2022 Ağustos ayında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın müsilajla mücadele çerçevesinde alınan bir kararı bahane ederek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iş ve işlemlerine engel olduğunu yazmıştım.

Örnek olarak da Avcılar sahilinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yıkmak istediği kaçak bir lunaparka bakanlığın kol kanat germesini örnek vermiştim.

Öyle seviyesiz, öyle terbiyesizce bir açıklama yapmışlardı ki bir gazeteci olarak muhatap olduğum için ben utanmış, yine de belgeleriyle yazdığım yazının doğruluğunu gözlerinin içine sokmuştum.

Benzer bir durum şimdi Üsküdar’da Mimar Sinan’ın ünlü eserlerinden Kuşkonmaz Cami’nin çevresinde yaşanıyormuş.

Salacak sahilindeki o muhteşem eserin çevresi küçük işletmelerin olduğu kaçak yapılarla çevrelenmiş.

Belediye de o yapıları yıkıp cami ile deniz arasında sadece yeşil alan olmasını hedefliyormuş.

Başkan Ekrem İmamoğlu’nun paylaşımına göre İBB hedefine ulaşırsa şöyle bir değişim gerçekleşecekmiş:

İnsan ister istemez soruyor değil mi?

“Madem böyle güzel olacak, belediyenin elini tutan mı var?”

Evet, demek ki varmış:



AK Partili Üsküdar Belediyesi ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı.

Nasıl mı?

İBB yıkıma başlamadan hemen önce, mart ayında imar değişikliği yaparak...

Yıkımı engellemeye çalışan eli silahlı mafyatik tiplere bakılırsa, o kaçak yapılarda büyük rant dönüyor ve büyük bölümü de mafyaya ya da yandaşlara gidiyor.

Bakanlık da her zaman olduğu gibi onların hakkını hukukunu savunuyor!

Şehir estetiğiymiş, deprem tehlikesiymiş, kimin umurunda!

Ey yetkililer!

İstanbul’a daha ne kadar ihanet edeceksiniz?

İstanbul’dan İstanbul halkından önce rantı ve yandaşlarınızı düşünmeye ne zaman son vereceksiniz?

Daha ne kadar kaçak rantlarının, rantçılarının savunucusu olacaksınız?

Daha yeni bir deprem yaşamadık mı?

O deprem kaçak yapılar ve imar aflarınız yüzünden tam bir felakete dönüşmedi mi?

Unuttunuz mu hemen?

Resmi rakamlara göre 50 bin insanımızı kaybetmedik mi?

Hadi hiçbirine saygınız yok, hiç olmazsa sürekli övündüğümüz şanlı tarihimizin en büyük ustalarından Mimar Sinan’a biraz saygı gösterin.

Bırakın İstanbul’daki en güzel eserlerinden biri olan Kuşkonmaz Cami, Salacak Sahili açığa çıksın. Üsküdar sahilindeki o keşmekeş bitsin.

“Bir olalım” mayası tutmuş


Bayram tatili, arabaya atlayıp Ankara’nın etrafındaki beldelerde dolaşmak, insanlarla sohbet etmek için iyi bir fırsat oldu.

Size biraz konuştuklarımdan, gördüklerimden söz etmek isterim.

Hani diyorlar ya “Anadolu’nun muhafazakâr köylüsü, çiftçisi, tüccarı Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermez.”

Hiç öyle değil!

- Anadolu insanı, artık kavgadan gürültüden bıkmış. Bu nedenle Temel Karamollaoğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu’nu yan yana gülümserken görmekten memnun.

- Anadolu insanı, oy deposu olarak görülmekten, kendilerine üst perdeden bakılmasından, kabadayı tavırlardan bıkmış.

Bu nedenle altı ayrı partinin bütün farklılıklarına rağmen “bir olup” mütevazı bir şekilde aralarında dolaşmasından memnun.

- Anadolu insanı yaşadığı ekonomik zorlukların görmezden gelinmesinden, hep “biraz daha sabır” denilmesinden bıkmış. Bu nedenle “beş benzemez” denilen siyasetçilerin güçlerini birleştirip sorunlarına çözüm aramasından memnun.

Bakın göreceksiniz:

14 Mayıs seçimlerinde ötekileştirici, suçlayıcı kavga diline karşı, bir olmayı savunan bir dip dalgası gelecek.

14 Mayıs’ta silahları, füzeleri, köprüleri yolları, beton binaları insanın önüne koyan anlayışa karşı “önce insan” diyen bir dip dalgası gelecek.

14 Mayıs’ta vasatın tahakkümünü savunanlara karşı insanca yaşamı koyan bir dip dalgası gelecek.

Çünkü “beş benzemez” siyasetçinin iki yıldır düşe kalka, ilmek ilmek ördüğü “bir olalım” mayası Anadolu’da tutmuş.