CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son seçimlerde iki nedenle kendi siyasi tarihinin ya da sosyal demokratların en büyük başarısını kazanmış olabilir.

- Birincisi, karşısındaki çirkefliklere rağmen, siyasi nezaketini koruyarak, pozitif bir gündemde ısrar ederek, güzel bir gelecek vadederek milyonlarca insanın (en azından seçim gecesine kadar) umutlu kalmasını sağlayabildi.

- İkincisi yüzde 48, bir başka deyişle 25,5 milyon oy aldı. Bu bir sosyal demokrat açısından tarihi bir rekordu (Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul seçimlerinde aldığı yüzde 54’ü yerel seçim olduğu için saymıyorum).

★★★

Ancak, asıl bakmamız gereken zaviyeden baktığımızda sonuç tam bir hezimetti.

Alınan oy kazanmak için yeterli olmadığı için hezimetti.

Alınan oy seçim gecesine kadar güzel günlerin geleceğine inanan milyonlar büyük bir hayal kırıklığı yaşattığı için hezimetti.

Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu, Gültekin Uysal bir olup Tayyip Erdoğan’ı geçemediği için sonuç tam bir hezimetti.

21 yıllık bir iktidarın sonunda yorgun, ülke nüfusunun yarısının karşı olduğu, ekonomi başta olmak üzere birçok alanda krizlerle boğuşan, gündem belirlemekte dahi zorlanan bir rakibe karşı kaybedildiği için sonuç tam bir hezimetti.

★★★

İşte bu nedenle Kılıçdaroğlu, bundan sonraki yol haritasını belirlerken, yaşadığı hezimetten başarı hikayesi çıkarmaya çalışanlara kulaklarını tıkamalı.

TBMM’deki yemin törenini locadan izlemesini gösteren o yalnız ve üzgün fotoğrafına iyi bakmalı.

“Neden başaramadık”, “Tayyip Erdoğan TBMM kürsüsünde Cumhurbaşkanlığı yemin ederken ben neden yemin törenini locadan izlemek zorunda kaldım” sorularının yanıtlarını samimiyetle aramalı.

“Bana mecburlar. Ne yapsam, kimi aday yapsam desteklemek zorundalar” diyerek iktidarı değiştirmek isteyen insanları koyun yerine koymaktan vazgeçmeli.

Bir de şunu unutmamalı:

Bu artık Kemal Kılıçdaroğlu’nun kişisel tarihinde listelenmiş bir seçim yenilgisi değil.

Bu aynı zamanda bedelini iktidarın yanlış icraatları nedeniyle ekonomide, adalette, temel hak ve özgürlükler alanında ağır şartlarda yaşayan milyonlarca insanın ödeyeceği bir yenilgi.

Bu aynı zamanda milyonlarca insanı depresif bir umutsuzluğun pençesine atan bir yenilgi.

★★★

Meslektaşım İpek Özbey’in sorularına verdiği yanıtlara bakılırsa Kılıçdaroğlu bunları yapmayacak.

Bakın İpek soruyor: “Yeni MYK’yı belirlerken neleri dikkate aldınız?”

Kemal Bey yanıt veriyor: “Toplumun beklentilerini dikkate aldım. Yenilenme istiyordu toplum. Biz de bunu yaptık.”

Bu yanıtı okuduğunuzda siz ne düşündünüz?

Ben “Kemal Bey her halde kendisine oy veren ve yenilgi sonrası büyük bir hayal kırıklığı yaşayan, bu nedenle de ciddi bir değişim bekleyen insanların aklıyla alay ediyor” dedim kendi kendime.

Gelenlerin gidenlere üstünlüğünü, MYK’daki bu değişimin sahada neyi değiştireceğini, hangi mucizeye vesile olacağını anlayan beri gelsin.

★★★

Oysa Kılıçdaroğlu artık istikbali kendi konumuna bağlı olan üç beş kişinin gazına gelmeden Türkiye’nin ve gençlerin geleceğini düşünmeli.

Beklenen gerçek değişimin yol haritasını bizzat çizip, yeni bir lider kadronun önünü açmalı.

Daha da açık söylemek gerekirse, mütevazı, samimi, dürüst yapısıyla milyonların gönlünde taht kuran Kılıçdaroğlu, kişisel siyasi tarihinin finalini hak ettiği gibi yapmalı.