Sevgili okurlarım, birkaç dakika için önceki güne, geçtiğimiz pazartesi gününe dönelim...

Kabine toplantısı o gün yapılacaktı...

Ve işin tantanası günler öncesinden başlatılmıştı. Haklılardı!

Tantana yapılmaması mümkün değildi.

Milyonlarca EYT’li için verilen karar pazartesi günü yapılacak kabine toplantısı sonrasında Recep Tayyip tarafından açıklanacaktı.

Sayısı hiç kimse tarafından bilinmeyen milyonlarca insanımıza açıkça gel gel yapılıyordu. Çağrılar günler öncesinden başlatılmıştı.

“Koş EYT’li vatandaş koş, hakkında verilecek kararı pazartesi günü en yetkili ağızdan öğren!”

★★★

EYT’lilerin yaş sorunu, kıdem tazminatı sorunu ne olacaktı, bu konuda nasıl bir karar verilecekti?

Yıllardır bekletilen bu insanlar artık emekli olma hakkına kavuşacak mıydı?

Her şey o gün alınacak karara bağlıydı.

Başka bir deyişle milyonlarca insanımızın kaderi o toplantı sonrasında açıklık kazanmış olacaktı. Vıcık vıcık yandaş televizyon kanallarının tümü dakikalar önce canlı yayına geçmişti bile...

Her pazartesi günü olduğu gibi ekranlarda boş bir masa, üzerinde çiçekler ve arkasında dizi dizi sıralanmış Türk bayrakları vardı.

Karşısında bütün Bakan hanımlar ve beyler, onların arkasında Saray kadrosu, kameralar ve muhabirler yer almıştı...

Azz sonra...

★★★

Recep Tayyip yerine geçti ve konuşmaya başladı...

Fakat zaman geçiyor, her konuda bol bol parti propagandası yapıyor, ancak herkesin sabırla beklediği EYT konusuna değinmesi bir türlü mümkün olmuyordu.

Sonunda vaziyet anlaşıldı!

EYT bilmecesini çözmeleri mümkün olmamıştı. Sorunu bu haftanın sonunda, ya da yeni yılın ilk haftasında çözeceklerdi!

Ölme eşeğim ölme...

★★★

Bu ne biçim devlettir, bu ne biçim bir iktidardır ki konuyu iyice karıştırmış, hiç değilse kısa vadede içinden çıkılmaz ve çözümsüz duruma getirmeyi başarmıştı.

Kaç EYT’li olduğunu bilmiyorlar.

Yaş ve kıdem sorununu nasıl çözeceklerini de bilmiyorlar.

Aslında biliyorlar da karara bağlamaya elleri varmıyor...

Çünkü sorunun çözümü demek, bu iktidarın bütçesine yeni bir parasal yük binmesi demek. Devletin ve milletin paralarını beşli çete müteahhitlerine hortumlamak varken

niye emekçilere versinler ki!

★★★

Peki ama bu EYT gerçeği niçin şimdi, aradan uzun yıllar geçtikten sonra gündeme geldi? Bunun iki nedeni var.

-İlki toplumsal baskı.

-İkincisi seçimin yaklaşmış olması.

Sorunu çözdükleri takdirde sayıları hiç kimse tarafından bilinmeyen milyonlarca EYT’liden oy devşireceklerini zannediyorlar.

İnsanlara yıllarca adeta işkence çektirmişsin, sıkıntılara sürüklemişsin, sorun bilindiği halde elini bile kımıldatmamışsın ama “Aha şimdi çözdük” deyip onların oylarına talip oluyorsun.

Bunu yiyen olur mu?

★★★

Sevgili okurlarım, bu görüntülü komediye her Pazartesi akşamı şu veya bu nedenle tanık olmaktayız. O gün kabine toplantısı var, bitmesi bekleniyor.

Ekranlarda sahne aynı, mizansen, dekor, figüranlar ve özellikle başrol oyuncusu hep aynı...

Kabine her pazartesi günü toplanıyor ve akşam saatlerinde toplantı bitince aynı sahnelerin sergilenmesine başlanıyor.

Geldi geliyor, canlı yayın başlıyor derken gerçekten de başlıyor...

Ve Recep Tayyip alıyor sazı eline, önündeki elektronik aygıttan Allah ne verdiyse okumaya, propaganda konuşmasına başlıyor.

Önündeki ilk sırada oturanlar hükümet üyeleri, tam kadro!

Başkanları konuştukça konuşuyor, onlar alkış tutuyor.

İkinci sırayı oluşturan Saray kadrosu da öyle...

Ve en arka sıradaki yandaş medyanın muhabirleri de...

Tam kadro alkış!

Her pazartesi günü böyle geçiyor.

Sanırım dünyanın hiçbir ülkesinde böylesi yoktur, değerini bilelim.