İki gündür görüştüğüm, konuştuğum yerli yabancı herkes “Altılı Masa’nın programını nasıl buldun” diye soruyor.

Hepsine aynı yanıtı veriyorum:

“Üçte birini hayata geçirsinler, Türkiye başka bir Türkiye olur.”

Gerçekten, samimiyetle böyle düşünüyorum:

Altı farklı partinin bir araya gelip, hayatın her alanına dair 2 bin 300 civarında eylemde ortak bir noktada buluşması gerçekten büyük bir başarıdır.

Ayrıca açıklanan programdaki vaatler, Cumhuriyet’e ikinci yüzyılında yeniden ayağa kalkma fırsatı verebilir.

★★★

Yazı günüm olmadığı için geçen pazartesi günü yapılan tanıtım toplantısı hakkında sıcağı sıcağına bir yazı yazma fırsatı bulamamıştım.

Bu bana, tepkileri ve eleştirileri görme fırsatı da verdi.

Ne yalan söyleyeyim, haklı övgüler okudum ama “haklı bir eleştiri” diyebileceğim bir değerlendirmeyle karşılaşmadım.

- İktidar cenahının ilk tepkisi “hangi büyükelçilikte hazırlandı” oldu mesela...

Bu, daha önce de Altılı Masa’nın ürettiği başka metinler için başvurulan bir eleştiriydi.

Altı partiden hukukçuların, ekonomistlerin, uzmanların gece gündüz çalışıp hazırladığı bu kadar kapsamlı metinlerin bu şekilde eleştirilmesi, olsa olsa “belden aşağı vurmak” diye açıklanabilir.

- “PKK niye yok” sorusuna gelince: Belgede terörle mücadelede bir devamlılık vurgulanıyor. Bu aslında mevcut iktidara bir övgü olarak alınmalıdır. Belli ki programı hazırlayanlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, emniyet ve jandarma güçlerinin, istihbaratın terörle mücadele çalışmalarından memnun kalmış ve aynı şekilde devam ettirmek niyetindeler.

- Bazı meslektaşlarımız da metindeki, kamu ihalelerindeki yolsuzlukların, devlet kaynaklarının usulsüz kullanımının cezalandırılacak olmasına dair maddelere “Bu intikam görüntüsüne ne gerek var” eleştirisi yöneltmişler. Eğer, hukuk devleti yeniden tesis edilecekse, bugüne dek kamu gücünü belli kişi ve şirketlerin lehine kullananlardan hukuk içinde hesap sorulmasından daha doğal ne olabilir ki?

- “Milleti bu kadar detaya boğmak doğru mu?” eleştirisi ise bir ölçüde doğru olabilir. İletişim açısından 2 bin 300 maddenin aynı anda açıklanması, her maddenin yeterince anlaşılmasını engelleyebileceği gibi maddelerin taşıdığı önemi ve ağırlığı da hafifletebilir. Bu nedenle programda yer alan vaatlerin çarpıcı sloganlarla tek tek kullanılmasında fayda var. Bu iktidarın kim olacağına karar verecek vatandaşların, o 2 bin 300 madde arasından kendi ihtiyacı olanlara yoğunlaşmasını sağlayacaktır.

★★★

Bu programdan sonra “Muhalefetin söyleyecek sözü, projesi, vaadi yok” cümlesini kurmak tek kelimeyle haksızlık olur.

Hele hele, adaletsizlik, hayat pahalılığı, yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar sayesinde acı gerçeği çoktan ve yaşayarak fark etmiş bir halkı, Platon’un “Mağara” alegorisindeki gibi algılarla/gölgelerle yarattığı dünyaya inandırmaya çalışan iktidarın bu kapsamlı program karşısında söyleyeceklerinin hiçbir kıymeti yoktur.

Muhalefet için sıra insanlara hayatın iktidarın yarattığı gölgelerden/algılardan ve yankılardan ibaret olmadığını göstermeye geldi.

Muhalefet, bundan sonra küçük kayıkçı kavgalarında mevzi kaybetmek yerine, kısa sürede bu programı hayata geçirmeye ve taçlandırmaya ant içmiş bir Cumhurbaşkanı adayı belirleyip yoluna devam etmelidir.

(NOT: Meraklısına Platon’un Mağara Alegorisi:

Platon’un Devlet isimli kitabında, doğuştan itibaren bir mağaraya zincirlenmiş üç insan anlatılır. Bu insanlar, sadece birbirlerini ve girişteki duvarın arkasında yanan ateşin ışığı sayesinde mağara duvarına düşen gölgeleri görürler. Bir de dışarıdan gelen seslerin duvarlardaki yankılarını duyarlar. O üç insanın gerçeği sadece gölgeler ve yankılardır.

Bir gün biri zincirini kırar ve dışarı çıkar. Önce yoğun ışıktan gözleri kamaşır ve geçici bir körlük yaşar. Ancak normale dönünce gerçeği anlar. Bir su kenarında kendi yansımasını ve suyun sesini fark edince de o güne dek gördüklerinin gölge, seslerin yankı olduğunu öğrenir.)