Kaç kez birçok ülkenin başkentinde cüce ile devin savaşı” yaşandı, gördük: Bağdat’da, Kabil’de, Şam’da, Kudüs’de, Vietnam Hanoi’de, Libya’nın Başkenti Trablus’da... Dördüncü güne girdik. Aynısı Kiev’de...

Yerle gök birleşti.

Ölüm yağıyor.

Önce şehirler dört kilit noktadan hava bombardımanı ile vuruluyor: Elektrik santrali. Hastane. Askeri üs. Kentin ana köprüsü. Sonra bombalama sırası sivillerin yaşadığı apartmanlara geliyor.

Yana yatmış binalar.

Üst üste çökmüş katlar.

Parça pürçük balkonlar.

Kapı, pencere, cam, alüminyum profil, demir, beton molozu içinden kurtarılarak sığınaklara alınmış ilkokul çocukları... Ülkenin doğusundan batısına can telaşı... Komşu ülkelere sığınmak isteyenler için kaç-kaç trenlerinde yer kapmaya koşuşan bebeği kucağında kadınlar.

Kiev direniyor.

Ne kadar?

Nereye kadar?

Ezici ateş gücü üstünlüğüne rağmen Rus ordusu, Kiev’i bir hafta-on gün içinde düşüremezse Putin’in emri ile devreye “bombaların babasını” da sokabilir diyorlar. ABD Afganistan’da kullanmıştı. Rusya şimdi vakum bombayı Kiev’de kullanabilir. Nükleer bomba etkisi yapan ısıya dayalı basınçla işleyen ve ölenin cesedini buharlaştıran, sağ kalanın ciğerine kan oturtan vakum bombaları” da Kiev’in başına yağabilir.

★★★

Güven gelmişti.

Onu her türlü riskten, her türlü tehlikeden, her türlü yıkımdan koruyacak bir büyüğü, yol göstericisi, kucak açıcısı, seveni vardı. Tıpkı bir yaşında çocuğun anne güvenine yapışması gibi Kiev’de Washington’u, Londra’yı, Berlin’i, Paris’i, Roma’yı güvenilir bilmiş onlara sarılmıştı. Kiev, kansız, bıçaksız eski parçası Moskova’dan kopmuş batılı yeni sevgiliye aşık olmuştu.

Aşkına tapıyordu.

Çok güveniyordu.

Katiyen!

Bırakmazlar.

Kesinlikle!

Terk etmezler.

Kiev’i Moskova’ya yedirmez, korurlar duygusuna sarılmıştı. Bu duyguyla hayatın zorluklarıyla baş edebileceğine inanmıştı. Araştırıyor, risk alıyor, batılı değerleri keşfediyor, yeni aşkına uyum yapmak için güle oynaya kendine Avrupalı hayat kuruyordu. TV komedi dizisi oyuncusundan seçimle kendine başbakan seçmişti. Kendisi gibi Avrupa’ya aşık olanlar; örneğin Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Letonya, Litvanya, Estonya tek tek NATO’ya alınmıştı. Moskova bu kopuşlara kızmış ama sonunda razı da olmuştu. Batılı sevgili, Moskova’yı da Avrupa’nın benzincisi” yapmıştı. Doğalgazın yüzde 40’nı, petrolün yüzde 25’ini Avrupa, Rusya’dan alıyordu. Ayrıca dünyadaki bütün fabrikaların can suyu doğalgaz ve petrolün tedarikçisi de yine Rusya olmuştu. Rusya batının ödeme sistemi Swift imkanlarını kullanıyordu. Putin’in hırsızlar rejiminin yarattığı oligarklar, Avrupa’nın futbol kulüplerini satın alıyordu. Bu rahatlık içinde işte Kiev de Avrupa’nın manavı, mutfağı, çiftçisi veekmek sepeti” oluyordu. Ukrayna buğday, mısır, ayçiçeği üretimi ile Avrupa ve Ortadoğu’yu besleyebilir duruma gelmeyi hedefine koymuştu.

★★★

Aşkı, sahte çıktı.

Hedefleri çöktü.

Kiev, yalnız kaldı.

Ukrayna, Kilise avlusuna bırakılan kundaklı bebek gibi Putin’in ezici ateş gücüne bir başına terk edildi. Putin, Kiev’e
sen benim kanımdan, parçamdansın, sen yanlış adam Batı’ya aşık oldun, sen Avrupa Birliği’ne kaçamazsın. Onlar seni aldatıp kaçırarak aslında beni aşağılıyorlar. Seni saçından sürükler geri alırım. Ya benim olarak kalırsın ya da kara toprağın olursun. Gününü göreceksin. Ukrayna’yı mahvedeceğim”
diyordu. Dördüncü güne girerken Ukrayna, annesi babası tarafından terk edilmiş ve bunların yerini tutacak kimsesi olmayan çocuğun çaresizliğine gömüldü.

★★★

Kiev, yanıyor.

Yeni aşkı Batı, Kiev’i bir başına bıraktı. ABD Başkanı, Rus işgalini püskürtmek için Ukrayna’ya 350 milyon dolar savunma yardımı yapacağını” açıkladı. Diğer AB ülkeleri de silah yardımı yolluyorlar. Bir cüce aşkını, bir devin gazabına karşı tek başına korumaya terk edildi.

Silah gönderip.

Seyrediyorlar.

Kiev’i “ya benim olacaksın ya kara toprağın” diyen gözü kara eski belalısının önüne attılar. Türkiye’nin bu kanlı biten aşktan çıkaracağı ders var. Bu ders; İstiklal-i Tam Olma” günlerine dönmektir. İstiklal-i Tam; Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı sonrası “tam bağımsız ve kimseye muhtaç olmadan var olabilen, milli egemenliği, ekonomik egemenlikle pekiştirme hedefi koyduğu” temel ilkedir.

Bak Kiev’in haline!

Çıkar dersini!