Dün yazdım:

“TSK, sabah 06.00’da 5 merkez oluşturdu...”

17 Ağustos 1999 “Büyük Marmara Depremi”nden üç saat sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin nasıl koordine olduğunu ve depreme müdahale ettiğini anlattım. Yazımın ardından çok sayıda mesaj aldım. “Provokatör... Enkaz altında kalırsın inşallah” diyen de oldu, desteğini yazanlar da... Saldıranlar, İstanbul’dan deprem bölgesine yardıma giden belediyelere “Gidin İstanbul’a İngiliz uşakları” diyenlerle aynı bakış açısına sahip. Ancak... Unuttukları; hepimizin bu toprakların insanı olduğu ve onlara rağmen bu vatanı sevmeye devam edeceğimiz!

Bir mesaj da yeni emekli olmuş bir amiralden geldi. Dedi ki:

“... Foça’da (İzmir) bulunan çıkarma gemilerimiz Sancaktar ve Bayraktar ile deniz piyade birlikleri çok faydalı unsurlar. İspanya çıkarma gemisi gönderdi ama 20 saat sonra. Önceki gece gelebildi. İspanyol görev grubu bizim çıkarma gemilerimizden beş saat önce İskenderun’a ulaştı. Böyle bir gecikme olabilir mi? Böyle bir inisiyatifsizlik olabilir mi? En azından Deniz Piyade birlikleri İskenderun’a gönderilebilirdi.”

Şimdi bunları dile getirdiğimiz için “hain miyiz?”

1999’da üç saatte beş koordinasyon merkezi oluşturan TSK’nın bugün de aynı refleksi göstermesini istemek neden suç? AFAD’ın koordinasyon konusunda eksik kaldığını anlatmak, iş makinelerine geçici olarak da el konulmasını istemek vs... Ya da madencilerin harekete hemen geçememesinin nedenini sorgulamak kimi rahatsız ediyor?

Şimdi size bir kurumdan bahsedeceğim.

DAK Taburu’nu çoğaltmak gerekiyor


Doğal Afetler Arama Kurtarma Taburu (DAK)...

17 Ağustos 1999 depreminden sonra 31 Mayıs 2000’de Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde kuruldu. Tabur zaman zaman kapılarını medyaya açtı. Eksi 10 derecede eğitim alan askerler, deprem, çığ, sel gibi afetler için hazır bekliyor.

DAK, Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı’na bağlı İnsani Yardım Tugayı’nın bir parçası. Sivil birliklerin yetersiz kaldığı durumlarda Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) Genelkurmay’dan talebiyle devreye giriyor.

Özel eğitimli labrador cinsi köpekler, çığ ya da enkaz altında canlı bulma konusunda uzman. 205 kişilik profesyonel ekip, yurtiçinde ve yurtdışında arama kurtarma çalışmalarına katılıyor. Bu tabur, düzenli aralıklarla Isparta’nın 2 bin 637 metre yüksekliğindeki Davraz Dağı’nda tatbikat yapıyor. Tatbikatlarda senaryolar üzerinden kurtarma çalışması yapılıyor. Örneğin... Karın altına gömülen DAK üyelerini labradolar hemen buluyor!

DAK Taburu her koşulda canlı bulma konusunda uzman.


Şimdi gelelim kritik bilgiye- ki açık kaynaklarda yazıyor-:

DAK Taburu’na bağlı arama-kurtarma timleri, her türlü doğal afette, hava ve arazi koşulunda, gece ve gündüz, aynı anda 18 ayrı yerde arama, kurtarma, ilkyardım ve sıhhi tahliye faaliyetlerini icra etme kabiliyetine sahip. Bu timler, afet haberinin alınmasını müteakip 3 saatte afet bölgesine, havadan intikale hazır hale gelecek şekilde görev yapıyor. Doğal Afet Arama Kurtarma Taburu, tüm bölgelerden gelecek yardım çağrılarına, uluslararası görevlere 24 saat hazır durumda.

Tabur düzenli olarak tatbikat yapıyor.


Bir notu daha hatırlatmak fayda var:

TSK, doğal afetlere yönelik olarak, 17 Afet Bölge Komutanlığı şeklinde teşkilatlanmış durumda. Her Afet Bölge Komutanlığı, doğal afetlerde yardım görevini icra edecek şekilde eğitilmiş değişik sayıda tugay ve destek unsurlarından oluşuyor.

İnsan gücü, araç gereç, teçhizat ve teknolojik açıdan geniş imkanlara ve süratli tepki gösterme kabiliyetine sahip.

Marmara depreminde (1999) 42 tabur ve 16 istihkam bölüğü, Düzce depreminde ise 17 tabur 10 istihkam bölüğü olmak üzere toplam 64 bin personel görev yaptı.

23 bin afetzede için 12 çadır kent tesis edildi, 224 çadır kent tesisi için destek sağlandı.

SONUÇ: Ey liberaller “devlet ve TSK nerede?” diye bağırmayın! Bugün iktidar karşıtlığınız sizi temizlemez! Sizler de en az iktidar kadar haksızsınız. Bugün gelinen noktada; TSK’nın “profesyonelleşmesi”nin ne kadar yanlış olduğu, askeri hastanelerin ne kadar önemli olduğu ve “planlama yapabilen disiplinin” hayatı nasıl kurtardığı ortaya çıktı.