Siyasetin ağzı o kadar bozuldu ki, küfür edebiyatımız (!) gelişti, sövgüde, hakarette çağ atladık...

Kullanılan üslûp bir felaket!

Büyüklerin çocuklara, ahlâkta, terbiyede, incelik ve nezakette iyi örnek olması gerekirken, bizim siyasiler kötü örnek oluyor!

Ağzı bozuk siyaset adamları küfürle dolu ağır sözlerle rakiplerini küçülttüklerini sanıyor ama yanılıyorlar!

Her küfür, her hakaret, her ağır söz ters tepiyor, aslında o sözleri kullananı yaralıyor!

★★★

Dün SÖZCÜ’nün 11’inci sayfasında manşet şöyleydi:

“Vatandaş, siyasetçilerin üslûbuna tepki gösterdi: UTANIYORUZ YETER!”

Haklı, doğru, yerinde bir başlık bu...

O çirkin sözleri duydukça inanın ki, ben de utanıyorum!

Edebi olan herkesin utanması gerekir diye düşünüyorum.

Küçük çocuklarımızın, torunlarımızın, hemen her gün duya duya ezberlediği şu sözlere bakın:

■ Haysiyetsiz, onursuz...

■ Şerefsiz, rezil...

■Sürtük, çukur, çamur...

■ Ruh hastası, psikopat...

■ Vicdansız, ahlâksız...

■ Sinsi, banal, ölü sevici...

■ Satılmış, mankafa...

■ Alçak, hain, İsrail dölü...

■ Cinsi cibilliyeti bozuk...

■ Zürriyetsiz, geri zekâlı...

■ Havlayanlar, anıranlar...

■ Dönek, vampir, çakal...

■ Ağzından salyalar akan tasmalılar... Ve daha neler neler!

Bu sözleri ağızlarına nasıl yakıştırıyorlar, anlamak mümkün değil!

★★★

Vatandaş kötü sözlerden şikâyet etmekte haklıdır.

Bunlar, memleketin sorunlarını çözecekleri yerde zamanlarını sövüp saymakla geçiriyorlar.

Allah’ın varlığını, birliğini, niteliğini, evrenin oluşumunu, dinsel ve felsefi akımları yaşam felsefesi yapan, kendilerini Allah’a adayan mutasavvıfların şu ünlü sözünü hatırlayalım:

“Edep Ya Hû”

Anlamı: “Yüce Allah’ım sen hepimize ahlâk ver.”

Toplumları ne kurtarır?


Birçok dostum soruyor:

“Nasıl oluyor da, düşünmeyen, sorgulamayan, acıyı, kederi, hüznü sineye çeken, akıl, mantık ve bilime boş veren bir toplum haline geldik?”

Bu, gerçekten önemli bir inceleme konusu olabilir. Araştırmacı yazarlar kitaplar dolusu cevap verebilirler.

Böyle bir soruyla karşılaştığım vakit aklıma hep büyük filozof Nietzsche’nin sözleri gelir.

Almanya’da 1844-1900 yılları arasında yaşayan Friedrich Wilhelm Nietzsche şöyle demiştir:

“Toplumları cehaletten modern bir eğitim kurtarır...

Eğitim seviyesi düşük milletler cehalet tuzağına düşerler...

Cahil toplumlarda demokrasinin olmasının hiçbir faydası yoktur...

Çünkü cahil halklar, genellikle kendilerini para, iş, vatan ve din gibi unsurlarla kandıranlara oy verirler.

Cahil toplumla seçim yapmak, okuma-yazla bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak gibidir, hiçbir faydası yoktur. Cehaletten kurtulmanın tek yolu çağdaş eğitimdir.”

TEBESSÜM

Toplumu yanıltan kim?


Meclis’te görüşülen “Sansür Yasası” topluma “Yalan haberle mücadele” diye tanıtıldı.

“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlıklı yeni bir suç yaratılıyor.

O zaman, “Çok iyi gidiyoruz. Halkımızı enflasyona ezdirmedik. Avrupa’da raflar boş. Dünya bizi kıskanıyor!” diyen AKP’li yöneticilerin “halkı yanılttıkları gerekçesiyle” herkesten önce yargılanmaları gerekmez mi?

Film yapımcısı ve sinema sanatçısı Şahan Gökbakar’ın internet ortamında attığı tweetle sorduğu şu soruya cevabınız nasıl olur?

“Bütün derslerinden sınıfta kalan oğlunuz eve gelir, gözleri ışıldayarak ‘Baba, baba... Derslerimde gösterdiğim üstün başarı tüm okulun dikkatini çekiyor. Bütün arkadaşlarım beni kıskanıyor. Okulda örnek alınan bir öğrenciyim’ derse ne yaparsınız?”

GÜNÜN SÖZÜ

Tasmayla girilecek kapı, cennetin kapısı olsa bile girmem! (M. Bayraktaroğlu)