AKP, Türkiye’ye ne yazık ki, çok değerli 20 yılını kaybettirdi!

Uzaya, Ay’a gideceğiz, dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz derken, 20 yılda 20 yıl geriye gittik!

10 yıl önce 12 bin 594 dolar olan kişi başına milli gelirimiz 2022’de 8 bin doların altına düştü! Ulusça fakirleştik!

Buna rağmen iktidar hâlâ “Türkiye ekonomide tarihinin en güçlü dönemine girmektedir.” iddiasında!

En güçlü halimiz buysa, güçsüz halimizin ne olacağını düşünmek bile istemiyorum...

★★★

Halk ağır zamlar altında eziliyor.

Ekonomide hukukta, bilimde eğitimde âdeta çökmüş durumdayız!

Üretemeyen, okumayan, araştırmayan, dünya ile rekabet edemeyen, tarımda bile dışa bağımlı bir ülke haline geldik.

Halkımız fukaralığa mahkûm edildi!

Şimdi iktidar “Fiyatlar öyle veya böyle inecek!” masalıyla yoksul insanlarımızı avutmaya çalışıyor.

★★★

Keşke fiyatlar düşürülebilse, insanlarımız biraz nefes alabilse... Bu çok iyi olur ama ülkemizin bugünkü şartlarında hiçbir fiyatın kalıcı olarak inmesi söz konusu olamaz!

Bu, ekonominin kuralına, kanununa aykırıdır!

Sen kalk, elektrik faturalarını ikiye-üçe katla, doğalgaz zamlarını gülle gibi bindir, benzinin, mazotun fiyatlarını iki günde bir arttır, sonra da “Fiyatlar inecek” de...

Böyle bir şey mümkün olabilir mi?

Ülkede maliyetler kat kat artarken, fiyatların düşmesi, “Olmayacak duaya âmin!” demekten başka bir şey değildir.

★★★

“Nas var” diye politika faizini yüzde 18’den yüzde 14’e kadar indiren ve bu yanlış kararlar sonunda dolar kurunu arttırarak Türkiye ekonomisine ağır bir darbe vuran Merkez Bankası’nın “Para Politikası Kurulu” faizleri görüşmek için yine toplandı...

Toplandı da ne oldu? Faize elini süremedi, daha doğrusu sürmeye cesaret edemedi.

Politika faizi üst üste ikinci defa yüzde 14’te sabit tutuldu!

Hani “Nas” vardı, ne oldu?

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, ekonominin “Dinle değil, bilimle” yönetildiğini belki anlamıştır!

Ekonominin çöküşünde onun da büyük payı vardır!

Elektrik idaresine teşekkür (!)


Meslektaşımız Öcal Uluç, İzmir’de yayınlanan Gözlem Gazetesi’ndeki sütununda, elektrikteki kazığın boyunu, kendisine gelen faturalardaki rakamlarla anlatarak şöyle yazdı:

“Aralık’ta gelen faturam 513 TL.

Ocak’ta gelen faturam 1173 TL.

Şubat’ta gelen faturam 2202 TL.

20 gün önce de bir gecede gelen-giden elektrik yüzünden ‘Ana kartı yanan’ televizyonumun onarım bedeli 500 TL.

Artık alıştığımız kesintilerin sürmesi ve de gelen yeni faturalarımız, dahası ‘mum ve el fenerleri giderlerini de’ bütçemize kattığınız için... Teşekkürler Gediz Elektrik... İyi ki varsınız!” (Öcal Uluç)

TEBESSÜM

Kaçak hastalar!


Elektriğe yapılan yüzde 127’lik zam faturalara iki-üç misli yansıdığı için bir akıl hastanesinde tasarrufa gidilmiş...

Elektrikleri kısılan akıl hastalarından ikisi “Biz karanlıkta  yaşayamayız!” diyerek kaçmaya karar verip ortadan kaybolmuşlar.

Görevliler bütün gün iki hastayı aramış, bakmadık yer bırakmamışlar ama... Yok, yok!

“Anlaşılan bunlar firar etmiş, sokaklarda arayalım.” derken bir de bakmışlar ki, iki akıl hastası el ele tutuşup geri dönmüş. Görevliler:

“Sabahtan beri sizi arıyoruz yahu. Neredeydiniz?” diye sorunca hastalar şöyle cevap vermiş:

“Bugün prova yaptık, keşifte bulunup geriye döndük, hayırlısıyla yarın kaçacağız!”

GÜNÜN SÖZÜ


İnsanlar bir çok acıyı akılsızlıkları yüzünden çekerler!