Biliyorsunuz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Erzurum’da bir grubun taşlı saldırısına uğradı.

Saldırı sonrasında İçişleri Bakanı’nın saldırganları destekleyip İmamoğlu’nu suçlayacağını tahmin etmiştim. Bakanın tavrı şaşırtmadı. Kendisine yakışan bu tavır üzerine uzun uzun konuşmaya, iki satır yazmaya dahi değmez.

Bir diğer şaşırtmayan da Aile Bakanı Derya Yanık’tı.

Yanık şöyle dedi:

“Erzurum’un hassasiyetleri var, Van’daki işaretlerden sonra tepki göstereceğini var saymak gerekiyordu.”

Şaşırtmadı, zira hanımefendi Osmaniye’de depremzedeler için toplanan yardımların bulunduğu AFAD kutularını seçmenlere kendi yardımı gibi dağıtacak kadar vicdansız biriydi. Suç üstü yakalanınca da habersizmiş gibi suçu hemen birlikte çalıştığı insanlara yıktı.

Şaşırtmadı, zira hanımefendi, TBMM’de kadına yönelik şiddet konuşulurken, şiddetteki artışın “tolere edilebilir” olduğunu söyleyebilecek kadar ciddiyetten yoksun biriydi.

(Acaba “Erzurum’un hassasiyetleri var” derken Sayın Yanık hiç şöyle düşünmüş müdür:

“Ankara Çankaya’da esnaf gezerken, kadına yönelik şiddete karşı hassasiyeti olan insanlar ya da depremzedelerin hakları konusunda hassasiyeti olan vatandaşlar gelip beni protesto edip taş fırlatsalar ‘hassasiyetleri var, bunu varsaymak gerekiyordu’ der miydim?”)

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da araya İmamoğlu’na eleştiri cümleleri sıkıştırması şaşırtmadı.

Bir de Erzurum’un milletvekili adayları var.

Örneğin Mehmet Emin Öz, “Sen her türlü övgüye layıksın Erzurum” mesajını paylaşmış.

Geçmişte Aksaray Valiliği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı ve İçişleri Bakanlığı görevlerinde de bulunmuş olan Selami Altınok ise saldırı konusundaki coşkusunu “Evladım anasız büyür de vatansız büyümez diyen Nene Hatunların şehridir Erzurum, TEŞEKKÜRLER ERZURUM” cümlesiyle dile getirmiş.

Fakat o da ne?

İmamoğlu’na atılan taşlar, millet nezdinde ters tepti. Tepki çığ gibi büyüdü.

İktidar kısa sürede saldırının muhalefetin işine yarayacağı tespitini yaptı.

Yandaş medya ya taşlı saldırıyı eleştirdi ya görmezden geldi. AK Parti’nin bazı ileri gelenleri eleştiren konuşmalar yaptı. Savcılar harekete geçti ve 15 şüpheliyi gözaltına aldı. Şüphelilerden 14’ü adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Millî Savunma Bakanlığı şüpheliler arasında yer alan bir uzman çavuşun sözleşmesini feshetti.

Haliyle konuşan bakanlar ile AK Parti’nin Erzurum milletvekili adayları boş havuza atlamış oldu. Aldıkları tepki de yanlarına kar kaldı.

Demek ki neymiş, siyasette her zaman ilk aklınıza geleni yapmayacaksınız.

İki kere düşünüp öyle adım atacaksınız!

Teşekkürler Merzifon!




Hafta sonu Belediye Başkanı Alp Kargı’nın davetlisi olarak 6. Merzifon Kitap Fuarı’na katıldım. Doğrusunu isterseniz çok etkilendim, ülke adına umutlandım. Merzifon’a ihtiyacımız olan o fotoğrafı verdiği için özellikle teşekkür etmek istedim.

Düşünsenize bir kere, Erzurum’da okul çağındaki çocuklar, gençler ellerine taş verilip siyasete alet edilirken, Merzifon’un gençleri, çocukları fuarda kitaplar arasında saatler geçirip ünlü yazarlarla, tiyatrocularla, sinema oyuncularıyla tanışma fırsatı buluyordu.

Sadece Merzifonlular mı? Samsunlular, Çorumlular da akın akın fuara geliyordu.

Bir tarafta saldırganlığı savunan, çocukları saldırganlığa teşvik eden Erzurumlu siyasetçiler ve Belediye Başkanı, diğer tarafta ısrarla kitap, sanat, müzik, tiyatro, sinema diyen Merzifonlu siyasetçiler.

Karar sizin, tercih sizin!

İhtiyacımız olan bu fotoğraftı!


Erzurumlu siyasetçiler, kabineden bakanlar Erzurum’daki şiddeti savunurken, iktidardan bir isim tam tersini yapıyordu.



Kabine üyelerinden milletvekili adayı olmayan iki isimden biri olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Bağcılar’da seçim çalışması yaparken, muhalefet partilerinin stantlarını ziyareti özellikle dikkatimi çekti.

Ziyaret sırasında CHP’lilerin ve İYİ Parti’lilerin Koca’ya karşı nezaketi ve Koca’nın verdiği içten yanıtları izlerken kendi kendime “ihtiyacımız olan tam da bu” dedim.

İYİ Parti standında bir partili “Her şey çok güzel olacak” derken Koca da “inşallah” diyerek muhalif vatandaşın temennisine ortak oldu.

Kutuplaşma mı nezaket mi?

Karar sizin, seçim sizin!