12 Mart 1971’de askerlerin verdikleri muhtırayla başlayan faşizm günlerinin birinde, teröristlerin kullandıkları hücre evine baskın düzenleniyor.

Ancak İstanbul’daki operasyonu yapan askerler içeride kimseyi bulamıyor.

Ocaktaki çaydanlıktan ve dumanı tüten sigara izmaritlerinden, evdekilerin birkaç dakika önce kaçtıkları anlaşılıyor.

Açık kalan radyoda ise “Uçun kuşlar uçun İzmir’e doğru” türküsü çalıyor!..

★★★

Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Faik Türün, başarısızlıkla sonuçlanan operasyonu yöneten komutanı haşlayınca, ilginç bir cevapla karşılaşıyor:

“Komutanım ne yapabilirdik ki? Her türlü önlemi aldık ama eve girdiğimizde ‘Uçun kuşlar uçun, İzmir’e doğru’ türküsü çalıyordu. TRT’deki komünistler baskını haber almışlar, terörist arkadaşlarının İzmir’e kaçmaları için radyodan mesaj veriyorlardı!..”

Bunun üzerine operasyon İzmir’e kaydırılıyor!..

★★★

Bu arada Faik Türün, askeri müdahale sonrası TRT Genel Müdürü olan Tümgeneral Musa Öğün’ü arayıp “Musa! Musa!... Sen orada uyu! Senin komünist personelin radyoda yayınladığı türkülerle teröristlere mesaj veriyor” diyerek azarlıyor.

Bu sert uyarı üzerine Musa Paşa hemen yayın sorumlularını çağırıyor.

Sert bir ifadeyle; “Bundan böyle Uçun Kuşlar Uçun İzmir’e doğru” türküsünün çalınması yasaklanmıştır” diyor!..

★★★

En çarpıcı sansür ise 16 Şubat 1969’da, 2 kişinin hayatını kaybettiği, 200 yurttaşımızın da yaralandığı Kanlı Pazar görüntüleriyle ilgiliydi. Başbakanlıktan TRT’ye gönderilen bir emirle, İstanbul’daki işçi  mitinginde yaşanan acı olayların deneme yayınları yapan TRT televizyonunda gösterilmesi yasaklanmıştı!..

Yani TRT, sanki kanlı olaylar hiç yaşanmamış gibi yayınını sürdürmüştü.

★★★

Bu yıllarda ünlü Rus yazar Anton Çehov’un “Üç Kız Kardeş” adlı eserinin yayınına “Türk televizyonlarında Rus subayların üniformaları gösterilemez” gerekçesiyle  izin verilmiyordu.

★★★

Bir başka sansür garabeti Necati Cumalı’nın “Nalınlar” adlı oyununun müstehcen olduğunun öne sürülmesiydi.

Aynı yıl (1974) bir Amerikan oyunu ise bir sahnesinde çıplak erkek heykeli göründüğü için sansüre uğruyordu.

Tirajikomik yasaklardan biri de ünlü güldürü sanatçısı sevgili Levent Kırca’nın bir parodisinde yer alan Rıfkı karakterini, Yayın Denetim Müdürlüğü’nde çalışan Rıfkı adlı bir denetmenin, alınganlık gösterip sansürlemesiydi.

★★★

Barış Manço’nun ünlü “Arkadaşım eşek” şarkısı ise “Eşek insanların arkadaşı olamaz” gerekçesiyle bir süre yasaklanmış, hatta Manço’ya, sözlerini “Arkadaşım kuzu!” olarak değiştirmesi halinde yayınlanabileceği söylenmişti!..

Yine Esmeray’ın seslendirdiği “İnsanız” adlı şarkı da, içinde eleştiri olduğu gerekçesiyle ve “Şarkılar dinleyenleri eğlendirmeli,  eleştiri aracı olarak kullanılmamalı” denilerek sansürlenmişti!..

★★★

Bu tirajikomik sansür örneklerini, Orhan Baykal kardeşimle birlikte yazdığımız “Yalandan Kim Ölmüş” adlı kitabımızdan yıllar sonra neden alıntıladığıma gelince...

Malum “Sansür Yasası” büyük tepkilere karşın Meclis”ten geçti.

Hiç kuşkunuz olmasın ki bu yasanın çıkması için çırpınanlar, uygulamada öylesine garip, hatta utanç verici durumların yaşanmasına neden olacaklar ki, gün gelecek onlar da, bugün benim geçmişteki sansürcüleri andığım gibi anılacaklar!..