Ticaret Bakanı, ticareti sadece “satış etkinliği” sandığı için “İhracattaki başarımız çıtaları aşa aşa devam ediyor” falan diyor! Belli ki ülkede işler şahane gidiyor.

İstisnasız her kademede aynı zihniyet aynı manipülasyon yöntemi olur mu? Neredeyse ülkeyi toptan satsalar “ihracat gelirimiz rekor kırdı” diye müjdeleyecekler...

Sanırsın ki ihracatı yapan iktidar, ithalatı yapan muhalefet... Mart ayında dış ticaret açığı yüzde 75 artarak 8 milyar 169 milyon dolara yükselmedi mi? O nerede? Görmedi, duymadı, söylemedi...

Sen bu durumu bir başarı olarak görüyorsan onu düzeltme eğilimi olmaz... Sorunlu bir bakış açısı... Kendisini başarılı gösterme çabası...

★★★

Demek kimse hata yapmıyor. Her şey plan program dâhilinde işliyor. Ortada ters bir durum yok ama ekonomi yan yatmış, enflasyon patlamış. O nasıl oluyor? İnsan hayret ediyor!

Deveye boynun neden eğri diye sorsak emin olun bize; “Sen kendine bak fakir” der, güler geçer... Bize özür dilemek düşer...



★★★

Yok efendim, Bakan Bey günlük rekordan bahsetti diyorlarsa, günlük ihracat rakamları cuma günleri diğer günlerin iki katı olur. Hafta sonu tatil olması sebebiyle cuma günlerine yığılır işlemler...

Benzer şekilde bayram tatilleri öncesinde de fazlasıyla yaşanır bu durum... Bilmiyor mu?

★★★

Esasında alarm zilleri çalıyor, uyarılar kulaklarına ninni gibi geliyor. Verdiğimiz açıkla geçen yılı ikiye katladığımızı söylüyorum. “İyi gidiyoruz” diyorlar. Kötü gitmemiz için daha ne kadar açılmamız gerekiyor?

Yine bir şey deniyorlar


Nasıl büyüyecek bu Türkiye? Ya üreterek ya harcayarak... Yıllardır harcayarak büyüyoruz, pek bir faydasını görmediğimiz gibi, son yıllarda buna bağlı olarak iç ve dış borçluluğumuz katladı, gitti...

Piyasaya bu kadar para sürersen ekonominin büyümesi öyle veya böyle gerçekleşir...

★★★

Peki, faizleri suni olarak düşük tutmanın amacı neydi? Daha fazla kredi kullandırıp bu düşüşle tüketimin canlanması, üretimin artması, yatırımların başlaması, borç yükünün hafiflemesi ülkenin daha da hızlı büyümesi... Şimdi kredi verilmesin diye kırk takla atıyorlar.



★★★

Önce Merkez Bankası ticari kredilere yüzde 10 zorunlu karşılık uygulamaya başladı. Dün de BDDK ticari kredilerin sermaye yeterliliği hesaplamasında risk ağırlığını artırarak yüzde 200’e çıkardı.

Neydi bunun amacı? Ticari kredileri durdurmak! O zaman neden faizleri artırmıyorsun? Az faiz az günah, çok faiz çok günah mı sanıyorsun?

★★★

Neden kredilerde frene basıldı? Ucuz TL kredilerin dövize yönelmesini engellemek için yeni yasaklar getirildi. İyi de Merkez Bankası bu hızda para basmaya devam ederse ortada ne bir para ne de politika kalır.

Bir süre sabit tutulsa bile dövizin patlayacağı, insanların ellerinde para tutmayıp harcaması kaçınılmazdır... Kısaca yine ters yöne saptılar.  Denediler, yanıldılar... Şimdi başka bir şey deniyorlar...

Türkiye için kıvranma vakti!


Diyelim ki önlemleri aldık, her şeyi düzgün yaptık. Üretimi planladık, kemerleri sıktık. Siz ülkenin hemen düze çıkacağına inanıyor musunuz?

İnanmayın! O tren kaçtı. En az üç yıl... Bundan sonra emekleyerek yol alacağız. Dizlerimiz parçalanınca ne demek olduğunu anlayacağız.

Amerika Merkez Bankası faiz ayarında vites artırdı... Amerika nere, Türkiye nere? O zaman bize ne? O kadar kolay olsa keşke!

Bankaların, özel sektör ve kamunun küresel para bolluğundan yararlanarak düşük faizle istediği kadar rahatlıkla borçlandığı finansal sistem yok artık...

Sahi borcu nereden bulacağız? Önceden aldığımız kredilerin bir kısmı döndürülecek. Tabii üzerine kallavi faiz binecek. Yenisi pek gelmeyecek.

Biz fellik fellik borç ararken Amerika faiz artırdıkça biz ve bizim gibi gelişen ülkeler para için kıvranacaklar. Daha yüksek faiz ile daha azını bulacaklar.

★★★

Neden? Para doğduğu topraklara, Amerika’ya dönecek. Avrupa da faizleri yukarı çekecek.

Dünya krize mi girecek? Kısa vadede görünmese de işler çok farklı yerlere gidebilir. Zira biz parayı betona gömerken, mega projelerin temelini atarken önlemini aldı el âlem... Bekle dur şimdi para gelir mi Suudilerden?