-Yaşam her yaşın beşiğidir.-

Günler, haftalar, aylar derken yılları geride bırakıyoruz. Dünyaya gelişle dünyadan gidişin süreci olan “hayat”, renkli ve renksiz yanlarıyla, değişik dilimlerle dolup boşalıyor.  Hiç uzadığı yok, sürekli kısalıyor. Yaşananlarla nitelenen yıllar birbirini izleyerek, birbirine eklenerek sonlanıyor. Dünyada sürekli olan bir canlılık çok az. Ağaçlar, kimi bitkilerle kimi akarsular, kimi göller ve denizler dışında varlığını sürdüren çok az. Yaşam süresi belirsiz olanların başında insanlar geliyor. Doğanın mucizesi sayılan insanların yaşamı daha çok yaşanır kılmak için özverili bir çabalarından söz etmek de oldukça güç. Birbirinin değerini bilmekte yanlışlıkları ve kusurları çok olan insanlar yaşam kaynaklarının ve olanaklarının da değerini yeterince bilmiyor.

Üzülerek, kimi zaman acı duyarak izlediğimiz, duyduğumuz güçlükler, engeller, yoksunluklar, yetersiz beslenmeler, iyileştirme engelli hastalıklar, yanlışlıklar, karşıtlıklar, kötülükler, sapkınlıklar, değişik suçlar ve sakıncalı tutum ve davranışlarla eylemler. Toplumsal yaşamın aydınlığını karartan girişimler, kalkışmalar. Örnek, uyarı, önlem, destek, dayanışma, birliktelik olgularının gözardı edildiği çıkarcı ve bencil ortam. Kişiliksizlik durumları, olayları. Varlığımızı ve ortamını gölgeleyen yanlışlıklar, kötülükler. İnsanlık gereklerinin ötelendiği bir yaşam karanlığı cezalandırma gibidir.

Yaşam aydınlığı, yakınların sıcaklığı, ilgisi ve sağlıkları kaynaklıdır. Üzücü bir durum olduğunda duygu karışıklığı sarsıcı boyutlara uzanabiliyor. Ruhsal durumdaki olumsuz değişiklikler yaşamı karartabiliyor. Bu nedenle dostluk, arkadaşlık, yakınlık gücü insanın en olumlu desteği oluyor. Yaşamı yaşanır kılmak, değerlendirmek, doldurmak, kotarmak bir insanın yapabileceği en önemli işlerin başında gelir. Kişisel duygu, düşünce ve beklentilerle değil, insanlık ölçüleriyle değerleriyle yaşamı ısıtmak ve ışıtmak gerekir. “Ömür” denilen süreci ancak böyle renklendirebiliriz. Bu konuda çalışmalarını ve çabalarını beğeniyle izlediğim, İstanbul’da ATATÜRK
VAKFI
’nın yönetimini başarıyla yürüten Avukat Osman ŞENTÜRK’ü kutlamayı bir görev sayıyorum.

Toplumsal yaralar kimsesizlik, işsizlik, evsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, sömürü, yüzsüzlük, yalancılık, uşaklık, şımarıklık, küstahlık, ikiyüzlülük, çığırtkanlık, sahtecilik, terbiyesizlik, ahlâksızlık, hırsızlık, saldırı ve öldürme olaylarıyla sürüyor. Özellikle kadınlara saldırı barbarlığı her gün yeni yaralar açıyor, yeni acılara neden oluyor. Partizanlık yaraları kötü örneklerle toplumun sağlığını bozuyor. Ülke aydınlığının ve toplumsal-ulusal yaşamın başlıca sorumlusu olan yöneticilerin her tür kişisel ve partisel güdülerden uzaklaşıp birlik ve esenlik konusundaki sorumluluklarını öne almaları gerekir.