CHP’deki kurultay ve liderlik tartışmaları döndü dolaştı yerel seçimlere kilitlendi.

İki görüş öne çıktı:

- Değişim hızla gerçekleşsin. Kurultay mümkün olan en kısa zamanda yapılsın ve Kemal Kılıçdaroğlu görevi devretsin.

- Kılıçdaroğlu yerel seçimlere kadar partinin başında kalsın ve yerel seçimlerden sonra görevi devretsin.

“Kılıçdaroğlu’nun yerine kim geçer” sorusuna şimdilik Ekrem İmamoğlu dışında bir yanıt verilmiyor.

İlk madde gerçekleşirse İmamoğlu’nun İstanbul’u altın tepside AK Parti’ye sunması kaçınılmaz oluyor.

İkinci madde İmamoğlu’nun İstanbul’u yeniden kazanması, İBB Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirerek görevi yine bir CHP’liye bırakması ana fikrine dayanıyor.

Ancak aynı maddenin başka bir risk barındırdığını unutmamak gerek. Tabandaki Kılıçdaroğlu tepkisi yüzünden seçimlerde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere önemli büyükşehirler kaybedilebilir.

Gerek Kılıçdaroğlu’nun, gerekse İmamoğlu’nun karar verirken yerel seçim sonuçlarını kılı kırk yararak düşünmesi gerekir.

Zira, muhalefet tarafından yönetilen Büyükşehir Belediyeleri, Cumhuriyet’in erdemlerini yaşatan “son kalelere” dönüşmüş vaziyetteler.

İktidar, kendi çizgisinde bir yaşam biçimini, (demokrasi, adalet ve hukuk yanları eksik) yönetim şeklini devletin gücünü kullanarak hepimize dayatıyor. Çeyrek asır önce “olmaz” dediğimiz şeyler o artık kadar sık oluyor ki alışmaya başladık. Şu asla unutulmamalı: Muhalefetin elindeki belediyeler, Cumhuriyet değerlerine, hukuk devletine bağlı, modern ve medeni yaşama dair her türlü zemini hazırlıyor ve gericiliğe karşı direniyor. AK Parti, 2024’teki yerel seçimlerden de zaferle çıkarsa son kaleler de düşmüş olacak. İşte o zaman amaçladıkları sosyolojik, kültürel değişimi bütünüyle gerçekleştirmenin fırsatını yakalayacak.

Trol meselesi


Cuma gecesi yayınlanan Orta Sayfa programında, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren gazetecilere saldıran “profesyonel” sosyal medya trollerinden söz etmiştim ve Kılıçdaroğlu’nun bu üzücü duruma müdahale etmesi gerektiğini söylemiştim.

Konuyla ilgili sözlerimi de “AK Parti yapıyor diye siz de yapmak zorunda değilsiniz. AK parti yanlış yapıyor” diye tamamlamıştım.

Kastettiğim, Sözcü TV’de Kılıçdaroğlu’na soru soran meslektaşlarımıza yönelik sosyal medya saldırılarıydı. Özellikle sevgili İsmail Saymaz’a yönelik sosyal medya linçiydi.

“Digital Medya” konusunda eğitim almış biri olarak neyin trol, neyin robot hesap olduğunu gayet iyi biliyorum ve meslektaşlarımıza saldıran ve gazeteciler aleyhine organize bir kampanya yürüten bazı hesapların profesyonel trol ve robot hesap olduğunu gördüğüm için bu tespiti yaptım.

(Trol hesaplar, gerçek kişiler tarafından kullanılsa da organize hareket ederler. Paylaştıkları mesajlardaki görüşler kendi kişisel görüşleri olmaz. Organize kampanyanın ana mesajını yansıtır ve o mesajı mümkün olduğu kadar çok yayarak hedeflenen şeye hizmet ederler.) 

Benim sözlerimi fark eden AK troller ve yandaş medya hemen harekete geçti.

Belden aşağı küfürleriyle, itibar suikastlarıyla yıllardır konvansiyonel ve sosyal medyayı lağım çukuruna çeviren, rezil operasyonlara imza atan kendileri değilmiş gibi benim sözlerim üzerinden CHP’ye saldırdılar.

Kendileri ciddiye alınıp yanıt verilecek tipler değil.

İster Bakan olsun, ister gazeteci kılıklı iktidar militanı, sosyal medyayı bir trol olarak kullandığını fark ettiğim birini anında engelliyor ve görmezden geliyorum.

O nedenle bugüne kadar onları nasıl kale almadıysam bundan sonra da almayacağım.

“Peki bu yazıyı neden yazdınız” diye sorarsanız...

Sebebi şu:

CHP’nin yeni Sosyal Medyadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem aradı. Sosyal Medya alanından sorumlu olduğunu hatırlatıp, CHP’nin bu tip hesaplar kullanmadığını ve asla kullanmayacağını, çünkü bu yöntemi tasvip etmediklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla sosyal medyayı CHP karşıtı karalama kampanyalarını ve dezenformasyon girişimlerini boşa çıkartmak için kullanacaklarını anlattı.

İktidarın ve yandaş medyanın yalan haberleri, montaj videoları, AK trollerin CHP karşıtı “etiketlerle” yürüttüğü dezenformasyon kampanyaları bundan sonra CHP tarafından sosyal medyada teşhir edilecekmiş.

Kılıçdaroğlu ile terör örgütü lideri Karayılan’ı aynı videoda gösteren AK Parti’nin resmi propaganda çalışmasının nasıl etkili olduğunu düşününce, doğru bir karar aldıklarına kanaat getirdim.

Dilerim başarılı olurlar.