İki gün kar yağdı, her taraf felç oldu. Fakat...

Karın bu kabadayılığı iki gün sürdü sadece... Sonra eridi gitti! Yani barajlar doldu, bereket oldu!

Tabii ki, iki gün deyip geçmemek lâzım...

İnsanlar yıldırıcı güçlüklerle karşılaştı...

Çekilen bunca sıkıntının sorumlusu kim?

İktidar kanadı suçluyu hemen ilân etti:

“Bütün sorumluluk Ekrem İmamoğlu’na aittir ve suçlu odur!”

Peki, ne yapmış İmamoğlu?

Sarıyer’deki bir balıkçıya gidip İngiliz Büyükelçisi ile balık yemiş! Bütün suçu bu!

Oysa İngiltere Büyükelçisi ile bir öğle yemeğinde buluşup görüşmek, herkesi ilgilendiren önemli bir olaydır ama dinleyen kim?

AKP’li trollere ve yandaş TV’lere bir bahane lâzım... Bunu fırsat bilip yaylım ateşine başladılar. İftira, yalan, dolan, her iddia var saldırılarında...

Karlar kenti kaplamışken balıkçıda misafir ağırlamak olur muymuş? İmamoğlu işinin başından ayrılmış... Gizli gizli keyif yaparken yakalanmış, vs...

Çirkin bir politika bu!

İmamoğlu’nun Sarıyer’deki balıkçıda, İngiliz Büyükelçisi ile yediği yemeğin süresi bir saatten daha az... Bir öğle yemeği onun da hakkı olmalı ama Saray medyası ve internetteki AKP’li troller bunu çok gördü...

Amaçları, İmamoğlu’nu yıpratmak, zorda bırakmak, halkın gözünden düşürmek!

★★★

Merkezi İdare, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne savaş açmış durumda...

Belediyenin önüne her türlü engel çıkartılıyor, fakat gerçekte İstanbul halkına düşmanlık yapılıyor!

Seçimdeki ağır yenilgilerinin intikamını almak istiyorlar.

Ekrem İmamoğlu’nu MOBESE (Mobil Elektrik Sistem Entegrasyonu) ile YASA DIŞI takip edip onun İngiltere Büyükelçisi ile balıkçıda yediği öğle yemeğini tespit ettiler.

Aslında hukuksuz davranılarak işlenen ciddi bir suç bu...

Güvenlik amacıyla kurulan MOBESE sistemini, kişisel hırslarına, öfkelerine âlet ettiler...

Peki, sorumlu kim? Hiç kimse! Çünkü burası Türkiye!

Hukukun üstünlüğünün değil, güçlülerin hukukunun egemen olduğu, yasaların keyfe göre uygulandığı bir ülke!

★★★

Bu olayda Ekrem İmamoğlu’nun da hatalı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim!

Saray medyasına bu fırsatı vermemeliydi!

İmamoğlu’nun, bunların kendisini adım adım takip ettiklerini bilmesi lâzımdı...

Ne yapması gerekiyordu?

Şeffaf olacaktı... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak İngiltere Büyükelçisi ile öğle yemeği yiyeceğini, günlük programının bir parçası olarak bültene koyup önceden açıklayacaktı.

Belki yine eleştirirlerdi ama böyle fırtına kopartamazlardı!

İngiltere Büyükelçisi ile görüşmek itibarlı bir iştir, saklanmaması gerekir...

★★★

Saray medyası İstanbul’un karda perişan olmasından “Beceriksiz belediye sorumlu” diyor.

Şunu unutuyorlar:

İstanbul’daki 39 ilçe belediyesinin 24’ünün başkanları AKP’li... Yani İstanbul’un üçte ikisi AKP’nin yönetimi altında... Ve AKP’li belediyeler sınıfta kaldı! O ilçelerde de yollar tıkandı sokaklar geçilmez oldu. İstanbul’un boğulmasında Merkezi Yönetimin ve AKP’li 24 belediyenin de günahı olduğu inkâr edilemez! Hiçbiri sütten çıkmış ak kaşık değil!

TEBESSÜM

Nasıl dürüst olunur?


Kasaba politikacısı salonda bir ileri, bir geri dolaşıyor ve:

“Şerefsizler, alçak herifler, namussuzlar!” diye bağırıyormuş. Bu sözleri, dışarıdan geçenler duysun diye özellikle, açık duran pencerenin önüne geldiği zaman söylüyormuş.

Karısı dayanamayıp sormuş:

“Ayol efendi, kimlere kızıyorsun da böyle bağırıyorsun?”

Kasaba politikacısı cevap vermiş:

“Hanım, senin bu işlere aklın ermez... Başkalarına böyle demezsen, kendinin dürüst ve namuslu bir insan olduğunu kim ne bilecek?”

GÜNÜN SÖZÜ

Çalışmalarınızdan rahatsız olanlar varsa başarılısınız demektir!