-Yaşam, varlık süreci, dünya günleridir.-
Doğumdan ölüme geçen süreci anlatan YAŞAM, canlıların dünya günleridir. Dilimizde sık sık kullanılan bu sözcük insanların varlıklarını sürdürdükleri dönemi anlatır. Sağlık, başarı ve mutlulukla geçirmeyi büyük bir beceri sayarak verilen değer insanlar için benzersiz ve eşsiz önemi vurgular. Sorunlar, güçlükler, engeller ve değişik kimi nedenlerle gölgelenip kararan günlerin endişesi üzüntüsü yaşamın çekilmezlikleridir. Genelde yetişme ve eğitim bozukluklarıyla, özelde kişisel tutum ve davranışlarla yansıyan olumsuzluklar yaşam karanlığının izlenen nedenlerinden kimileridir. Bilgisizlik, yetersizlik, yetişme bozukluklarıyla eğitim düzensizlikleri yaşam çatısındaki boşlukların sonucudur. Yaşam güneşimiz, ahlak, terbiye, eğitim, bilgi, düşünce soyluluğu ve kişilik düzeyinin yansımasıdır.
Eğitim, kültürün yaşamdaki büyük ve özgün yeri asla yadsınamaz, unutulamaz, gözardı edilemez. İnsanı yetiştirip kimi belirgin özellikler ve seçkin niteliklerle donatan eğitim insanlık dokumasıdır. Okumayanlarla okuduklarını anlamayan ve anlamak istemeyenlerin neden olduğu kötülükler ve olumsuzluklar yaşam bozukluklarıdır. Telefon kullanmayı bilmediklerini konuşma konuları ve içerikleriyle gösteren kişiler var. Saldırı aracı yapanların çirkinlikleri ayrı. Uygarlık ve kişilik belirli niteliklerin ve değerlerin kazanılıp taşınmasıdır. Mevki, makam, rütbe, ün, san ve giyim kuşamla insanlık, çağdaşlık olmaz. Nitelik, taşınan değerlerle kanıtlanır. Dillerini kötüye kullananlar, saldırı, tehdit, gözdağı, sövgü ve kötü duygularla konuşanlar insanlık dışı düşenlerdir.
Yaşam çirkinliklerine siyasal alanda da çok ve sık rastlanmaktadır. Eleştiri sınırını aşıp kişilikleri saldırı, suçlamalar, haksız ve yakışıksız nitelemeler, yalanlar, kışkırtmalar, sayıp sövmeler insanlıkla bağdaşmayan çirkinlikler, hatta terbiyesizliklerdir. Ne yazık ki bu tür bozuklukları kimi katlarda daha yaygın izlemekteyiz. Üzüntüyle izliyorum, birbirimizi anlamakta, anlayışlı davranmakta kusurluyuz. Birbirimize güvenmiyor, saygı göstermiyor, değer vermiyoruz. İnsanlık, yurttaşlık, hemşerilik, arkadaşlık, meslektaşlık öğelerini umursamıyoruz. Cenaze törenlerine katılmakla yetiniyoruz. İnsan değeri bildiğimizi savunamayız. Siyasal alandaki çirkinlik, niteleme ve suçlamalarla kullanılan saldırı sözcüklerine bakmak yeter. Bulundukları makamları, görevlerini, kişiliklerini düşünmeden saldıranların düzeyi üzüntü vericidir. İnsan, düşmanlarına karşı ancak böyle davranır. Yurttaşlık niteliğini, konum ve makam durumlarını, görev yarışmasının uygar bir yöntem olduğunu yadsıyarak yürütülen saldırılar, çekinme ve sıkılma duymadan yöneltilen suçlamalar üzücü ve yaralayıcıdır. Sahiplerinin kişilik düzeylerini ortaya koyan konuşmaları, kimlerin nasıl, nerede olduklarının ibretlik örnekleridir. İnsanlığı, yurttaşlığı hiçe sayarak görev yarışmasını bir tür kavgaya dönüştüren konuşmalar sahiplerinin düzeyini ve kişiliğini açıklamaktadır. Kimler nerede ve nasıl, ibretle izliyoruz. Makam, rütbe, san, unvan aykırılıkları ve kötülükleri örtmez daha çok yansıtır. Yaraşır olmayanlar bu unvanların sorumlularıdır.