Sevgili okurlarım, Hitler dönemi Almanya’sında Führer’in en büyük ve etkili silahlarından biri Joseph Goebbels idi. (Türkçe okunuşu Göbels.)

Hitler’in sağ kolu.

Unvanı Propaganda Bakanı.

Hitler’e öylesine bağlıydı ki, İkinci Dünya Savaşının yenilgiyle sonuçlanacağı kesinleşen en umutsuz günlerinde eşi ve çocuklarıyla birlikte Hitler’in Berlin’deki özel sığınağında yaşıyordu.

Savaş bitti...

Rus ordusu başkent Berlin’e girdi. Almanya teslim bayrağını çekmek üzere idi.

Hitler sığınakta metresiyle birlikte intihar etti...

Ve ona yıllarca sağ kolu olarak hizmet veren Goebbels de aynı yolu izledi.

Önce üç küçük çocuğuna zehirli ilaç verip onları öldürdü.

Sonra eşiyle birlikte intihar etti.

Hitler’le aralarında böylesine ilginç bir bağlantı vardı.

Joseph Goebbels


★★★

Faşist Hitler rejiminin Propaganda Bakanı olan Goebbels öyle sıradan bir adam değildi.

Propaganda işlerinin ‘kitabını yazacak’ boyutlara ulaşmıştı.

O 1940’lı yıllarda medya, sadece gazeteler ve radyodan oluşuyordu.

Televizyon, internet vesaire henüz keşfedilmemişti.

Goebbels mevcut medyanın tamamına el koydu ve tepe tepe kullandı.

Korkutarak, ezerek, hapis cezalarıyla sindirerek, idam ederek...

Hitler rejimine karşı çıkacak bir medya bırakmadı.

Gazeteler, dergiler ve radyo, emirleri ve talimatları sadece ondan alıyordu. Ülkedeki bütün muhalif kesimlerle birlikte medya da yok edildi.

Yargı bile rejimin kontrolüne geçti.

Hakimler ve savcılar kararlarını kanunlara göre değil, Hitler-Goebbels ikilisinin emir ve talimatlarına göre veriyordu.

★★★

İşte bu süreçte Propaganda Bakanı ve Hitler’in sağ kolu olan Goebbels’in bu alanda yarattığı ‘ilkeler’ ortaya saçıldı.

Okuyunca göreceksiniz, aradan onlarca yıl geçmiş olmasına karşın baskı ve diktatörlükle yönetilen ‘bazı (!)’ ülkelerde bu kurallar (özellikle medya açısından) şimdi bile geçerli!

★★★

İşte onlardan bir bölüm:

Çoğu insanda beyin tembelliği vardır. Bundan yararlanıp her istediğimizi yaptırabiliriz.

Yalan söyleyin, mutlaka inananlar çıkacaktır. Olmazsa yalana devam edin. Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrar ederseniz insanlar o kadar çok inanır.

Yalan bile olsa bir söylemi sürekli tekrarlayın. Çoğu insan sonra o söylemi unutur, kendi fikri imiş gibi benimser ve savunmaya başlar.

Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur ve insanların inanması kolaylaşır.

Halkı her zaman çeşitli vesilelerle ateşleyin. Soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin.

Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır.

Hatalı olduğunuzu, yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin.

Kendinizden başkalarına hareket alanı bırakmayın.

Kabahati ve suçu hiçbir zaman üstlenmeyin. İşinize gelmeyen her şeyi inkâr edin.

Bir rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu her zaman onun üzerine atın.

Şunu iyi bilin, yargı devlet hayatının efendisi değil, Führer ve devlet politikalarının hizmetkârıdır.

Yakın çevrenizde her zaman bir yalaka ordusu bulundurun. Kendi medyanızı yaratın, onlar size övgüler düzsün.

Prestij ve karizma sahibi bir lider, yalanlarla dolu bile olsa propaganda işini çok kolaylaştırır.

Önemli olan aydınlar değil kitlelerdir zira onları kandırmak çok daha kolaydır.

Vicdansız ve satılık bir medya elimizin altında olduğu sürece yaratılan bilinçsiz halk, en büyük güvencemizdir.

★★★

Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels bu işin ‘gerçek bir ustası’ olarak’ yıllarca görev yaptı, Alman toplumunun beynini yıkadı.

Astığı astık kestiği kestikti.

Neyse ki bu gibilerin yolu sonraki yıllarda Türkiye’ye hiç düşmedi!

Yalanlardan oluşan propagandalarla başımızı şişiren olmadı, olmuyor!

Çok şükürler olsun, bizde böylesi şimdi de yok!