Sevgili okurlarım, öyle bir ülkede yaşıyoruz ki tanık olduğumuz somut olayları gözlerimizle görmesek, kulaklarımızda duymasak inanmayacağız.

Buna  ‘resmi belgelerde yer almasa’ ifadesini de ekleyebilirsiniz...

Şunu iyi bilelim...

Devletin zaten kısıtlı olan parası bu iktidar döneminde gaddarca harcanıyor, yandaş kesimlere hortumlanıp ziyan ediliyor.

İktidarda inanılmaz bir savrukluk var.

Buna iktidar belediyeleri dahil.

Her türlü lüks ve şatafat ortalıkta kol geziyor.

Devletin ve milletin parası birilerinin cebine indiriliyor.

İş başka alanlara kayınca verilen yanıt ise her seferinde aynı:

“Hop dedik, dur bakalım orada. Haddini bil. Biz hiç kimseye hesap vermek zorunda değiliz.”

★★★

İşin ilginç yanı, bu sorumsuzluğun en tepesinde Saray yer alıyor.

Orası zaten devlet içinde ayrı bir devlet.

O kadar ki, Recep Bey’in gezilerinde uçağa davet edilen yandaş gazetecilerin soracağı sorular ve sonrasında çıkacak haber metinleri bile Saray görevlileri tarafından hazırlanıyor.

Saray’da ne olup bittiğini kendi adamları dışında bilen yok.

Orada her şey gizli, her şey devlet sırrı!

Saray bir kapalı kutu...

O kadar ki içeride aşçılar, garsonlar, korumalar, şoförler, danışmanlar vesaireler dahil kaç kişinin çalıştığı bile toplumdan gizleniyor.

★★★

Saray’ın uçakları da var...

Bunlar öyle sıradan normal uçaklar değil...

Hele biri var ki, ABD Başkanlarının kullandığı o meşhur Air Force One uçağı ile aynı düzeyde.

İçinde salonlar, mutfaklar, oturma grupları ve yatak odaları yer alıyor.

Piyasa değeri en az 700 milyon dolar.

Bizim Recep Bey’e Arap şeyhleri tarafından dostluk gösterisi olarak armağan edilmişti. 

Saray’ın irili ufaklı başka uçakları da var...

Var da, bunlar acaba kaç adet?

Bu sayıyı öğrenmek her Türk vatandaşının hakkı değil mi?

Elbette hakkı ama eğer yanıt vermeye tenezzül eden olursa!

★★★

CHP Ankara milletvekili Aliye Timisi Ersever, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından yanıtlanması istemiyle bir soru önergesi verdi.

Şimdi bu durumda ne beklersiniz!..

Size yazılı bir yanıt verilir, devletin envanterinde kaç uçak bulunduğu bildirilir.

Oysa Cumhurbaşkanı Yardımcısı tarafından verilen ve sadece tek bir cümleden oluşan yanıt aynen şöyle:

“Cumhurbaşkanlığı hizmetleri, mevzuat hükümleri doğrultusunda tasarruf ilkelerine riayet edilerek, hizmetin gerektiği sayıda araçla yerine getirilmektedir.”

★★★

Hemen belirteyim, Ersever sorusunda sadece uçakları değil, son üç yıl içerisinde Saray için satın alınan veya kiralanan makam araçlarıyla birlikte diğer taşıtları da soruyor...

Zira her birinde korkunç bir savurganlık var.

Yani verilen bu tek cümlelik ve baştan savma yanıt onları da kapsıyor.

Sonuç:

-Meclis’e bile hesap vermek istemiyorlar.

-Millete hesap vermekten kaçıyorlar.

Milletin parasını tepe tepe kullanıyorlar ama işlerine gelmeyince yan çiziyorlar. Bunun nedeni de belli...

Biz hiç kimseye hesap vermek zorunda değiliz!..

★★★

Yönetim anlayışları böyle...

O efendilerden hiç kimse hesap soramaz!

Kullandıkları paralar ve kaynaklar babalarının malı olsaydı belki haklı olurlardı.

Ama bu devletin parası.

Onların sorumsuzca yaptığı harcamalarda her asgari ücretlinin, her emeklinin, ayın sonunu getiremeyen her fakir fukaranın payı var da, bunu kime, kimlere anlatacaksınız!

(Bilemiyoruz ki, belki o kesimlerin en az yarısı da seçimde AKP’ye oy veriyor!)

★★★

Sevgili okurlarım, ister Saray olsun ister başka yerler, yapılan savurganlığı hiç değilse bilmek her Türk vatandaşının anayasal hakkıdır.

Vatandaşa her gün yeni vergiler, kafasında her saat başı patlayan fiyat artışları falan filan derken, hayat iktidar açısından son derece iyi gidiyor!

Hesap vermek nasıl olsa yok!..

Şeffaflık derseniz o kavram zaten yok edilmiş...

Devlet Bey hep iktidarın yanında hazır asker, Meclis’te kelle açısından da sıkıntı yok...

Daha ne yani, Saray’ın emrinde kaç uçak olduğundan kime ne!

Düşünecek konu mu bu?