Sevgili okurlarım birkaç gün önce de yazmıştım, depremin verdiği acılar henüz dinmiş olmasa bile, adına siyaset denilen vazgeçilmez kavram hızla devreye giriyor...

Belli konularda sanki bu felaketi biz yaşamamışız gibi siyasi nutuklar atılıyor, çıkışlar yapılıyor ve iktidar karşıtı olan kesimler özellikle rencide edilmek, baskı altına alınmak isteniyor.

Üç büyük kulübümüz olan Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray taraftarları bu konuda başı çekiyor.

On binlerce taraftarın hep bir ağızdan tribünlerde attığı sloganlar bu işin başlangıcını oluşturdu.

Hükümet istifa!

Onların hep bir ağızdan attığı sloganlar aslında Türk toplumunun ortak sesi...

Hiç de hafife alınacak bir olay değil.

★★★

Bu sloganları ciddiye almak gerek...

Bu konuda hiçbir makam ve kişiden gelmiş herhangi bir talimat yok.

Ama iktidar korktu...

Ve hemen kendince önlem almaya karar verdi.

Bu hafta oynanacak Kayserispor-Fenerbahçe maçında Fenerbahçe taraftarlarının Kayseri stadına alınmamasına karar verildi.

Alınmasınlar ki o sloganlar duyulmasın, hatta mümkünse iktidar lehine tezahürat yapsınlar!

Bunun acaba dünyada başka bir örneği var mıdır!

★★★

Devlet Bey meğerse Beşiktaş üyesi imiş...

Ve şimdi Beşiktaş’tan istifa edip Karagümrük’e üye olmuş.

İyi etmiş.

Sonraki üyelik onuru acaba hangi takıma kısmet olur, bilemeyiz.

Aslında size bir tahminimi söylemek isterim...

Bu işler böyle gitmeye başlarsa sonu pek iyi gelmez.

Lig takımları da ikiye bölünmeye başlar...

İktidar takımları, muhalefet takımları!

Sonra sıra oyunculara, yönetici ve hakemlere gelir.

Örneğin Rizespor başkanı bunu açıkça söyledi...

AKP ve Recep Tayyip tarafında olduğunu bildirdi.

★★★

Dikkat ediniz, depremin açtığı yaralar soğudukça siyasetin kısır döngüsüne girmeye başlıyoruz.

Bundan sonrası hep böyle gelecek.

Koskoca bir deprem yaşadık, bırakın maddi hasarı bir yana, 50 bin’e yakın insanımızı  toprağa verdik...

Bu olayın elbette bazı sorumluları vardı.

Ama gelin görün ki bir Allah kulu bile sorumluluğunu kabul edip görevinden istifa etmedi.

Hepsi topu kendi üzerinden başkalarına attı, üzerine alınmadı.

Siyasetçiler, hükümet üyeleri ve ilgili bürokratlar dahil!

Böyle bir sorumsuzluk olabilir miydi, bizde oldu.

Demek ki görev açısından bakıldığında hepsi dört dörtlüktü!

★★★

Çok şükür ki deprem bölgesinde işler artık ‘normale’ dönüyor.

Bunu nasıl anlıyoruz?

İktidarın büyük ve küçük iki ortağı deprem bölgesini ziyaret ettiler...

Ve Recep Tayyip çocuklara para dağıtırken Devlet Bahçeli onu izliyordu...

Ortaya görüntüler çıktı.

Çok sayıda çocuk ellerini uzatmış para bekliyor.

Dağıtılan desteler 200 liralık banknotlardan oluşuyormuş.

Kısa günün kârı, deprem yardımı...

Kap bir 200’lük, ya anana babana ver, ya da verene dualar edip kendin güle güle harca.

Sakın ola ki hiç kimse “Yav kardeşim propagandanın bu kadarı da olur mu, cesetlerin yattığı yerlerde para dağıtılır mı” demesin.

Bizde olur.



Sevgili okurlarım, bir televizyon kanalı kurmanın çok zor bir iş olduğunu Sözcü Televizyonu’nun kuruluş aşamasında kıyısından köşesinden öğrenmiş oldum.

Hem zor, hem de pahalı...

Hele bir muhalefet kanalı olacaksanız her açıdan daha zor.

Her şeye sıfırdan başlıyorsunuz.



Yerine getirmeniz gereken yüzlerce kural, yüzlerce formalite var.

Sözcü Televizyonu bu engellerle uzun süre uğraştı ve son aşamada dün yayına başladı.

Görevli bütün arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.