının “TL ile büyüdük ama dolarla küçüldük” şeklinde konuşması yanlıştır. Bu yanlışın sebebi TL’den dolara dönerken kullanılan kurun, “kalibre edilmemiş” olmasıdır.

KİŞİ BAŞINA MİLLİ  GELİRİ YÜZDE 300 ARTIRDIK

AKP 2002’nin sonunda iktidara geldi. 2002’nin cari TL ile hesaplanan ve o yılın cari dolar kuruna bölünerek bulunan “kişi başına milli geliri” 3.600 dolardı. İzleyen yıllarda TL değer kazandı (yediğimiz hurmalar) 2008 yılında aynı yöntemle hesaplanan kişi başına milli gelir 11.000 dolar bulundu. Bunun üzerine AKP “6 yılda milli geliri 3 katına çıkardık” diye böbürlenmeye başladı. Halbuki aynı dönemde sabit TL ve Dünya Bankası’nın “Constant Dolar” ile yapılan ölçümlerde kişi başına milli gelirde artış oranı sadece yüzde 46 idi. Ortada 3 kat artan (doğrusu üç katına çıkan)  bir şey yoktu. GSYH (Milli Gelir) esas olarak fiziksel bir oluşumdur. Hangi ölçü birimini kullanırsa kullanılsın, bir şeyin büyüme/küçülme “oranı” aynı çıkar. TL ile büyüdük ama dolarla küçüldük demek “santimetre ile ölçünce bizim oğlanın boyu uzadı, ama inçle ölçünce boyu kısaldı” demek kadar saçmalamaktır. Benim tüm ikazıma rağmen, o yıllarda AKP’den kimse bu söylemi değiştirmedi. Şimdi de muhalefet, kişi başına GSYH 2013’te 13.600 dolardı, 2022’de 9.000 doların altına düşecek diye konuşuyor. AKP ise dolarla milli gelir hesabını TL değer kaybettiği için (tırmalayan hurmalar) ağzına bile almıyor.

PARANIN “PİYASA FİYATI” OLMAZ

Paranın (currency) fiyatı, onun diğer paralarla cinsinden karşılığıdır. Bu, fiyat piyasada görünür ama “piyasa fiyatı” değildir. Bu hüküm Nobel Ödüllü iktisatçı Robert Mundell’e aittir. Bunu da şöyle açıklamıştı: Çünkü her paranın tek bir üreticisi (merkez bankası) vardır. Dolayısıyla para bir tekel ürünüdür. Tekel (monopol) olan bir piyasada “piyasa fiyatı” oluşamaz.  Nasıl her sakallı dede değilse, piyasada görünen her fiyat da “piyasa fiyatı” (market price) değildir. Üstelik Mundell’in sözünü ettiği paralar, Dolar, Euro gibi  dövizlerdir. TL ise özellikle “ölçü birimi” olma açısından para bile değildir. Ülkeler arasında kişi başına milli gelir yani refah kıyaslaması veya ekonomik büyüklük sıralaması yapılırken kullanılması en anlamlı ve en az hatalı kur “Satınalma Gücü Paritesi” (Purchasing Power Parity) dir.

Son söz: Üç katına çıktığına inanan, üçte bir azaldığına da inanmalıdır.