Ülkede sağlık sistemi bağıra bağıra çöküyor. Lafa gelince AKP’nin sağlık politikası bir harika... Parasıyla ilaç bulamıyorsun bu arada...

“Müjde, zam yaptık, sorunu çözdük” diye çıktı Fahrettin Koca ama millet eczaneleri dolaşıp ilaç ararken telef oluyor hâlâ...

★★★

Esas felaket hastane randevularında... Paranız yoksa, özel hastaneler kapsama alanınızın dışındaysa sizi süründüren şey hastalık değil, sağlık sisteminin ta kendisi oluyor bu durumda...

Haftalar sonraya randevu günü buluyorsun, bir bakıyorsun her 10 dakika için 5 kişilik yer ayırtılmış. Saat 10.20’de 5 kişi, 10.30’da 5 kişi, 10.40’da 5 kişi... Doktor başına saatte 30 kişi! Haliyle bir hasta için ayrılan süre 2 dakika...

★★★

Hasta dediğin de QR kod değil ki okutup ne var ne yok hemen anlayasın... Muayenesi, teşhisi, tedavisi, sürecinin takibi ve bunun Medula sistemine girilmesi.

Medula, Medikal Ulak’ın kısaltması... Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan reçete onay sistemi... Çok yaratıcı değil mi?

★★★

Yaşlı teyzenin paltosunu çıkartması zaten üç dakika!

Asabi hasta yakını aklına takmışsa nasıl saldıracak doktora iki dakikada? Sağlam bir kafa atsa doktora... Doktorun kendini toparlaması 20 dakika olsa... En az 10 hasta sarktı sıra...

Önceleri her 10 dakikaya bir randevu verilirdi. Randevu alıp da gelmeyenler oluyor diye kişi sayısı ikiye çıkartıldı. “Yuh artık” demiştim. Beş dakika ne? Meğer dememeliymişim!

Dünya Sağlık Örgütü ideal muayene süresinin 20 dakika olmasını tavsiye ediyor. Bizim doktorlar o zaman zarfına 10 hastayı sığdırıyor.

Çekilecek iş değil... Bitmek tükenmek bilmeyen nöbet saatleri, sürekli hasta bakmak, lavaboya gidecek kadar vaktin bile olmaması normal sayılan çalışma standartları... Haliyle yıldırılan, yıpranan, tahammülü kalmayan doktorlar istifa edip devletten ayrılıyorlar.

Zira özel hastanelerde daha iyi şartlar, yurt dışından alınan kabuller sonrası kadrolarda hızlı bir azalma yaşanması kaçınılmazdı. Gidenin yerine de bakıyor kalanı...

★★★

Hastanede sıraya gir, beklerken ekranda Türk ismi görürsen sarıl ona... Kendi ülkende, vergilerinle yapılan hastanede kendini göçmen gibi hissediyorsun valla... Sığınmacı ayağıyla gelenlerin hepsi mi hasta?

Hastanelerin acilleri Türkçe bilmeyen kaçaklarla, canı sıkılan yaşlı teyze ve amcalarla dolu... Millet bahçesi, devlet kıraathanesi sanki... Sosyalleşme niyetiyle gelmiyorlarsa ben bırakıyorum bu işi...

★★★

Tansiyon ölçtürme bahanesiyle muhabbet arayan o kadar çok insan var ki... Öksüren acilde, başım kıçım ağrıyor diyen herkes içeride... Utanmasalar dip boyası gelen de bekleyecek kenarda köşede...

Hastanesinden doktoruna, hastasından kendini hasta sanana kadar her aşamada büyük sorunlar var. Her şeyin büyüğünü yapmakla, hastane diye devasa binalar dikmekle olsaydı keşke... Kocaman adalet sarayları var. Adaleti gören oldu mu ülkede?