Trabzonspor ligin ilk maçında olduğu gibi dominant oyunundan bir hayli uzak bir görüntü verdi Hatayspor önünde.

Bunun en büyük sebeplerinden biri kuşku yok ki mental olarak kantarda daha ağır basan salı günü oynanacak Kopenhag maçı.

Trabzonspor yıllar sonra bir adım arkasında da olsa o fırsatı elde etmek zorunda. Fırsat maçı kapıda. Şampiyonlar Ligi gruplarında olmak ligin hem ekonomik hem de prestij olarak çok çok önünde. Hem Abdullah Avcı hem de takım açısında bu pencereye yoğunlaşmak çok doğal.

Hatay karşısına çıkan kadro yakın tarih olduğu için bir ölçü mücadelesiydi. İlk yarı her şeye rağmen iyi pozisyonlar bulan bir Trabzonspor takımı vardı. Ama bunların hepsi organizasyondan uzak, rakibin bireysel hatalarıyla olgunlaşan pozisyonlardı.

İkinci yarı Abdülkadir Ömür'ün içeri atılmasıyla gerçek bir top yönetme merkezi yaratıldı. Sorumluluk aldı ve çok uzun zamandır atmadığı bir şut çıkardı. Denemek lazım ara sıra, olsa ya da olmasa da... O müthiş gol kilidi açtı işte.

Konfor alanı oluşan bir Abdülkadir üzerine çalıştığı bu şut işini daha ileriye götürebilecek seviyede olduğunu bir kez daha gösterdi. Abdülkadir çalışıyor. 'Özel oyuncu' tabirinin altını fazlasıyla doldurduğunu düşünüyorum.

Visca'nın en olmayacak zamanda üzerine düşen kara bulut futbolun kısmetle ne kadar iç içe bir oyun olduğunun ispatıdır. Çünkü normal bir sakatlıkla maç kaçırdığı çok az görülmüştür. Avcı'nın gözü kapalı yazdığı tek bölgeye çok net bir transfer ihtiyacı daha doğdu bana göre.

Önündeki 3 gün fiziksel kapasitesini ağzına kadar dolduran bir Trabzonspor olmalı. Mücadele tarafının ağır basacağı bir Danimarka deplasmanı bekliyor. Bu 3 puan tünelin ucundaki ışık olsun.