Her zaman söylerim:

Bağımsız ve adil seçimler demokrasinin son kalesidir.

Zira demokratik ülkelerde bağımsız ve adil seçimlerle millet iradesi iktidarları değiştirilebilir. Demokratik ülkelerde Atatürk’ün de dediği gibi “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”

Demokrasinin başka kaleleri de vardır.

Örneğin her bireye ve topluluğa Anayasal ve yasal haklar sunar.

Demokratik ülkelerde her bireyin temel hak ve özgürlükleri vardır. Bu haklar, Anayasa emri olarak devlet tarafından korunur.

Demokratik ülkelerde güçler ayrılığı olur. Millet meclisleri (yasama), yargı ve yürütme güçlerini kullanırken birbirini dengeler.

Bu denge sayesinde bu üç önemli gücün tamamı, bireyin hak ve özgürlüklerini koruyan Anayasa’nın işler olmasını sağlar.

Yani demokrasinin olmazsa olmazı, bağımsız ve adil seçimlerle gelen siyasi iktidarın oluşturduğu yürütme organıyla birlikte, TBMM, mahkemeler ve diğer Anayasal kurumlarıdır.

Yürütme organı, yeterli gücü varsa TBMM’de yasal ve Anayasal değişiklikler yapabilir ama hiçbir zaman Anayasa’yı ya da yasaları çiğneyemez.

★★★

Bütün bunları hatırlatma nedenim, Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun dün yaptığı açıklamadır. SÖZCÜ TV’nin de aralarında bulunduğu bağımsız medya kuruluşlarının seçim gecesi yayınlarını masaya yatıran RTÜK, Gazeteci Çiğdem Toker’in “demokrasi sandıktan ibaret değildir” sözlerini sorun etmiş.

Çiğdem Toker o cümleyi kurduğunda yanında oturuyordum. O cümlenin önünde ve arkasında demokrasiyle ilgili birçok cümlesi oldu. Yazımın başında aktardığım demokratik ülkelerde olması gereken kurumlardan ve bireylerin temel hak ve özgürlüklerinden uzun uzun söz etti Çiğdem.

Hani meşhur bir anlatı vardır:

“Abdestsiz namaz kılmayın” cümlesinden “Abdestsiz” sözcüğünü çıkarırsanız geriye “namaz kılmayın” cümlesi kalır ki anlamı tamamen değişir.

İşte demokrasiyle ilgili cümleler de böyledir.

Bir ülkede temel insan hak ve özgürlükleri, şeffaflık, millete hesap verme yoksa, Anayasa ve yasalara uyulmuyorsa o ülkede göstermelik sandık da olsa, seçim de olsa demokrasiden söz edilemez. Suriye’yi Irak’ı SSCB dağıldıktan sonra bağımsızlaşan Orta Asya cumhuriyetlerini hatırlayın. Hepsi göstermelik seçimler yapıyordu ama hiçbirinde demokrasinin d’si yoktu.

★★★

Ne demek istediğimi, daha iyi anlamanız için daha somut bir örnekle açıklayayım:

Ülkenin ekonomisinin halini görüyorsunuz. Bu tablonun en önemli mimarlarından biri Nureddin Nebati’dir.

Geçenlerde bir İstanbul-Ankara uçağı içinde yolcular olduğu halde bir süre bekletilmiş. İnsanlar homurdanmaya başlamış. Bazı yolcular çok kızmış. Bir süre sonra VIP terminalinden Nureddin Nebati gelmiş. Bazı yolcular kendisine, “Bu otobüs mü kardeşim. Kafanıza göre bekletemezsiniz!” gibi cümlelerle tepki göstermiş.

Nebati’nin bu cümlelere yanıtı ne olmuş biliyor musunuz? Aynen aktarıyorum:

“Seçimi AK Parti kazandı, Cumhurbaşkanı Erdoğan kazandı, hazmedin kardeşim.”

Ne alaka kardeşim!

Millet siz 200’e yakın yolcuyu uçak içinde bekletin diye mi Erdoğan’ı seçti.

Sizin bu kadar insanı hiçe saymanızın, onları uçak içinde bekletmenizin neyini hazmedelim?

★★★

Bu örneği verip yazımı bitirirken, son olarak sevgili RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’e soruyorum:

Seçimi Erdoğan kazandı diye Anayasa’da temel haklar arasında sayılan ifade özgürlüğümüz iptal mi oldu?

Gerçek bir demokraside mi yaşıyoruz yoksa gecikerek 200 yolcuya yaptığı haksızlığı, seçim sonucunu haykırarak saklamaya çalışan Nebati tarzı bir demokraside mi?

Kararınızı gerçek demokrasiye göre vermeniz dileğiyle...