AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan, Milletvekilleri ile genel merkezde toplantı yaptı.

Burada yaptığı konuşmada “Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapma
kararımızdan asla geri adım atmadık, atmayacağız. Bu hedefi, milletimizin yeni Kızıl elması olarak görüyoruz. Şimdi, yeni bir safhaya geçiyoruz. Bu safhadaki ana hedefimiz, insanlarımızın fahiş fiyat artışları ve yüksek enflasyon sebebiyle gerileyen alım güçlerini eskisinin de üzerine çıkarmaktır. Hem vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeyecek, hem de bizi ekonomideki hedeflerimizden uzaklaştırmayacak bir yöntemle bu işin içinden çıkacağız” dedi.

Erdoğan Ayrıca; “Vesayetle, terör örgütleriyle, darbeyle elde edemedikleri neticeyi ekonomi
üzerinden devşirmeye çalışanların 2023 hesaplarını bozmak hepimizin namus borcudur.
Milletimiz, asırlardır beklediği yere ulaşmaya bir el uzatımı uzaklıkta olduğunu görüyor, biliyorum” ifadelerini de kullandı.

Acaba Sayın Genel Başkan’ın konuşması bir meydan konuşmasıydı da metinler mi karıştı diye de insanın sorası gelmiyor değil.

Medyada bu haberi okuyunca, toplantı sonrasında salondan çıkan milletvekillerinin birbirleri ile konuştuklarını duyar gibi oldum.

“Ya arkadaş! Bu konuştuklarına, Sayın Genel Başkan inanarak mı konuşuyor?“

“Her seçim yaklaştığında, bu konuştuklarını tekrarlıyor. Artık ezberledik!”

“Bunları bize neden anlatıyor. Ülkenin ekonomik durumu ortada.”

“Bazılarımız, en az 10 yıldan beri milletvekiliyiz. Ülkenin yaşadıklarını görmüyor muyuz da, bize bunları neden tekrar tekrar anlatıyor?”

“İnsan içine çıkamıyoruz. Seçmenle karşılaştığımızda, yüzlerine bakacak durumumuz yok.

Utancımızdan, pazar alışverişlerimizi bile yakınlarımıza yaptırıyoruz. Sayın Genel Başkan bizi ;
hepten yok mu sanıyor?”

“Ama birimiz de kalkıp bir soru soramadık, soramıyoruz. Soru sormaya kalksak, bir daha buraları göremeyiz. Baksanıza MHP milletvekilinin başına gelenlere. Vekil yüksek enflasyon dedi, partiden attılar.”

“Sorarım, hangi ekonomimizle ilk 10 arasına gireceğiz? Hadi 10’dan vazgeçtik, 20’lerden de aşağı düştük. Her defasında yeni hedefler diyorsunuz. 20 yıldır iktidarda olan bir partiyiz, halen hedef tutturamadık. Neymiş yeni hedefler? Hedefimiz, sadece iktidar da kalmak!”

“Suriye dedik, başımıza gelmeyen kalmadı. 5 milyon sığınmacıyı aldık, yıllardır besliyoruz. Son
iddialara göre, maliyet 100 milyar doları aştı. Gelenler Türkiye’nin her tarafına yayıldılar.
Güneydoğu illerimizin çoğunda, yerel nüfusun üstüne çıktılar. Son Gaziantep’teki sığınmacı
kamplarında yaşananlar, ibret ve gelecekte bunlar daha neler yapacak diye içimiz kan ağlıyor.”

“O sığınma bölgesindeki olaylara müdahale eden polisleri gasp edip, silahlarını ellerinden alıyorlar.

Kamptaki TÜRK Bayrağını indirip, Suriye bayrağı asıyorlar. Prof. Ümit Özdağ feryat edip gelecekte ülke neler yaşayacak anlatıyor, ‘Bunlar prova mı?’ diyor, bizlerde ses yok.”

“Doğu Akdeniz’deki yeraltı kaynakları ne oldu? Gemilerimiz hala bakımda mı, kızakta mı? Oraları yoksa Yunanlı ve İsrailliler mi parselledi, diyemedik.”

“Ege adalarımızı, Yunanlılar silahlandırdılar. Sayın Ümit Yalım feryat ediyor.”

“Fahiş fiyatlarla mücadele diyorsunuz. Kendimize sormuyoruz. Bu fahiş fiyatlar, durup dururken mi oldu? Covid salgını, savaşlar nedeniyle dünyada yaygın bir enflasyon var diyorsunuz. Evet, dünyanın ileri ülkelerinde de enflasyon var. Gönül isterdi ki oralardaki enflasyon rakamlarını açıklayarak, bizdeki ile karşılaştırsanız da gerçeği kamuoyu görse. Karşılaştıramayız, çünkü söylenenler gerçek değil.”

“Tutturduk bir  vesayet diye. Ne vesayeti? Hangi vesayet? 20 yıldır iktidarda olan kim? Artık
her şeye, saray karar vermiyor mu? Sizi  devşirmeye kalkmak kimin haddine? Soru sorabiliyor
muyuz? Durmadan darbe darbe... Darbe mi kaldı? Diyemedik !!!

“Yeni şeyler söylemek lazım da, söyleyecek derde deva bir konu kalmadı. Takılmış plak gibi, aynı şeyleri tekrarlıyoruz.”

Tabii yukarıda yazdıklarımın hepsi, benim tükenmeyen inancımın hayalleri. Yani vekillerimizin
içten içe düşündüklerini, hayal ettiğim fikirleri. Hani “Yok öyle umutları yitirip, karanlıkta savrulmak” demiş ya Nazım Hikmet. O teselli işte benimki.

Özü Şu Efendiler; Ülkenin gerçekleri ortada. Gerçek olan da, artık ülkeyi iyi yönetemiyorlar.
Saraya yanlış bilgi verip yanıltıyorlar !!!

Yerinizde olsam, TV ekranlarına çıkar, sevgili milletim Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile ülkemi nurlu ufuklara taşımayı amaçlamıştım. Ama gördüm ki, bu sistem bizi tek adam yönetimine götürdü ve ülkeyi bugünlere getirdik. Yanıldım. Milletim beni bağışlasın. Parlamenter sisteme geçerek, yukarıda sözünü  ettiğim o güzel hedeflere doğru yol alalım, HAYDİ TÜRKİYE, deyin.

Bunu yaparsanız halkın gözünde büyür, ülke çok kısa sürede kuruluş ilkelerine döner ve nefes alırız. Yapın bunu, OYUM SİZE.

SON SÖZ; “Birden fazla tekrarlanan hata, bir karardır.” PAULO  COELHO