Sevgili okurlarım Türkiye’deki cezaevlerinde olup bitenlerden toplumun haberi olmuyor...

Oysa oralarda ne dramlar, ne acı olaylar yaşanıyor.

İnanılmaz olaylar, inanılmaz acılar.

Cezaevlerinde katı kurallar var. Onların dışına çıkmak asla mümkün değil.

Örneğin ‘torpil’ bile olmuyor!

Adalet Bakanlığı tarafından yönetilen o kurumlarda binlerce görevli çalışıyor. Çoğu infaz koruma memuru.

Eski adıyla gardiyanlar.

Sayıları 30 binin üzerinde.

★★★

İnfaz koruma memurları da iş yerindeki zamanlarını adeta bir mahkûm gibi kapalı ortamda geçirmek zorunda.

Nöbet günleri sık.

Dışarı çıkmaları zaten söz konusu değil.

Mahkûmlar için çıkarılan yemekleri yiyorlar.

Onlar için dinlenme zamanı diye bir durum yok.

Her birinin sorumluluğu altında yaşayan yüzlerce tutuklu ve hükümlü var. Her cinsten tipler.

Sapıklar, manyaklar, saldırganlar ve haksızlığa uğramış düzgün insanlar...

Hepsinin sorunlarını ilk göğüslemek zorunda kalan onlar.

Ama ellerinden bir şey gelmiyor çünkü kendilerine bir istek geldiğinde söyledikleri tek cümle var:

“Dilekçe yaz, yönetime iletelim.”

Mahkûmlar tarafından her gün binlerce dilekçe yazılıp cezaevi yönetimlerine havale ediliyor.

★★★

Türkiye’de şu anda 384 cezaevi var.

Toplam kapasite 275 bin kişi.

Ancak oralarda 314 bin kişi yatıyor.

Yer yok!

Bazı koğuşlarda yerlere yatak seriliyor.

Aileleriyle açık görüş yapma durumları kısıtlı. En yakınlarıyla bile özlem gidermeleri mümkün olmuyor.

★★★

Tutuklu ve hükümlüler arasında en yoğun suçlar şöyle:

Uyuşturucu...

Hırsızlık...

FETÖ...

Cinayet...

Taciz ve tecavüz...

Ve diğer suçlar.

★★★

Ancak iş o kadarla bitmiyor...

Siyasi suçlardan yatanların sayısı da az değil.

Hepsini saymak için sayfalar yetmez. Örneğin Selahattin Demirtaş.

Gezi’ciler...

15 Temmuz darbe girişiminden yatanlar...

28 Şubatçılar ve daha niceleri.

★★★

Onlardan bir kesim 28 Şubat olayından hüküm giymiş olan generaller.

İddianamelerini FETÖ’cü savcılar düzenlemiş, mahkumiyet kararlarını FETÖ’cü hakimler vermişti. O hakim ve savcıların şimdi bir bölümü cezaevinde bazıları ise yurt dışına tüydü.

28 Şubat’tan hüküm giyen komutanlardan en ‘genç’ olanın yaşı 82.

Bazıları 90’ı aşmış durumda.

Her biri ciddi sağlık sorunları yaşıyor ama şu andaki duruma göre tahliye edilmeleri söz konusu değil.

★★★

Hele içlerinde emekli Orgeneral Çevik Bir var ki, durumu gerçekten çok üzücü. Buca Cezaevi’nde yatıyor.

Tek kişilik odada kalıyor. Her şeyi unutmuş durumda. Geçmişini bile anımsamıyor...

Demans ve alzheimer hastası.

O tek kişilik odalar iki katlı. Üst katta yatak, alt katta tuvalet, küçük bir plastik masa, iki plastik sandalye, bir musluk ve küçük bir televizyon var.

Üst kata merdivenle çıkılıyor. Cezaevi yönetimi durumu anlamış, merdivenden birkaç kez düşen Çevik Bir’in yatağını (inip çıkarken bir daha düşmesin diye) alt kata taşımış.

Çevik Paşa hemen hiçbir şeyi anımsamıyor.

İstanbul’da Adli Tıp Kurumu kendisini muayene etmiş ve “cezaevinde kalabilir” raporu vermiş.

Eşi ise bu olanlara tepki göstermesini bekleyenlere “Biz Türk adaletine güveniyoruz, beklemekten başka yapacak bir şeyimiz yoktur!” diyormuş.

★★★

Emekli Orgeneral Çetin Doğan 82 yaşında...

O da tek kişilik odada kalıyor ve çok ciddi sağlık sorunları var.

Adli Tıp’a başvurup rapor almasını önerenlere “Nasıl olsa bana da aynı raporu verecekler, boşuna niye gideyim ki” demiş.

★★★

Evet sevgili okurlarım 272 bin kapasitesi olan toplam 384 cezaevinde 314 bin kişi yatmakta.

Hepsi suçlu mu?

Bence değil...

İçlerinde suçlular olduğu gibi adli hatalara kurban edilen binlerce ‘kimsesizler’ var ki, ömürleri daha nice yıllar dört duvar arasında ıstırap çekerek, çile doldurarak geçecek.