Sevgili okurlarım, Türkiye yeni bir “banker faciası” ile çalkalanıyor. İtiraz etmeyin, bunun adı resmen bankerliktir...

Hiç kuşkunuz olmasın, balık hafızalı bir toplum olduğumuz için bu olay da kısa bir süre sonra unutulacak ve üzerine sünger çekilecektir.

Bu kaçıncı skandal!

Olanlardan hiçbir zaman ders almıyoruz.

Paraları kaptıran şu eski futbolculara, ‘imparator’ unvanı verilmiş olan teknik direktörlere bir bakınız.

★★★

Bunlar aç değildi, açıkta değildi.

Her birinin ceplerinde ve banka hesaplarında milyonlarca dolar para vardı.

Ancak şimdi belgeleriyle ortaya çıkıyor...

Bunlar elde ettikleri servetle yetinmemiş ve daha fazlasını istemişler.

Gözleri bir türlü doymamış...

Ve şimdi bazıları suskun kalıyor, bazıları ise ağlaşmayı sürdürüyor.

Bu gibi avanta paraların yönetilmesinde, sonrasında neler olacağı konusunda devreye mutlaka mafya da girer.

Kaptırılan paranın bir bölümünü kendisi alır, buharlaşan miktarlar hariç ötesini de kaptırana geri verir.



★★★

Yaşanan şu olay beni bir kez daha geçmiş yıllara götürdü, elimdeki bir belgeyi kullanmaya yöneltti.

Yaşı uygun olanlar anımsayacaktır, 1980’li yıllarda Türkiye’de gerçek bir banker faciası yaşanıyordu.

Bu facianın bir numaralı kahramanı, piyasada banker Kastelli olarak bilinen Cevher Özden’di.

Çürük ve gecekondu bankaların düzmece sertifikalarını halka satıp büyük paralar kazanır ve günümüz parasıyla trilyonlarla oynardı.

Günün birinde battı, Tunus’a kaçtı. Sonra Türkiye’ye iade edildi, yargılandı...

Ve intihar etti.

★★★

Ancak o yıllarda piyasa yüzlerce gecekondu bankerle dolmuştu. Önüne gelen banker oluyordu. Yapılması gereken işlem çok basitti!

Bir apartman dairesi kiralayıp tabela asmak, bir müdür bir mühür, toplanan paraların paydos sonrasında bankaya taşınacağı bavullar ve bir de sekreter! 

18 yaşındaki çay ocağı garsonu, ortaokul mezunu uyanık Yalçın Doğan da işte bu furyada banker olmuştu!

Öteki bankerler gibi o da halktan topladığı paralara ayda net yüzde 10 faiz veriyordu.

İkramiye alan, malını mülkünü satıp cebine parasını koyan herkes, soluğu artık bu piyasa bankerlerinde alıyordu.

Sistem günün birinde mutlaka patlayacak, toplumu silindir gibi ezip geçecek ve milyonlarca kişiyi mahvedecekti ama bakalım nasıl ve ne zaman!

★★★

Yıl 1981...Bir Pazar günü, darbe döneminin Maliye Bakanı Kaya Erdem’i evinden aradım ve kafamdaki soruyu sordum.

“Efendim bu banker olayı ne olacak? Bunlar ya batacak ya kaçacak. Bu saadet zinciri acaba nereye kadar dayanabilir?”

Kaya Bey de belli ki olanları içine sindiremiyordu. Hazırlıksız yakalanmıştı. İçini dökmeye başladı:

“Vatandaş bugüne kadar kendisini korumadı. Şimdi bu konuda kısıtlayıcı bazı önlemler alıyoruz ama bankere para yatıran halkımız kumar oynamıştır...”

Milliyet o sırada bugünkü gibi değil, önemli bir gazete idi.

Gazetenin 22 Eylül 1981 tarihli manşeti ortalığı sarsmıştı:

“Erdem: ‘Halk kumar oynamıştır.”

Yanında da rahmetli abimiz Bedri Koraman’ın karikatürü...

Kaya Bey almış eline palayı, ölen ölür kalan sağlar bizimdir deyip bankere para yatıran vatandaşları kesip biçiyor, yere seriyor.

★★★

İşte bu manşet, Türkiye’deki banker rezaletinin (bir süre için bile olsa) sonunu getirdi.

Piyasada büyük panik başlamıştı...

Çoğu bankerler zaten batmış, bir o kadarı da işin kolayını savuşmakta bulmuştu.

Hadiseye devlet el koymak zorunda kaldı.

Banker tasfiye kurulları kuruldu falan...

★★★

Şimdi dünyada teknoloji değişti, Türkiye’de de insan yapısı değişti.

Kaptırılan paralarla birlikte insanların para hırsı da büyüdü!

Devreye mafyalar, kara para aklayıcıları, kumar ve şans oyunları, güzellik salonları ve son olarak da futbolcu büyüklerimiz girdi!

Eski bankerler zamanında toplumda hiç değilse bir utanma arlanma vardı.

Şimdi o da kalmadı.