Evet, o sözler bir itiraf gibiydi...  Hatta ifşaat (gizli bir şeyi herkese duyurmak) bile diyebiliriz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl böyle konuştu? Hangi ruh hali ona bunları söyletti, bilmiyorum.

Biz yıllardır “Her işte liyakat lâzım” diyor, ülke yönetiminin ehil ellere verilmesi gerektiğini söylüyorduk...

Meğerse ülkede “Liyakat” diye bir kavram kalmamış, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Ekonomiden Sorumlu Bakanlık gibi, ülke yönetiminin can damarını oluşturan görevler bile lâyık olmayan ellere veriliyormuş!

Bu sonucu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinden çıkarttık.

Ülke ekonomisinin ve dış politikanın “birer hiç” diye tarif edilen kişilere emanet edilmiş olması çok hazindir ve ulus olarak bugün geldiğimiz üzücü noktaya şaşırmamak gerekir!

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Onlar (Eski Başbakan Davutoğlu ve Ekonomiden Sorumlu Bakan Ali Babacan) o makamlara lâyık oldukları için gelmediler.” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Onlar nasıl bir ihanetin içerisinde olduklarını kendilerinin düşünmeleri lâzım. Onlar o makamlara kendileri lâyık oldukların için gelmediler, o makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık, başbakanlık verildiyse, onlara bir irade o makamları verdi. Ama onlar bunun kadir kıymetini bilemedi.”

★★★

Demek ki neymiş?

Ülkenin en hayati görevleri (Başbakan, bakan, başdanışman, ekonomi, dış politika, vs) ehil olmayan ellere teslim edilmiş.

İktidar gemisinin su almasına yol açan siyaset anlayışı budur!

“Memlekette neden tüm işler bozuldu, ülke neden yangın yerine döndü?” diye düşünmeye gerek yok. Sebep belli!

★★★

Sayın Cumhurbaşkanı’nı dinleyenler arasında olsaydım, ona şunları sorardım:

■ “Birer hiç” olarak tanımladığınız kişileri neden göreve getirdiniz?

■ Davutoğlu’nu önce Dışişleri Bakanı, sonra Başbakan ve AKP Genel Başkanı yaptınız. Doğacak sakıncaları düşünmediniz mi?

■ “Bir hiç” dediğiniz Ali Babacan’a neden 13 yıl ülke ekonomisini teslim ettiniz? Neden onu Avrupa Birliği Başmüzakerecisi yaptınız?

■ Bugünden geriye bakacak olursak, lâyık olmayan kişilere ülkenin en önemli görevlerini emanet etmeyi hâlâ doğru buluyor musunuz?

Daha birçok soru yöneltilebilir ama tabii ki, bunların hiç birini sormaya cesaret eden çıkmadı!

Şimdi AKP düşüşte...

Ülke derin bir krizle boğuşuyor...

“Halamın bıyıkları olsa!”


Merkez Bankası’nda “Söz dinlemiyorlar” diye 20 ayda 4 başkan değişti de ne oldu? Koca bir hiç!

Şimdi, “söz dinleyen” bir başkan Şahap Kavcıoğlu var. Öyle bir lâf etti ki, herkes şaşırdı kaldı. Hazret:

“Son 10 günü çıkarttığımızda, son bir ayda en az değer kaybeden para birimi Türk Lirası” dedi.

Vay canına! Ne müthiş hesap bu! Ne müthiş bir görüş!

Bu sözler “Halamın bıyıkları olsa, eniştem olurdu” demeye benziyor!

Kavcıoğlu, son 1 ayın 10 gün eksiğinin hesabını yapıyor ve “Paramız en az değer kaybeden para” diyor.

Dolar kuru 18 lirayı geçti muhterem, sen ne diyorsun?  Milletle kafa mı buluyorsun?

Ekonomik yangın korkutucu şekilde büyüyor, sen ise üzerine bir bardak su bile atmıyorsun! Yazık!

TEBESSÜM

“Seni gidi çılgın seni...”


Adam, karısını telefonla arayıp “Sana bir sürprizim var bir tanem.” demiş.

“Aaa, nedir o?”

“Acele bavulunu hazırla canım, ikimize bir otel ayarladım, birlikte gidiyoruz.”

Çok heyecanlanan karısı sormuş:

“Aaa! Neden canım? Ne oldu ki?”

“Bütün gece poker oynadım ya bir tanem...”

“Anladım... Seni gidi çılgın seni... Ne kadar kazandın ki?”

“Kazanç falan yok aşkım... Ev gitti!”

GÜNÜN SÖZÜ

Tarlaya dua değil, su, tohum ve çapa gerekir!