Rusya ile ABD, namlu namluya geldi sayılır. Belli ki ABD’nin Ukrayna’yı Rusya’dan koparmaya çalışmasını” Putin, Napolyon ile Hitler’in Moskova’yı yutmak için ordu göndermesi diye görüyor. Napolyon da Hitler de kendi dönemlerinin en güçlü ordularına sahipti ve “dünya bizden sorulur diye büyüklenmişlerdi. Moskova’nın kapısına dayandılar. Bozguna uğrayıp geri döndüler. Hitler Moskova’ya İkinci Dünya Savaşı sırasında saldırmıştı. İngiltere Başbakanı dün Rusya İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en büyük savaşa hazırlanıyor dedi.

Tarih yenileniyor.

Bela patlayabilir.

Bizim iktidar Rusya’dan kutular içinde beklettiği S-400 aldı. Öbür yandan NATO üyesiyiz.

Bela patlarsa!

Alem yıkılır.

Biz zorlanırız.

★★★

Bela; Türkiye’yi döviz rezervlerini bitirmiş, enflasyonu patlatmış, devlet yönetimini israf batağına saplamış, dünyada en yüksek faizi vererek taze borç arayan ülke olmuş, milli geliri artmayıp gerileten sürece saplanmış” durumunda yakaladı.

Koyu çaresizlik.

Dört yanı sardı.

İneği kesmek.

Sağmaktan kârlı.

Tarlayı terk etmek.

Ekmekten kârlı.

Dükkanı kapatmak.

Açmaktan kârlı.

İşçiyi işten atmak.

Çalıştırmaktan kârlı.

★★★

Kulağı olan işitiyor.

Gözü olan görüyor.

Hayvan yetiştirici:

“Sütten kazandığım giderimi karşılamıyor. İneği kesmek daha kârlı” demekte.

Esnaf:

“Dükkanın kazancı kiraya ve elektrik faturasına yetmiyor. Kapatmak daha kârlı” diye anlatmakta.

Çiftçi:

“Tarladan kazandığım giderleri karşılamıyor. Tarlayı terk etmek ekmemek daha kârlı”

diye hayıflanıp kızmakta.

Fabrika sahibi:

“İşçinin istediği ücret artışı onun emeğinden elde ettiğim “artık değerden” daha fazla: işçiyi azaltmak daha kârlı”

diye yakınmakta.

★★★

Bir ülke için.

Büyük talihsizlik.

Çaresiz.

Çözümsüz.

Biçare.

Sağmayan.

Ekmeyen.

Açmayan.

Çalıştıramayan.

Virane.

Ne yapmalı?

Çözümsüzlüğü umuda hasıl dönüştürmeli? Kuşkusuz ülkenin her kesimden, her sınıftan, her tabakadan, her yaş ve meslekten insanına; ülkemizi virane olamaya iten krizden kurtulmak için hepimiz birlikte fedakarlık yapmaya razı olmalıyız” çağrısı yapılabilir.

Kim yapacak?

Ülkeyi bugün yaşadığı derin krizin içine atan bir numaralı sorumlu Tayyip Erdoğan, onun partisi ve kadrosu, ekonominin “ Faiz- Enflasyon- Kur Prangası” içine düşürüldüğünü kabul etti ve “Faiz- Enflasyon- Kur Prangası’nı parçalayıp atacağız” sözünü verdi.

★★★

Ne yapacaksınız?

Nasıl yapacaksınız?

Prangayı hangi ekonomik ve toplumsal aletleri kullanarak parçalayacaksınız? Prangayı parçalamak için çiftçiden, işçiden, emekliden, esnaftan, sanayiciden, devlet bürokrasisinden, ev kadınından, işsiz babadan, öğrenciden, öğretmenden, doktordan, hemşireden, mühendisten, mimardan, imamdan, hocadan, tarikattan, beşli çeteden, dağdaki çoban ile sarayınızdaki getir götürcüden hangi özveriyi isteyeceksiniz? Londra’da para babası finans kurtlarına şu anda dünyanın en pahalı faizi yüzde 7.23’ü verip İslami “Sukuk” senedi satarak 3 milyar dolar taze borç bulabildiniz. İşte Osmanlı’dan beri bu yüksek faizli borç yemeler “o prangayı” hazırladı. Ve siz en yüksek faizi sunarak “Sukuk sattığınız aynı günPrangayı onlar yarattı, ben parçalayacağım diye umut pompaladınız.

Kim inanır?

Nasıl inanır?

★★★

Sormalı:

Ey Pranga Parçalayıcı, “yaptırıp oturduğun saraydan çıkıp devlet israfını azaltarak fedakarlığı önce kendinden başlatmadan ve halktan özveri isteyecek bir dayanak bulmadan” prangayı nasıl kırıp atacaksın?

Asıl soru budur.

Herkes sormalı.

Ve yanıt aramalı.

Bu soruya Yuvarlak Masa” etrafında toplanarak gerçekten yeni bir umut rüzgarı yaratan muhalefet liderleri mutlaka tutarlı bir cevap hazırlamalı. İyi olur. Umut yükseltir. Çaresizliği savuşturur. “Yuvarlak Masadan” beklenen çaresizliği aşacak modeli inandırıcı biçimde halka açıklamaktır.

İneği kesmeden.

Tarlayı terk etmeden.

Dükkanı kapatmadan.

İşçiyi işten atmadan.

Krizi nasıl savuşturacak ve bunun için kimden hangi fedakarlığı isteyeceksiniz? Dünya örnekleri bize gösteriyor ki; “dış borç bulup yiyen modelle” pranga kırılamıyor.

Pranga kırılmazsa!

Gidecek olan ile gelecek olanın bir farkı olmuyor.