2023 Genel Seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı sonuçları, siyasetçiler kadar bizim için de ders dolu.

Benim çıkardığım en önemli ders şu:

Meğer hepimiz bir yankı odasındaymışız.

“Mutfaktaki yangın iktidarı götürecek”, “İşsizler, parasızlar iktidarı değiştirecek”, “Zamanında kurtarılamayan, barınma, beslenme ve hijyen sorunları hala çözülemeyen depremzedeler iktidara ders verecek”, “Memleketteki 6-7 milyon göçmenin yarattığı tepki, iktidarı götürecek”, “Kadın hakları düşmanı Yeniden Refah Partisi’yle HÜDA PAR’a tepkili kadınlar iktidarı sarsacak”, “MHP’liler Gaffar Okkan’ın katillerini oyuna katan Tayyip Erdoğan’a oy vermez”, “Kavgadan, gürültüden, madara edilmekten, her türlü adaletsizlikten, antidemokratik uygulamalardan bıkanlar iktidara geçit vermeyecek” gibi cümleler duvarlarda yankılandıkça, bütün ülkenin aynı bizim gibi düşündüğü izlenimine kapılıyormuşuz.

★★★

Gördük ki milletimizin yarısına yakınının mutfaktaki yangından daha önemli dertleri varmış.

İşsizlik, parasızlık, hayat pahalılığı halkımız için bizim düşündüğümüz kadar önemli değilmiş. Depremzedelerimiz iktidarın yaptıklarından ve yapma sözü verdiği şeylerden memnunmuş. Kadınlarımızın önemli bir bölümü ikinci sınıf insanlar gibi görülmeyi bir sorun olarak görmüyormuş. Demokrasi, hukuk, adalet ise kimsenin umurunda değilmiş.

Meğer varsa yoksa milliyetçilikmiş.

Meğer varsa yoksa muhafazakarlıkmış.

■ O yankı odasından çıkabilseydik, halkın önemli bölümünün ne büyük bir PKK travması yaşadığını ve iktidarın “muhalefet PKK’yla kol kola” yalanını sorgulamadan kabul ettiğini görürdük.

■ O yankı odasından çıkabilseydik, altılı masada milliyetçi ve muhafazakâr partilerin yönetimlerinin uyumlu görünmelerine karşın tabanlarının bir bölümünün “aç kalırım bir solcuya oy vermem” seviyesinde sol karşıtı olduğunu anlayabilirdik.

■ O yankı odasından çıkabilseydik, sayıları yüzbinleri bulan devletin sivil ve güvenlik bürokrasisinin ne kadar çok siyasallaştığını ne kadar çok milliyetçileştiğini fark ederdik.

■ O yankı odasından çıkabilseydik, Amerikanvari slogan ve kampanyalarla ikna olmayacak bir halkımızın olduğunu öngörebilirdik.

★★★

Gelelim, kaybedenlerle kazananlara...

■ Muhalefetin, özellikle de CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun neden kaybettiğini yazmaya gerek dahi görmüyorum...

■ Anket şirketleri bir kez daha yanılarak kaybedenler arasında.

■ AK Parti, neredeyse 2002’deki oy oranını tekrarlayarak kaybedenler safında. İttifak olmasa, MHP olmasa, AK Parti iktidarını kaybetmişti.

■ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise makamının ve devletin bütün gücünü ve imkanlarını kullandığı bir seçimde, kendi getirdiği hükümet sisteminde girdiği ilk seçimde yüzde 50 artı 1’i bulamadı. Bir nevi “güven oyu” alamadı.

■ Kim ne derse desin, bu seçimin kazananı “Milliyetçilik” oldu.

MHP’yi, İYİ Parti’yi, Sinan Oğan’ı yan yana koyun yüzde 25’i yakaladı. Parlamentonun da Cumhurbaşkanlığı’nın da kilit siyasi unsuru milliyetçiler haline geldi.

Devlet Bahçeli bugün istese bir dönem “Milliyetçiliği ayaklar altına aldık” diyen Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığı’ndan, AK Parti’yi de TBMM’deki çoğunluktan edebilir.

Sinan Oğan da milliyetçi cenahta artık bir güç odağıdır. Oyun kurucu da olabilir, oyun bozan da.

(Bu arada HDP’nin yerine seçimlere giren Yeşil Sol Parti de devletin bütün baskılarına, tutuklamalarına, PKK’yla bir tutma kampanyasına rağmen, önemli bir kan kaybı yaşamadı. Bu HDP seçmeninin de “Kürt kimliği” üzerinden “milliyetçi” bir tavır sergilediğini gösterir.)

★★★

Erdoğan, ilk turda kazanamadığı Cumhurbaşkanlığı’nı ikinci turda rahat almayı bekliyor. Ancak, muhalefet için de şans bitmedi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk yapması gereken, kendi seçmen kitlesinin bozulan moralini düzeltmek, kaybolan inancını, umudunu tazelemek olmalıdır.

Peşi sıra da (enseyi karartmadan) şapkasını önüne koyup, hatalarını görüp nasıl düzelteceğine karar vermesi ve kazanmak için hızla harekete geçmesi gerekiyor.

Çıkmayan candan umut kesilmez!