CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinin görüşmeleri sırasında şu acı tespiti yaptı: “Tarımda planlama yok. Arz açığı olan ürünlerin Türkiye’de üretilmesi gerekirken hiçbir planlama olmadan, tamamen piyasaya bırakılmış. Tarımsal destekler yetersiz. Bu sene önümüzdeki sene için toplam 91.5 milyar liralık bir tarımsal destekleme var. Devletin rakamlarını veriyorum. Mazot desteği 16.1 milyar lira. Ben de bir hesap yaptım. Çiftçi bir yılda yaklaşık 3 milyar litre mazot kullanıyor. Çiftçi devletten 16 milyar lira mazot desteği alıyor ama mazot kullanırken 46 milyar lira vergi ödüyor.”

Bu cümleleri okurken CHP’nin geçen dönem tarım politikalarına yön veren Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu’ndan mektup aldım. Bugün Namık Kemal Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü öğretim üyesi olan Gaytancıoğlu, “Elektronik ihaleler tarım topraklarını tehdit ediyor” diyor.

Okuyalım:

“... Günümüzde verimli tarım topraklarını tehdit eden sadece iklim değişiklikleri ve küresel ısınma gibi doğa olayları değildir. Yanlış ve plansız bir sanayileşme, teknoloji, yerleşim alanı yapma gibi tarımsal amaç dışı baskılara da topraklar maruz kalabilmektedir.

“Tarım topraklarının korunmasına yönelik politikaların başarısı; çiftçi, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörün işbirliği ve farkındalığı ile olacaktır. Toplumun tümü üzerinde yaratılabilecek bir farkındalık tarım topraklarının korunması ve yönetiminde, uygulamalarda kolaylıklar ve sürdürülebilme sağlayacaktır.

“Verimli tarım topraklarının çok iyi değerlendirilmesi, niteliklerine uygun olarak kullanılması ve tarımsal amaçlar dışında kesinlikle kullanılmaması gerekir. Tarıma daha az elverişli veya elverişsiz topraklar dururken, verimli tarım toprakları üzerinde sanayi, konut, altyapı, enerji ve turizm gibi diğer amaçlar/ihtiyaçlar için yapılaşmaya gidilirse, sınırlı olan verimli tarım toprakları tükenmeye başlayacaktır.

“Ülkemizde sanayi, konut, altyapı, enerji, turizm vb. sektörlerinin ihtiyaç duyduğu tarım dışı arazi kullanımlarında sadece kârlılık kriteri gözetildiğinden kısa vadede rant veya kazanç oranı yüksek olabilmektedir. Böylelikle tarım topraklarının elden çıkması hız kazanmaktadır. Bu kapsamda sanayileşmenin ekonomiye katkıları düşünüldüğünde getirisinin daha fazla olduğu söylenebilir. Ancak ‘Endüstrileşme-Toprak Kullanımı’ dengesi, devamlı artan bir şekilde verimli tarım topraklarının aleyhine bozulmaktadır.”

Arazileri alanlar çiftçi mi?


Doç. Gaytancıoğlu mektubunun devamında Trakya bölgesine dikkat çekiyor:

“Ülkemizin Avrupa kısmında kalan Trakya bölgesi önemli bir tarımsal potansiyele sahiptir. Trakya’nın toplam alanı 19 bin 44 km2 olup, Türkiye yüzölçümünün yüzde 2.43’ünü oluşturur. Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinin başlıca gelir kaynağı tarımdır.

“Son yıllarda ülkemizin de etkilendiği Covid-19 pandemisi ve birçok ili kapsayan depremden sonra Trakya’daki tarım arazilerine talep artmıştır. Bölgede ciddi bir çarpık yapılaşma olmuş, araziler tarım dışında kullanılmaya başlanmıştır. Tarım arazilerinde, tarım faaliyeti ile gelir elde etmek amacı değil, rant kaygısı ile gayri yasal gelir elde etmek amaçlanmaya başlamıştır.

“Özellikle 2 Ocak 2023 tarihinden itibaren ülke genelindeki tüm il ve ilçe adliyelerinde icra daireleri ve satış memurluklarında hazırlanan ihaleler, tamamen elektronik ortamda yapılmaya başlanmıştır.

“Elektronik satış usulü, Trakya arazilerini tarım dışı kullanmak amacıyla alımını kolaylaştırmış, tarım arazileri değerinin çok üzerinde fahiş fiyatlarla kötü niyetli kişilerce rant elde etmek amacı ile satın alınmaya başlanmıştır. Alıcıların çiftçi olmadığı ve araziyi rant için aldığı çok açıktır. Bu araziler ülke genelinde faaliyet gösteren arsa ofisleri ve arazi spekülatörleri tarafından tarım dışı kullanmak için adeta yağmalanmaktadır.

“Trakya topraklarındaki bu kontrolsüz ve denetimsiz satın almalar; temiz hava, su ve toprağa ulaşımın engellenmesine neden olurken, temel yaşam hakkımızı da ihlal etmektedir. Öyle ki tarım arazilerinin korunması üstün kamu yararı gereğidir. Bu gereklilik hem Anayasa hem de Kanun düzenlemesi ile güvence altına alınmıştır.”

İhaleyi alan kişiler incelenmeli


Tarım uzmanı Gaytancıoğlu “çözüm önerilerini” de şöyle anlatıyor:

-Tarım arazileri el değiştirirken özellikle ihalelerde alan kişilerin Çiftçi Kayıt Sistemine dahil olmaları istenmelidir.

-Sahibi olduğu araziyi tarım dışına çıkarmayacağı ve amacının dışında kullanmayacağına dair taahhüt alınmalıdır.

-Tarım arazisi satın alan kişinin bu araziyi tarımsal faaliyetle kullanması zorunluluğu getirilmelidir.

-Tarım ürünleri üretimi ‘üstün kamu yararı’ olarak görülmeli.

- Öncelikle Trakya tarım toprakları, sonra daha verimli tarım arazisi ilan edilen ova, yaylalar SİT alanı ilan edilmeli.

SONUÇ: Ülkemizin buğday ve ayçiçeği ambarı niteliğindeki Trakya toprakları; kontrolsüz gerçekleşen satışlar ve işbu tarım arazilerinin denetimsiz kullanımı sonucu, yok olmak üzeredir. Bu topraklar çarpık kentleşme, plansız sanayileşme, çevre planlarına aykırı şekilde yapılan projeler, hukuk dışı uygulamalar ve çevre kirliliği gibi nedenlerle işlevsiz hale getirilmekte. Buna dur demeli!