Yıllar içinde biriktirdiğim; düşünen, sorgulayan, yaşadığı evrene sorumluluk duyan ve tutum alan insanların arasına karıştım.

Pandemi sonrası yaptığım iş (farkındalık desem daha doğru olur) gezisiydi...

Antakya’da Boyner Grubu’nun oluşturduğu “Buluşum Platformu”nun destekleriyle gelişen ipek böceği yetiştiriciliği ve ipek dokumacılığının hikayesinin izini sürdük.

Bunu sonra anlatacağım. İzmir’e gidelim...

★★★

Denizlerde, ormanlarda talanın şahlandığı şu günlerde sık sık hatırlamamız gereken “ekozofi” kavramıyla tanıştınız mı?

Lucien Arkas’ın kurucusu olduğu Arkas Sanat Merkezi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen, Elgiz Müzesi kurucusu Sevda ve Can Elgiz koleksiyonundan derlenen “Mitler ve Hayaller” sergisi, insan ve doğanın ilişkisini sorgulayan “ekozofi” kavramına derin bir pencere açıyor.

★★★

Türkiye’de bir ilki deneyimliyor: Takas sergi...

İstanbul Maslak’taki Elgiz Müzesi’nde açılan “Arkas Koleksiyonu’da Doğa, Bahçeler, Düşler”; İzmir Konak’taki Arkas Sanat Merkezi’nde açılan “Elgiz Koleksiyonu’nda Mitler ve Hayaller” sergileri ağustos ayına kadar açık...

★★★

26 Mart’ta İzmir’deki açılışta mini bir söyleşi programı da vardı. Her iki koleksiyonere de ilk sorular sanat ve kültür yazarı Jean Luc Maeso’dan geldi.

Soru aslında tek: Bu sergiler topluma ne anlatıyor?

İnsan ve doğanın çift yönlü etkisini...

Canlıların çevreyle kurdukları katmanlı ilişkilerini inceleyen bir bilim dalı olarak ekolojinin felsefi boyuta ihtiyacı vardı ve Fransız Psikanalist Felix Guattari, “Üç Ekoloji” yayını ile “etik ve estetiği”, “sanat ve bilimi” kapsayan, “ekozofi” kavramını kullandı.

★★★

Elgiz, bu soruyu Guattari’ye gönderme yaparak şöyle yanıtlıyor:

“Ekozofi; çevresel, toplumsal ve zihinsel olmak üzere üç tür ekolojiyi birleştiriyor. İklim sorunu, insanın yaşamak için kullandığı malzeme atıklarının ekolojik sisteme verdiği zararlar gibi konular üzerinde durur. Guattari aynı zamanda etik ve estetiğin, sanat ve bilimin birbirine yakın olmasının önemini vurguluyor. Bu üç tür ekoloji ancak ‘bilim ve etik’ ile birleşebilirse toplumun davranış biçimlerine iner.”

Ali Akay’ın çevirisi ile yayımlanan “Üç Ekoloji” kitabının tanıtımında şu cümleler yer alıyor:

“Evet, çevre kirlenmektedir, fakat kirlenen sadece çevre değildir. Gruplar arası mikro ilişkilerden (aile, komşuluk, yardımseverlik vb) makro-ilişkilere (devletler arası siyaset, milliyetler arası etnik çarpışmalar vb) kadar her şeyin yeniden düşünülmesi lazımdır. Üretim için üretim yapmak, ‘kâr’ hadlerini zorlamak ve üretilen malların ‘insaniliğini bir yana bırakmak’ moda haline girmektedir.”

★★★

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) 29 Mart’ta gerçekleşen genel kurulunda başkanlığı Orhan Turan’a devreden Simone Kaslowski’nin manşetlere çıkan sözleri, Guattari’nin fikri ile özdeş bir yaklaşım içeriyor.

Kaslowski, genel kurul konuşmasında ne demişti?

“Herkese ‘yoksullaştıran büyüme’ kavramını hatırlatmak isterim. Hızlı büyüme adına attığınız bazı adımlar toplumunuzun fertlerini yoksullaştırabilir. Kaynaklarınızı tükettikçe bu yoksulluğun derinleşmesini hazırlarsınız.”

★★★

Yoksulların borçlandırıldığı ve gelirsiz bırakıldığı; üretimin refah ve mutluluk getirmediği bir düzen...

Doğa ile insan arasındaki bağ kopartılarak rejim itibarsızlaştırılıyor. Bizim tablo bu!

Arkas sanatı da halka taşıyor


İzmir’de döneminin en güzel yapılarından biri olarak 1875 yılından beri Fransız Fahri Konsolosluğu olarak hizmet veren binanın denize bakan bölümü, Fransız Hükümeti tarafından, 2011 yılında “restorasyon karşılığı” 20 yıllığına Arkas Sanat Merkezi’ne (ASM) tahsis edilmişti.

İzmir’e “Dünya Sanat Günü, Wallace Hartley 2021 Yılı Sanat Kurumu Ödülü” getiren ASM; Arkas’ın antik çağlardan günümüze yansıyan heykeller ve lahitlerin yanı sıra; askeri zırhlar, halı, cam gibi objelerin yer aldığı “Urla Sanat Galerisi” ve Bornova’daki “Deniz Müzesi” gibi ücretsiz ziyaret edilebiliyor.

Elgiz ile Arkas’ın bir diğer ortak paydası ikisinin de müzelerine girişin ücretsiz olması.

Fransız Hükümeti’nin Arkas’a açtığı kapı, İzmir’e esin oldu.

Türk ressamlarının eserlerini sergilemek üzere Göztepe’de, Türk halıları sergisi için Bornova’da ve “Kent Müzesi” olarak hizmet vermek üzere de Buca’da yer alan üç tarihi yapının restorasyonunu üstlendi.

İstanbul’da ilk özel konteyner liman işletmeciliğine 1996 yılında başlayıp, 2001 yılından beri Ambarlı’da Marport Limanı’nı işleten Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, İzmir’de topluma “sanat taşıyıcısı” olarak da haklı bir üne sahip.