Ekonomiden Sorumlu eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, Ruhat Mengi’ye konuştu...


Söylemez yeni yılın ilk günü gelen zamlara tepki gösterdi. “Buna, kaşıkla verip, sapıyla çıkarmak derler. Naslarla ekonomi yönetenler şimdi de mum ışığıyla aydınlanın demeye getiriyor” dedi. Söylemez, 2022 için de hiperenflasyon uyarısı yaptı.


Yeni yıla –her şeye rağmen- yeni umutlarla girdik ve gözümüzü açar açmaz bir baktık ki gece yarısı yeni umut yerine yeni zamlar gelmiş. Hem de ne zamlar, şok olmayanları kutlamak lazım. Bugün Ekonomiden Sorumlu eski Devlet Bakanı Sayın Ufuk Söylemez’in merak ettiğimiz birçok konudaki açıklamalarını okuyacaksınız.

(Ufuk Söylemez, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu IMF ve İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD nezdinde Türkiye’yi temsil etmiş, Müsteşarlık seviyesinde Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Halkbank Genel Müdürlüğü, Ziraat Bankası Müfettişliği, Türk Dış Ticaret Bankası Genel Müdürlüğü, Hollanda Demir-Halk Bank Yönetim Kurulu Başkanlığı ve 20, 21. Dönem İzmir Milletvekilliği yapmış çok deneyimli bir ekonomi uzmanı ve siyasetçidir.)

İNSANLARA ZEHİR ETTİLER

- Sayın Söylemez, yeni yıla yine halkın maddi sıkıntılarını daha da arttıracak, iğneden ipliğe her türlü rekor zamlarla girdik. Emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi ve her tür vergiye ve ürüne, köprülere çok yüksek oranda zamlar. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu EPDK “Kademeli tarifeyle elektrik zammının dar gelirli vatandaşı korumak için” olduğunu açıkladı. Nasıl oluyor da zamlarla koruyorlar?

Yeni yılın ilk gününe maalesef ağır zam sağanağı altında uyandık. İnsanlara yeni yılın ilk gününü zehir ettiler. Vatandaşı tasarruf etmeye zorlamak amacıyla kademeli bir sisteme geçildiği söylense bile bu, insanların bu çağda karanlıkta kalması veya daha az ısınması için bir zorlama olarak algılanabilir, bu da çok garip ve çağdışı bir yaklaşımdır. Uzaydan dünyaya bakıldığında, görüntülerde Avrupa’nın ışıl ışıl olduğu, Türkiye’de ise ışıkların görülmediği fark ediliyor, zaten yarı karanlıkta bir ülkeyiz. İnsanlara kış gününde daha az elektrik kullanın, daha az ısının, yemek yerken porsiyonlarınızı küçültün, taneyle domates alın demek herhalde AKP’nin seçim vaatleri arasında veya Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı kampanyasında söz verdiği şeyler değildi. Bunları söyleselerdi herhalde halktan oy da alamazlardı, maalesef verecekleri asgari ücretleri veya memur emekli zamlarını bugünden geri almaya başladılar. Buna “kaşıkla verip, sapıyla çıkarmak” derler.

TEK SİLAHLARI ZAMLAR

- Köprülerden geçiş de 13.25 TL’den, 16.50’ye çıkarıldı. Bu zam furyasına köprüleri de dahil etmelerine ne diyorsunuz?

Siyasi iktidarın elinde zaten zam ve vergi dışında bir seçenek kalmadı. Elindeki tek silah zamlar ve vergiler. Bunlar köprü geçişine de her şeye de yansıyor.

- Her hafta zam yaparak bu halk nasıl dayanacak? Mesela şu anda elektrik zammı yüzde 52 ile yüzde 130 arasında diyor, ne demek bu?

Kullandığınız miktara göre artıyor. Kademeli artışlar insafsız boyutlarda. İşi gereği elektrik kullanan ya da yaşama standardı gereği yaşamak isteyen insanlara ceza gibi bir zam. İnsanlar elektriği kapatıp mum ışığında mı yaşasınlar? Yani 21’inci yüzyılda Ortaçağ’a geri mi döneceğiz, ben öyle anlıyorum. Az elektrik kullanın, az ısının ne demek? 1500 yıl öncesine ait naslarla ekonomi yönetenler şimdi de mum ışığıyla, gaz lambasıyla aydınlanın demeye getiriyorlar herhalde.

VENEZUELA’YA BENZERİZ!

- Doğru bir enflasyon rakamı verileceğini düşünüyor musunuz?

TÜİK’in tartışma yaratan verilerine yansısa dahi yine yüzde 30’un altında olmayacak, ben 35-40 çıkmasını bekliyorum ama minimum 30 çıkacaktır. Bu tabii Türkiye’nin Venezuela’ya benzeri bir yüksek enflasyon sürecine girmesine sebep olabilir Allah korusun, çünkü hiperenflasyon riski var Türkiye’de. Bu, Tayyip Erdoğan’ın “faiz sebeptir” inadı yüzünden oldu.

- Hiperenflasyon riski nedir?

Hiperenflasyon riski paranızın pul olmasıdır. Sabah bakkala gittiğinizde ekmek 3 liraysa, akşam gittiğinizde 4 lira olmasıdır, Venezuela’da bu yaşanıyor maalesef.

- Sayın Hüsamettin Cindoruk başkanlığındaki partiler üstü Milli Merkez Hareketi’nin Başkan Yardımcısı ve Ankara temsilcisisiniz. Milli Merkez yerel seçimlerde Millet İttifakı adaylarını desteklemişti, genel seçimlerde aynı tavrı sürdürecek misiniz?

Milli Merkez olarak laik, demokratik, sosyal hukuk değerlerine, Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine ve kurucu Ata’sına sonuna kadar bağlıyız. Atatürk’e, demokrasiye ve Cumhuriyete saygılı ve bağlı bir isim düşünmesi halinde Millet İttifakı’nın adayını desteklemeye sıcak bakıyoruz. Ekmeleddin İhsanoğlu olayından ders alındığını umuyoruz.

ERDOĞAN’IN YAPTIĞI “TERS ROBİN HOOD’LUK!”
Söylemez, kur korumalı mevduat hesabı için “Robin Hood zenginden alıp fakire veriyordu, Erdoğan tam tersini yapıyor. Bu haksız ve adaletsiz bir uygulamadır” dedi.

Ekonomide bir cahiliye dönemi yaşıyoruz


- Türkiye’yi ekonomiyle ilgili birçok uluslararası kurumda temsil etmiş bir siyasetçi ve ekonomistsiniz. Şu andaki “kur korumalı mevduat sistemi”nin benzeri dünyada var mıdır?

Dünyada kendi ayağına ateş eden, durup dururken kendi parasını dolara endeksleyen başka bir ülke yok. Türkiye ekonomik olarak kendi ayağına ateş etmiştir çünkü ekonomide bir cahiliye dönemi yaşıyoruz, Cumhurbaşkanı’nın etrafındaki danışmanların da yeterli olduğunu düşünmüyorum.

20 Aralık’ta gece karanlığında ‘karanlıkta kalan’ satışlar yapıldı


- 20-21 Aralık’ta doların 18 TL’den 11 TL’ye nasıl düştüğü hala tam olarak anlaşılmış değil. O gece için Maliye Bakanı vatandaşların akın akın döviz bozdurduklarını söyledi ama bazı ekonomistler ve vatandaşlar o gece bankalara internet erişiminin olmadığını söylüyorlar. Bu durumda sizce ne oldu da döviz kurları o ani düşüşü gösterdi? “Rakamlar da Merkez Bankası’nın aynı hafta döviz kurlarını düşürmek için örtülü satış yaptığını gösteriyor” haberini duyduk. Yaparken bunun ortaya çıkacağını düşünmüyorlar mı?

AKP iktidarının en büyük özelliği detayları planlanmamış, toplumsal mutabakat sağlanmayan, günübirlik değişen, panik halinde kararlar almasıdır. Nitekim 20 Aralık gecesi yapılan satışlarla ilgili de kamuoyuna yansıyan iddialar, gece karanlığında “karanlıkta kalan” satışların yapıldığı yolundadır. Bankalar ve döviz büfeleri kapalıyken, herkes evinde neredeyse yatmak üzereyken, uluslararası piyasalarda ve Amerika’da milyarlarca dolarlık işlem
yapabilmek için kurumsal bir bilgi ve özel ilişkilere ve özel ekibe sahip olmak gerekir. Bu operasyon halkın yaptığı bir operasyon olsaydı, bir hafta ya da on gün sonra kurlar yeniden yükselmezdi. Demek ki bu bir algı operasyonuymuş ki 31 Aralık’ta dolar 13 liraya, Euro da 15 liraya çıktı ve artmaya devam etti.

Ekonomi twitle sarsılıyorsa yöneticilerde sorun vardır


- BDDK bazı ekonomistler, vatandaşlar hakkında Bankacılık Kanunu’nu neden göstererek suç duyurusunda bulundu. Bu konuda ne düşündünüz?

Bir ülkenin ekonomisi sosyal medyada 2 twit atılınca sarsılıyorsa, o ülke yöneticilerinde bir kusur var demektir. İki twitle 83 milyonluk dev bir ülkenin ne ekonomisi sarsılır, ne insanlar paniğe kapılır. Bu, paniğe kapılanın aslında siyasi iktidar olduğunu gösteriyor. Eleştiri yapanları, sosyal medyada haklı- haksız yazanları böyle soruşturmalarla susturmaya kalkmak ve bir parti devleti görüntüsü vermek yakışıksız bir davranıştır. Ülkede Merkez Bankası başkanlığı yapmış isimler görüşlerini beyan ettikleri için ağır suçlamalarla cezai soruşturmalar açılması demokrasinin ne kadar gerilemiş olduğunu ve kutuplaşmanın ne kadar ileri seviyede olduğunu gösterir, çok üzücü bir durumdur.

- “Faizler düşük tutulacak” diye dolar 18’lere fırlatıldı ama diğer yanda TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu “Bankalar son günlerde kredi faizlerini olağanüstü arttırdılar, bazı bankalar mevduat hesaplarına yüzde 35’e varan faizler veriyor” dedi. Bu çelişki nasıl açıklanabilir?

ÇİFT PARALI ÜLKE OLDUK!

Emir-komuta ile ekonomi yönetilmez. Bankaların mevduata verdiği faiz yüzde 14 ama kredi faizi yüzde 30 ile 40 aralığında. Türkiye şu anda çift paralı, çift döviz kurlu bir ülke oldu. TL ve dolar. Piyasada oluşan döviz kurları var, bir de Merkez Bankası’nın ilan ettiği kurlar var. Üçüncüsü, çift faizli bir ülkeyiz, Merkez Bankası’nın yüzde 14 ama bankalara borçlanma faizleri yüzde 30 civarında.

Yapacakları en iyi şey bu yıl seçime gitmek


- 20 Aralık gecesi doların ani düşmesiyle ilgili olarak vatandaşın döviz mevduatlarında azalma olmadığı açıklandı. “Vatandaşlar yarış halinde döviz bozdurdu” derken, bunun ortaya çıkacağını düşünmüyorlar mı?

Anladığım kadarıyla, bir algı, furya yaratıp bir hafta içinde dövizlerde hızlı bir çözülme yaratmayı amaçladılar ama verilere baktığımızda istenen hedefe ulaşamadılar, şu anda piyasalarda bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Vatandaşlar dövizini bozdurmakta hiç acele etmiyor ve bekleyerek görmek istiyor. Bence bu politikalar ve kadrolarla AKP’nin bu işin altından kalkması mümkün değil. Yapacağı en iyi iş memura, emekliye yüksek zam verip bir yalancı bahar yaratarak mutlaka bu yıl seçime gitmek.

GÜVEN OLMADIKÇA KİMSE DÖVİZİNİ BOZDURMAZ


- Doların ocakta da artmaya devam edeceğini mi düşünüyorsunuz?

AKP iktidarının toplumu geren, inandırıcılıktan uzak açıklamaları ve politikaları güveni sarsıyor. Toplumsal mutabakat ve güven olmadan insanlar dövizini ve altınını bozdurmakta haklı olarak tereddüt ederler. Enflasyon yüzde 35’in altına düşmeyeceğine göre kurlarda bariz ve kalıcı bir düşme hiç de kolay değil.

- Bir de İçişleri Bakanı’nın “Bize yaptıran Allah’tır” sözü var.

Anayasa’nın 24’üncü maddesine göre “Türkiye’de devlet düzeni ve ekonominin kısmen veya tamamen din kurallarına göre yönetilmesi mümkün değildir”, bunu ben söylemiyorum Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’sı söylüyor. Tayyip Erdoğan, Anayasa’ya bağlılık yemini etmiştir. Seçilmeden önce; ben “nas”a göre ekonomi yöneteceğim dese seçilebilir miydi, seçilemezdi. Siyasiler her sıkıştığında dini istismar eden söylemlerden vazgeçmelidir, 1500 sene öncesinin “nas”ıyla bugünün modern devletleri, borsası, piyasası, dövizi, kuru anlatılamaz.