Her siyasi parti kendisine göre bir yol izliyor. Seçim çalışmalarında önceliği, belirlediği konulara veriyor. Zafer Partisi, ülkemizdeki geçici koruma altındaki Suriyelileri öne çıkarıyor. Türkiye Değişim Partisi’nin (TDP) yorgunluk nedir bilmeyen Genel Başkanı Mustafa Sarıgül de, düne kadar 19 cezaevinin önünde basın toplantısı düzenledi ve mahkumlar için “Af” dedi.

Ülkemizde 271 bin kapasiteli 384 cezaevi var. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı ise 314 bin kişi. Bu durumda, yaklaşık 43 bin kişi ya yerde, ya da  “Vardiya usulü” yatıyor. Eğer “Denetimli serbestlik” olmazsa cezaevlerinin durumu daha da çıkmaza girecekti. Kuşkusuz, cezaevinin bu koşulları hijyen, beslenme, hastalıklar, intiharlar ve ölümlere neden oluyor. 7 kişilik odalarda 20’nin üzerinde mahkum kalıyorsa o cezaevinde ıslah nasıl olunacak?

SİYASİ DEĞİL

TDP Genel Başkanı Sarıgül’ün “af” içerikli açıklamaları kuşkusuz cezaevlerinde yankı buluyor. Ancak, diğer partilerden bu konuda destek yok. Sarıgül, Af konusuna siyasi değil vicdani açıdan bakıyoruz. Biz, yaralı gönüllere merhem olmak için af istiyoruz. Adalet ve hakkaniyet için af istiyoruz. Babasına kavuşan bir yavrunun sevinci, evlat hasreti çeken bir ananın, hayır duasını alsak, o bize yeter. Adaletsizliğe, haksızlığa, uğramış, bir kişi için bile, hak yerini bulsun, o bize yeter” diyor.

Af konusu gündeme geldiğinde, buna sıcak bakmayanların sayısının da daha fazla olduğu bir gerçek. Devlet, kendisine karşı suç işleyeni affedebilir. Ama kişiler adına af çıkarması da hayli eleştiri alır. Sonuçta bir af çıkarılacaksa bu TBMM’nin kararıyla olur. TBMM’de de böyle bir hava yok.

HANGİ GEREKÇELER

Sarıgül’e, hangi gerekçelerle af istediğini sorduğunuzda o şunları sıralıyor:

- Toplumsal barış: Son yıllarda yaşanan ekonomik kriz, işsizlik, eşitsizlik, haksızlık, geçim sıkıntısı ve kutuplaşma nedeniyle toplum gergin, huzursuz ve barışa ihtiyacımız var. Artık barışmalı, kucaklaşmalı, birbirimizi affetmeli ve helalleşmeliyiz. Siyasi partilere düşen görev, bu ortamın sağlanmasına öncülük yapmaktır.

- Cezaevlerindeki doluluk: Yaşanan ekonomik sıkıntılar, eşitsizlik ve haksızlıklar, maddi ve manevi yıkımlara, hatalara, neden oldu. Cezaevindeki kişi sayısı cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştı. Halen cezaevlerinde 314 bin kişi kalıyor.

- Adil yargılama olmadığı şikayetleri: Hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından biri yargılamanın hakkaniyete uygun olarak yapılmasıdır. Adil yargılama yapmak; hem doğru yargılama yapılması hem de verilen kararın adaletli olması anlamına gelir. Adil yargılanma olmadan hukuk devleti olmaz.

Yapılan adli hatalar nedeniyle, haksız yere, cezaevine düşenler var. İşlediği suçla, aldığı ceza, orantısız olan mahkumlar var.

BÖYLE OLMAMALI

Sarıgül’ün adil yargılama olmadığına ilişkin şikayetini, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, şu örnekleri vererek doğruluyor: Anayasa Mahkemesi’ne 2021 yılında adil yargılama yapılmadığı, hak ihlali olduğu gerekçesiyle 66 bin civarında başvuru yapıldı. Başvuruların yüzde 73’ten fazlası adil yargılanmadıkları öne sürdü. 2012 yılından bu yana verilen toplam ihlal kararları içinde yaklaşık yüzde 77 ile adil yargılanma hakkı ihlali birinci sırada.

Anayasa Mahkemesi’nden çıkan her dört ihlal kararından üçünün adil yargılamama yapılmamasından veriliyor olması Türkiye’de iyi işleyen bir yargı sisteminin olmadığını gösteriyor. Birikmiş bu sorunları aşmak için Abdulhamit Gül döneminde başlayan çalışmalar, Adalet Bakan Bekir Bozdağ döneminde de devam ediyor.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaklaşık 4 bin 500 hakim- savcı meslekten çıkarıldı. Bunların verdiği kararlar şüphelere neden oluyor. Her ne sebeple, olursa olsun, adil yargılanmadığı için bir kişinin bile özgürlüğünden mahrum kalmasını insani ve vicdani açıdan kabul eden olmaz.

VİCDANA SESLENDİ

TDP Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, terör suçları, uyuşturucu ticareti suçları, cinsel saldırı ve istismar suçları, kasten öldürme, kasten yaralama suçu, kadına karşı şiddet suçları, işkence ve eziyet suçları hariç diğer suçlardan tutuklu ve hükümlü olanlar için genel af öneriyor.

Sarıgül, bu affın adına da “Toplumsal barış” diyor. Onların iş bulmalarına yardımcı olunması, iş bulana kadar devlet yardımı yapılması, mesleki eğitim verilmesi, iş kurmak isteyenlere kredi desteğinde bulunulması, psikolojik danışmanlık hizmeti verilmesi gibi de öneriler sıralıyor, “Bizim insanımız,  yüce gönüllüdür, affetmeyi sever” diyor. Ama hiç de öyle değil.

28 Şubat Davası sanıklarından 15 kişi ömür boyu hapis kararıyla cezaevine konuldu. Rütbeleri alınan, her biri ciddi hastalıklarla boğuşan, cezaevinin merdivenlerini çıkamadığı için yatağına gidemeyen mahkumların cezalarını evde çekmelerine bile yanaşılmıyor. Onların dosyaları Anayasa Mahkemesi’nde 10 aydır bekletiliyor. Sahi hangi vicdanlara seslenilmeli...