Dün gece en az 60 kişi telefonunun çalmasını ve ekranında 0(312)5255555 numaralı telefonun belirmesini bekledi. Beklerken de hayaller kurdu:

Kırmızı plakalı makam TOGG’u, özel kalem müdürleri, danışmanlar, emrinde yüzlerce bürokrat, “Sayın Bakanım” ile başlayan hitaplar...

Ancak o numara sadece 20 kişinin telefonunda belirdi.

Beştepe’deki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın santral numarası olan o telefondan arayan büyük ihtimalle Hasan Doğan’dı.

“Cumhurbaşkanımız sizinle görüşmek istiyor” deyip aktardıkları telefonun ucunda da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan vardı.

Erdoğan da “Sizi kabineme bakan olarak seçtim” diyordu.

Muhtemelen bu yazı sizin önünüze geldiğinde o isimlerin hepsini öğrenmiş olacaksınız. Kim kalmış, kim gitmiş, kim gelmiş, Hulusi Akar yerinde mi Süleyman Soylu hâlâ bakan mı hepsini görmüş olacaksınız.

★★★

O nedenle ben bugün size kabineyle ilgili kulisleri ya da tahminlerimi yazmak yerine Erdoğan ya da adamlarından telefon bekleyen başka insanları anlatacağım.

Yani Samsun’un Ladik ilçesi Tatlıcak Köyü sakinlerini...

Çünkü bugünlerde çok hareketliler.

Hayatlarında belki de ilk defa ve farkına varmadan çevre aktivisti olmuşlar.

Çünkü Samsun Büyükşehir Belediyesi, meralarına el koymuş ve güneş enerji santralı (GES) yapmayı planlıyormuş. Eğer o santral yapılırsa, Tatlıcak Köyü’nün hayvanları otlaksız kalacakmış.

Şimdi gelin Tatlıcak Köylü’lerine kulak verelim:



Mahmut Akdemir (76): Bu yaylayı büyüklerimiz, çok yoklukla, sıkıntıyla fakirlikle aldılar. Köyümüzde bir inek alıp da bir tane güdecek meramız yok. Belediye hepsine el koydu. Burada çoluk çocuk ne yiyecekler? Aylığım mı var, yıllığım mı var? Bu millet alnın terini yiyor. Alnının acı terinin ekmeğini yiyor. Etimiz, sütümüz hepsi burada üretiliyor.”

Mevlüde Erkul (Muhtar Halis Erkul’un eşi): “Yerimize tecavüz etti Mustafa Demir, bizim yaylamızı elimizden alıyor, çocuklarımızın geleceğiyle birlikte. Doymadın mı, belediyenin malıyla, Tatlıcak’ın yaylasına mı kaldın? Canım tarlalarına mı kaldın? Hiç mi utanmıyorsun? Tatlıcak’ın muhtarıyla görüşmeye korkuyor musun? Yazık değil mi?”

Züleyha Ercan: “Herkes malını sattı. Bizi asker ile karşı karşıya getirmesin İsrail gibi, asker ile bizi İsrail gibi karşı karşıya getiriyor.”

Ümmet Akdemir: Biz meramızı koruyacağız. Hayvanımızı otlatmaya köylerde arazimiz yok, buranın tapulu parasını ödediğimiz yerimizi elimizden alıyor ve köylüyle de dalga geçiyor, siz kimsiniz ki diyor bu Mustafa Demir ve elemanları.”

Zeynep Akdemir: “Anam beni burada doğurmuş, burada büyüdük, buradan ekmek yedik, arkalarından gömleği ceket giyemedik, yokluklarla alınmış, bizim çocukluğumuz burada büyüdük bizi toprağımıza koymuyorlar. Bu nasıl Müslümanlık? Burası bizim vatanımız, doğup büyüdüğümüz yerler, biz de canımızı verebiliriz, bu yaştan sonra yaşasak ne olacak? Yaylamız için şehit oluruz.”

Emine Akdemir: Allah’tan korkun, cumhurbaşkanım bir gelin görün halimizi... Az gelsinler de görsünler ne biçim milletiz. Allah’tan korksunlar şu kalbine koysun elini de azcık adamın yüreği sızlasın.

Eyüp Ercan: “Hukuken sesimizi duyuramadık, siyaseten sesimizi duyuramadık, burada köylüyle beraber artık yaylaya sahip çıkma konusunda eylemlere başladık. Ankara’ya gittik, Samsun’a gittik, Ladik’teki siyasilerle ve belediye yetkilileriyle görüştük, bugün de yine Jandarmayla köylüyü karşı karşıya getirdiler.

★★★

Diyeceksiniz ki koskoca Cumhurbaşkanı niye duysun ki üç-beş köylünün sesini.

Şu nedenle Emine Akdemir’i duysun istiyorum:

Bu köylüler AK Parti’li Samsun Büyükşehir Belediyesi arazilerine el koyduğu, kendilerini mağdur ettiği halde, Erdoğan’ı desteklemeye devam etmiş.

Nereden mi biliyorum? Cumhurbaşkanlığı seçim sonuç tutanağından.



 

Son seçimde Erdoğan 151, Kılıçdaroğlu 22 oy almış bu köyden. Neredeyse yedi kat.

 

Yani gelmese de gitmese de görmese de o köy Erdoğan’ın köyüdür. Tatlıcak köylüleri Erdoğan’ın köylüleridir.

Yani köylü başına gelen bu musibete rağmen Erdoğan’a vefalı davranmış ve vefa sırası Erdoğan’da...