Oyunun kurallarını hep onlar koyuyor. Ve fakat “boşver arıza çıkartmayalım” deyip kurallara uyman da yetmiyor. Zira maç başladıktan sonra da kurallar, o kuralları koyanlar tarafından keyfi şekilde değiştirilebiliyor.

Senin oyun oynama pratiğini her seferinde sinsice sınırlıyorlar. Misal her maç öncesi senin kaleni biraz daha genişletip, top koşturacağın sahayı daraltıyorlar. Üstelik son dönemde artık kalecisiz oynayacağını söylüyorlar. Bu nasıl iş mi? Kuralların onlar tarafından koyulduğunu söylememiş miydim?..

Rakip sahaya adım attığın anda bırak sert savunma yapmayı, bildiğin tekme tokat girişiyorlar. Ama bakıyorsun hakemde tık yok! Çünkü hakemi de onlar belirliyorlar!

Attığın her gol ofsayt sayılıyor. Uzaktan 90’a çakıyorsun, yine ofsayt! Oysa rakip takımın oyuncusu topa elle müdahale ediyor, futbol-hentbol arası ortaya karışık oynuyor, hakem bana mısın demiyor, golü veriyor!..

★★★

Sarı kart görmemiş oyuncun yok, kırmızı kart ise adeta kaderin olmuş. Bacağını kırıyorlar, yerde acı içinde kıvranıp bağırıyorsun, hooop hakemden “maçın huzur ve düzeni bozmaktan” ötürü sarı kart görüyorsun. Tekmeyi yiyen sen, cezayı yiyen yine sen!.. Haliyle itiraz ediyorsun. Hooop hakem bu kez “görevliye hakaret” diye kırmızı kartı dayıyor burnuna! Bacağını kıran rakip oyuncu ise uzaktan sırıtıyor sana...

Bırakın deplasmanı, kendi sahanda oynadığın haftalarda bile taraftarlarının tribünlere girmesine güvenlik gerekçesiyle izin verilmiyor (hatırlayın kuralları onlar koyuyor), zaten mümkünse onların sokağa çıkması bile istenmiyor!..

★★★

Rakip takımın taraftarına ise stadyum kapıları her daim sonuna kadar açık. Hatta bilet için para filan da ödemiyorlar, o maliyet senin cebinden karşılanıyor. Bilet paralarını sana ödettikleri saha trolleri maç boyunca sana ana avrat küfür ediyor, kafana şişe atıyor... Bazıları hızını alamayıp sahaya iniyor, kaptanını yumruklayıp canına kast ediyor. Ama bakıyorsun hakemde yine tık yok!..

★★★

Anlayacağın hileli maçların galibi hep belli, skorlar önceden tasarlanmış, 90 dakika top koşturmak gerçekten fuzuli... Sonu belli oyunun ismi “ ileri demokrasi!..”

Yıllarca sana dayatılan bu eziyet bir türlü bitmek bilmedi. Madem öyle, bu hileli oyuna bile bile dahil olmak yerine “yeter, zor oyunu bozar” deyip, artık yepyeni ve gerçekten demokratik bir oyun kurma zamanı gelmedi mi?

Umudu nicedir zaten kestik hakemden, oyuncunun kurnaz ve kural tanımaz olanına toplumun demokrasi yoluyla kırmızı kart göstermesi gerekmez mi?..

Eşit şartlarda, centilmence mücadele edip, iyi oynayanın kazandığı onurlu demokrasi şampiyonluklarını alkışlamayı bu ülke çoktandır özlemedi mi?

Tıpkı stadyumları güm güm inleten tezahürat misali insanca, adil ve hür bir düzen isteyen milyonların coşkuyla ve kararlılıkla “Biz halkız, kuralları biz koyarız, biz halkız ve kazanacağız” demesi ileri (!) olanı değil, “gerçek demokrasiyi” bu topraklara getirmez mi?..

NOT: “Teşbihte hata olmaz” diyerek, bu yazımdaki benzetmeler için tüm futbol izleyicilerinin affına sığınıyorum. Eminim onlar “Teşbihte hata olur, cezası da hapis olur!” demeyeceklerdir.

Sedef Kabaş’a mektup...


“Sevgili Sedef,

Bugün, Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak 81 ilde ve 973 ilçede eş zamanlı basın açıklaması yaparak “Sedef Kabaş’a Özgürlük” diye haykıracağız. Ayrıca hep birlikte sana yazdığımız mektupları postalayacak, “Yalnız değilsin, biz varız” diyeceğiz.

Herkes biliyor, zarların hileli olduğunu.

Herkes biliyor, seni tutsak ederek korkutamayacaklarını, susturamayacaklarını, sindiremeyeceklerini.

Herkes biliyor, kadının gücünden korktukları için senden iki kat korktuklarını.

Bizler, kız kardeşlerin olarak senin hukuksuzca tutsak edilmene isyan ediyoruz. Demokrasiye, eşitliğe, hukukun üstünlüğüne, halkın haber alma hakkına, düşünce ve ifade özgürlüğüne tüm örgütlü gücümüzle sahip çıkıyoruz.

Sevgili Sedef,

Adil yargılama hakkın gasp edilmese, şu anda anneciğinle ve biricik oğlun Yavuz ile beraber olacaktın. Onlar bize emanet.

Haklı mücadelemiz ve dayanışma gücümüzle, özgürlüğüne kavuşacağın günlerin çok yakın olduğunu biliyoruz. CHP’li kadınlar olarak, hepimiz özgür, hepimiz eşit, hepimiz tok ve hepimiz güvende olana dek mücadelemiz sürecek!

Usta şair Nazım’ın dediği gibi; en güzel günlerimiz, henüz yaşamadıklarımız...

Birlikte kucaklayacağımız o güzel günlere olan inancımla sana sevgilerimi yolluyorum.

Dostlukla,

Aylin NAZLIAKA

Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı

24, 25, 26. Dönem Ankara Milletvekili”