Savaş istemeyen iyi yürekli insanlar, Antalya’nın incisi Belek’ten güzel haberleri “umutla” bekledi, boş çıktı. Dünya; “akacak kan damarda durmaz cinnetine” yeniden düşürüldüğü için Antalya’da savaşı durduracak sağduyu yeşermedi.

Bu cinnet!

Çok kez yaşandı.

İki dünya savaşı.

Atomun atılması.

Kore’ye ölüm.

Vietnam’ın işgali.

Afganistan boğazlaşması.

Yugoslavya’da parçalanma.

Irak’ın yağmalanması.

Suriye’nin bölünmesi.

Libya’ya çökülmesi.

Şimdi Kiev’e gökten bomba yağıyor. Ukraynalı 45 yaşında baba, eşini, biri 9 diğeri 18 yaşında iki çocuğunu hazırlamış, eşyalarını 2 valize yerleştirmiş, yanlarına köpeklerini de almışlardı. Baba, ailesini Polonya’ya gönderecek, kendisi de vatanı Rus işgalinden kurtarmak için şehir savaşı siperlerine katılacaktı. Aile 2 valizi ellerinde evlerinin kapısından adımlarını attılar, gökten ölüm yağdı. Anne, 2 çocuk ve köpekleri can verdiler. Baba, eşinin bedenine sarıldı, “affet aşkım sizi koruyamadım” diye gözyaşı döktü ve “Bu vahşet ne kadar sürecek” diye dövündü.

★★★

Vahşet uyandı.

Ne kadar sürecek?

ABD, AB, NATO, “Ukrayna’yı yem olarak kullandı” ve Putin’i de faka bastırarak; bilerek, isteyerek, planlayarak bu savaşın fitilini ateşledi.

Ukrayna bahane...

İki güç ABD ile Rusya çarpışıyor.

ABD’nin hedefi “Karadeniz’i bir Amerikan gölü” haline getirmekti. Putin, karşılık olarak şimdi “Karadeniz’i bir Rus gölü” haline getirdi. Silahlı çarpışma Rusya ile Ukrayna arasında ancak her ülke savaşa girmiş gibi etkilendi. Enflasyon zıvanasından koptu. İşsizlik çıldırdı. Yoksulluk katlanıyor. Silahlanma hızlandı. Almanya kapandığı kafesten çıktı, silahlanmaya karar verdi. “Avrupa Birliği’nin Rus Ordusu ile baş edebilecek bir güçlü ordu kurmaya yöneldiği” haberleri yazılıyor. ABD başkanlarının yıllardır istediği Avrupa’nın silahlanmasıydı. Yerel görünümlü yeni bir dünya savaşında iki emperyalist gücün ektiği kapışma tohumlarını dehşetle izliyoruz.

Bu savaş ne için?

Ondan öncekiler “kömür yataklarının, sömürgelerin, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının, ticaret yollarının, pazarların paylaşılması” üzerineydi. Şimdiki Ukrayna görünümlü “doğal gaz-petrol- boru hatları paylaşım” kısaca “enerji savaşı” patladı.

★★★

Rusya; doğal gazda dünyanın en yüksek rezervine sahip, kömürde dünyanın en yüksek ikinci ve petrolde dünyanın sekizinci ülkesi olmanın verdiği avantajla Avrupa ile koparılması zor karşılıklı ekonomik bağımlılık kurmuştu. Çin, AB ülkeleri ve hatta ABD, çok az da olsa, Rusya’dan doğal enerji satın alıyor, fabrikalarını bu enerji ile çalıştırıp, marka mal üreten dev şirketleri ile dünya pazarlarına sanayi ürünü, tarımsal sanayi malı satıyordu. Çin, ipek yolunu yeniden canlandıracak proje geliştirip, yürütüyor, Rusya boru hatlarını Avrupa’nın içine kadar uzatıyordu.

Hem Rusya kazanıyor.

Hem Avrupa, ABD.

Hem Çin kazanıyordu.

Üç süper güç, her malı mukayeseli üstünlük esasına göre ucuz ve kaliteli üreterek “barış içinde bir dünyada yarışabilir” durumdaydı. Öyle ki, bir toplantıda Putin, şakaya getirip “Rusya’yı da NATO’ya alın...” önerisini yapabilecek ortamı bile bulmuştu.

★★★

Rusya NATO’ya alınsaydı; paylaşılmış pazarların, paylaşılmış doğal enerji kaynaklarının, paylaşılmış coğrafyaların yeniden paylaşım kavgasına ihtiyaç kalmayacak; Ukraynalı baba, Rus bombası ile ölen iki çocuğu ve eşinin cansız bedenine sarılıp, “affet aşkım sizi koruyamadım” diye ağlamayacaktı.

Vahşet uyandı.

Yürekler sağır.

Vicdanlar tıkalı.

ABD Başkanı, dün devirmeye çalıştığı Venezuela ve İran’a “petrol anlaşması” önerdi. Rusya’dan Avrupa ülkelerine akan doğal gaz boru hattı vanalarının kapatılması hazırlığı başladı. Putin, Dışişleri Bakanı’nı Antalya’ya yolladı. Paylaşım savaşını tetikleyen ABD, İsrail Cumhurbaşkanı’nı ve Yunanistan ile Almanya başbakanlarını Türkiye ile görüşmeye gönderdi. Türkiye’yi 20 yıldır yönetenler de “jeopolitiğimiz yeniden önem kazandı, Türkiye her iki tarafla da konuşan anahtar ülke oldu” diye seviniyorlar!

Halk!

Tane ile alıma geçti.

Elde kaldı jeopolitik!

Türkiye’yi yönetenlerin hem ABD ve hem Rusya dayatmalarına direnemeyecek durumda olmasından korkalım.