19CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün, dokuz gün sürecek yeni kampanya konuşmasını dinlerken zaman zaman gündeme getirdiğim ve neoliberal/Taraf Gazetesi/Radikal/etnik siyasi çizginin çevrenin reddettiği “Altı Ok, CHP parti programı, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik, laiklik, devletçilik, cumhuriyetçilik, neoliberalizm, ulus-devlet” yazılarıma baktım.

Örneğin...

Açalım parti programını okuyalım: “ CHP... Emperyalizme karşı ulusal başkaldırının öncüsü olan Kuvayi Milliye, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin oluşumuna dayanak oldu. Müdafaa-i Hukuk ise işgal altındaki Anadolu’da, yerel kimlikten ulusal kimliğe ve ulusal dayanışmaya ulaşmayı, gücünü ulusal iradeye dayandırmayı hedef aldı. Cumhuriyet Halk Partisi; işte bu soylu, ilkeli ve onurlu temelde oluşan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin devamı olarak 9 Eylül 1923’de Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruldu. CHP’nin tarihsel kimliği, Atatürk devrimlerinin birikimleri ile Altı Ok ilkeleri eşliğinde; Kemal Atatürk’ün ‘Bağımsızlık benim karakterimdir’, İsmet İnönü’nün, ‘Namuslular da, en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır’ sözleri ile öz ifadesini bulan bu soylu ve erdemli gelenek ile şekillendi.

... Programa bakın: “Atatürk Devrimleri ve Altı Ok ilkeleri, emperyalizme, kurulu düzenin yanlışlıklarına, eşitsizliğe, gericiliğe, sömürüye, imtiyazlara başkaldırıdır. Uluslaşma sürecinin, laik Cumhuriyet yapılanmasının, çağdaşlaşma hedefinin, aydınlanma devriminin sürekliliğinin ifadesidir.” Bugün... ‘Yeni dostlar’ aramanıza gerek yok ki! (4 Ağustos 2020/SÖZCÜ Gazetesi)

Bu cümleleri kurduğumuzda, yeni dostlara ihtiyaç olmadığını söylediğimizde aynı çevreler tarafından koro halinde “faşist” çığlığını duydum, duyduk! Cumhuriyet devrimlerine (Kemalist Devrim) sahip çıkarak eşitlikçi bir topluma ilerleyeceğimizi anlattığımda da “Ergenekoncu” ilan edildik.

Sonra bir araştırmaya baktım. Bu köşede okumuştunuz ama o zaman CHP görmemişti/görememişti.

“Milliyetçi/Kemalist” diyen: Yüzde 39.1


Soru: Kendinizi siyasi görüşünüz açısında nasıl tanımlarsınız?

Cevap: Muhafazakar yüzde 27.5, milliyetçi 19.9, Kemalist 19.2, siyasal İslamcı yüzde 9...

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Grubu ile Global Akademi ortaklığında geliştirilen “Türkiye Eğilimleri Araştırması”nın 2021 yılı saha çalışmaları 23 Ekim-5 Kasım 2021 tarihleri arasında Akademetre Araştırma ve Stratejik Planlama tarafından gerçekleştirildi. Araştırmanın ekonomi, korona, mülteciler bölümüyle ilgili ayrıntılar kamuoyuna yansıdı: “... Türkiye temsiliyetine sahip 26 ilde yaşayan 18 yaş üzeri 1.000 kişiyle yapılan görüşmelere dayanan çalışmaya göre Türkiye’de halkın ana gündem maddesi “ekonomik sorunlar”. Geçtiğimiz yıla göre oranını üçe katlayan “mülteci sorunu” ikinci sıraya yerleşirken, “Koronavirüs salgını” üçüncü sırada yer aldı.”

Ancak...

Kamuoyunun tartışmadığı, medyanın üzerine gitmediği bir bölüm var!

O da şu:

Geçen yıla göre kendisini “sosyal demokrat” diyenlerin oranı yüzde 13.9’dan yüzde 8.3’e düşmüş. Buna karşılık kendisini “Kemalist” olarak tanımlayanlar yüzde 10.3’ten yüzde 19.9’a yükselmiş! Bir not daha: Kendisini “Milliyetçi” veya “Kemalist” olarak tanımlayanlar 18-20 yaş arasında.

Yani... 2020 yılından 2021’e kadar geçene sürede “Kemalistim” diyenler yüzde 9.6 artmış! Bu oran önemli.

Çünkü... 19 yıllık AKP iktidarı döneminde “vesayet rejimi”nin adı liberaller, ayrılıkçılar, cemaatseverler ve siyasal İslamcılar tarafından “Kemalizm” diye tanımlanıyordu. TSK’nın yetişmiş kurmay kadrosundan Cumhuriyet’in aydınlarına, Atatürk’ü savunan medyasından siyasetçisine herkes hedefteydi. ‘Ya Silivri ya ölüm ya da işsizlikle’ tehdit edilen kesimin adıydı. Bugünse, her türlü saldırıya, eleştiriye veya yok sayılmaya rağmen büyüyen fikrin adı Kemalizm...

Araştırmanın bir boyutu daha var.

28 Mayıs sonrasının programı


Kendini “muhafazakar” veya “siyasal İslamcı” olarak tanımlayanlar özellikle 41-55 yaş arasında. Yani... AKP iktidar olduğunda 22-36 yaş arasında olan kitle. “Muhafazakar” veya “siyasal İslamcı” olduğunu belirtenlerin toplamında yıllar içinde yaşanan değişime baktığımızda, en yüksek oranı yakaladığı 2017’de yüzde 47.4 olarak kaydedilirken geçen yıl yüzde 34.6’ya kadar düştü. Bu yıl ise az bir yükselişle, yüzde 36.5 görüyoruz.

Peki... 2016’dan 2021’e kadar geçen beş yılda kendisini “dindar, siyasal İslamcı ve muhafazakar” gören kesimin toplam oyu ne oldu?

2016’da 43.6...

2017’de 47.4...

2018’de 44.4...

2019’da 46.2...

2020’de 34.6...

2021’de 36.5...

Beş yılda yüzde 7’lik bir erime var!

Şu notu da eklemekte fayda var: 2018’de kendisini “siyasal İslamcı” diye tanımlayanların oranı yüzde 30.9 iken 2021’de yüzde 9’a düşmüş. Bu da bize bugün yaşanan ekonomik sorunların, hayat pahalılığın yarattığı sonucu gösteriyor. (11 Ocak 2022/SÖZCÜ Gazetesi/Büyüyen Kemalizm makalem)

SONUÇ: 14 Mayıs seçimlerinden sonra gördük ki; 28 Mayıs “kim daha milliyetçi” sorusuna yanıt aramakla geçecek. Ancak... Bunun bir programı var ve o da Altı Ok! Milli mücadelenin başlangıcı 19 Mayıs kutlu olsun.