HDP eş başkanı Pervin Buldan partisinin grup toplantısında dedi ki:

-Cumhuriyet, kuruluşundaki ademi merkeziyetçilik ve demokrasi fikrini terk ederek, tekçilik sistemini devreye sokarak yüz yıllık yıkım süreci yarattı.

Konuşmada vahim hatalar var. Biri, ademi merkeziyetçilik fikrinin terk edildiği görüşü...

Ademi merkeziyetçilik/özerklik siyasi görüşünü, 1800’ler başından itibaren konuşmamız lazım.

O dönem İngiltere, Fransa, Rusya, sömürge devletlerinden imparatorluk dönemine geçtiler. “Emperyalizm” kavramının o süreçte ortaya çıkması bunun sonucu oldu. Ulusal pazarını korumak isteyen İtalya (1861), Almanya (1871) birliğini sağlayıp merkezi devletlerini kurdu.

Bu süreçte Osmanlı Devleti’nin derebeyleriyle sıkıntısı vardı: Kuzey Afrika’da Mehmet Ali Paşa, Rumeli’de Tepedelenli Ali Paşa, Doğu Anadolu’da Kürt Babanzade, Bedirhani, Orta Anadolu’da Çapanoğulları, Batı Anadolu’da Karaosmanoğlu...

Bu feodal beylerin çoğu artık vergi –asker vermiyor, devlet içinde devlet gibi davranarak “özerklikten” “bağımsızlığa” geçiş hazırlığı yapıyordu.

İkinci Mahmut, derebeyleri tasfiye edip merkezi devleti güçlendirmek için Osmanlı idari yapısında reform yaptı.

Bugün hâlâ süren ayrılıkçı Kürt şiddetinin temeli, merkezi devleti güçlendiren bu reforma yapılan isyanla atıldı. 15 Kürt ayaklanması oldu...

1900’lar başında sahneye Prens Sabahattin çıktı. Mahmut Celâleddin Paşa, kayınbiraderi İkinci Abdülhamit’e muhalefeti sebebiyle oğulları Sabahattin ve Lütfullah’ı alarak 1889’da Avrupa’ya kaçmak zorunda kaldı.

Prens Sabahattin Paris’te liberal fikirler ile tanıştı. Edmond Demolins’un “Anglo-Saksonların Üstünlüğü Nedir?” gibi kitaplarından etkilendi.

Merkezi devletin güçlendirilmesini savunan İttihatçılar ile yolunu ayırdı. “Teşebbüs-i Şahsi ve Âdemi Merkeziyet Cemiyeti” kurdu.

Gazeteci Ali Kemal vd. liberallere Osmanlı Ahrar Fırkası’nı kurdurdu. Seçimlerde başarısız oldu. Darbeye kalkıştı. Vs.

Gelelim Cumhuriyet dönemine...

Deniyor ki; “Mustafa Kemal Kürtlere özerklik sözü verdi!” Kürtlere yazdığı mektuplar dâhil hiçbir belgede böyle söz yok.

Deniyor ki; “TBMM, 10 Şubat 1922’de Kürtlere özerklik tanıyan gizli yasayı kabul etti.” O gün meclis oturumu yoktu! Ki bir kanun uygulanmak için yapılır, gizli kanun kimin ne işine yarar? Saçma sapan iddialar...

Deniyor ki; “Mustafa Kemal 16-17 Ocak 1923’te İzmit’te İstanbul basını ile yaptığı konuşmada Kürtlere özerklik sözü verdi.” En çok kafa karıştıran bu iddia. Aslında Mustafa Kemal’in dediği şudur:

-“Adım adım bütün memlekette e geniş ölçüde doğrudan doğruya halk tabakalarının ilgili ve etkili olduğu mahalli idareler kurulması siyasetimizin  gereklerindendir. Kürtlerin oturduğu bölgelerde de siyasetimiz açısından adım adım mahalli idareler kurulmasını gerekli bulmaktayız...”

Mustafa Kemal aslında 1921 Anayasası’na atıfta bulunuyordu:

-“Türkiye coğrafi durum ve ekonomik ilişki bakımından illere, iller ilçelere bölünmüş olup, ilçeler de bucaklardan meydana gelmektedir” (10. Madde)

-“İller, bölgesel işlerde tüzel kişiliğe ve özerkliğe sahiptir. İç ve dış siyaset, şeriata, adalete, askerliğe ait işler, milletlerarası ekonomik ilişkiler ve hükümetin genel vergileri ile faydası birden çok ili kapsayan hususlar müstesna olmak üzere; BMM’ce konulacak kanunlar gereğince vakıflar, okullar, eğitim, sağlık, tarım, bayındırlık ve sosyal yardım işlerinin düzenlenmesi ve yönetilmesi il meclislerinin yetkileri içindedir...” (11. Madde)

Evet, konu edilen -hâlâ mevcut olan- vali başkanlığındaki il özel idareleri ve başında belediye başkanının olduğu seçimle gelen yerel meclisler...

Bunlar Pervin Buldan’ın niyetindeki ademi merkeziyetçilik değildir.

Propaganda ile tarih yazılmaz...