Sevgili okurlarım, her ülkenin kendine özgü önemli günleri ve mutlaka kutlanan özel yıldönümleri vardır.

Bunların arasında ulusal ve dini bayramlar, ülke açısından önemli olan tarihler yer alır.

Hele bazı durumlar vardır ki özel günler daha da büyük önem kazanır.

  1. yıl, 50. yıl, 100. yıl gibi...


Bu gerçek Türkiye için de aynen geçerlidir.

★★★

2023 yılı bu açıdan bakıldığında bizim için gerçekten önemli bir yıldır...

Çünkü 100 yıl öncesi, 1923 önemlidir...

1923 yılında 24 Temmuz günü Lozan Antlaşması imza edildi.

Hemen ardından Ankara başkent oldu...

Ve 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edildi.

Yani her şey Lozan’la başlamış oldu.

Eğer Lozan Antlaşması olmasaydı bütün bunlar olacak mıydı?

Onu bilmek mümkün değildir ama biraz zor olurdu.

★★★

Şimdi 100. yılını sözüm ona kutladığımız (!) Lozan Antlaşması, diplomasi açısından bakıldığında Türkiye’nin büyük bir zaferidir.

Çok şeyin, bugünkü Türkiye’nin ilk adımı olmuştur.

Bugünkü iktidar ve onların yandaşları bilerek veya bilmeyerek Lozan’dan hiç hoşlanmaz.

Tam tersine nefret eder ve örümcekli kafalarıyla küçümsemeye kalkışır.

Bakınız, önümüzdeki pazartesi günü Lozan zaferinin 100. yıldönümü ama bu konuda düzenlenmesi gereken özel günlerden, kutlamalardan ve anma törenlerinden bugüne kadar herhangi bir haber yok!

Yarın iktidarın küçük bir kesimi, başka bir deyişle Recep Tayyip (adet yerini bulsun diye) belki göstermelik bir mesaj yayınlayacak ve hepsi o kadarla kalacak.

Böylesine özel ve anlamlı bir gün bu yolla gargaraya getirilmiş olacak.

Amaçları zaten bu!

★★★

Ölüm kalım mücadelesi verdiğimiz Lozan’da heyetimizin başında İsmet Paşa var.

Karşımızda ise neredeyse bütün dünya...

Dünya devleri demek daha doğru olur.

Ama özellikle de bize karşı bilenmiş olan İngiltere bir numarada. Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de karşımızda uğradığı ağır hezimeti unutmamış olan, o maçın rövanşını alıp bizi yenik durumda tutmayı amaçlayan dünya devi...

Lozan’da masaya yatırılan içinden çıkılmaz, bizi zorlayan pek çok konular vardı...

Ve 38 yaşındaki Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa, aylar süren bu masa başı mücadeleyi kazanan taraf oldu.

★★★

Bizim sahtekarlar derseniz, 100 yıldan bu yana geçen süre içerisinde Lozan konusunda bir sürü yalanlar uydurdular.

“Lozan Antlaşması’nda Türkiye aleyhine olan maddeler vardı. Bunlar aradan 100 yıl geçince açıklanacak!”

“Lozan Antlaşması’yla elimizdeki büyük toprakları kaybettik!”

Tamamı yalandır.

Ne gizli maddeler var, ne de yabancı devletlere bir karış toprak verdik.

Bazıları “Ege adalarını Lozan’da kaptırdık” diyor...

Kaptırmadık...

O adalar zaten bizim değildi.

Tümünü birden Balkan Harbi öncesinde (1912) İtalya elimizden almıştı.

★★★

Bunlara defalarca çağrılar yaptık “Varsa açıklayın ki biz de bilelim şu verdiğimiz toprakları” dedik ama ağızlarını bile açamadılar.

Tam tersine Lozan Antlaşması uyarınca Osmanlı’nın bugünkü değerle trilyonlara ulaşan borçları bizim üzerimizde kaldı.

Yıllar boyu padişahların ve halifelerin dış dünyaya birikmiş olan borçlarını ödemek zorunda kaldık.

★★★

Başımıza Osmanlı’nın açtığı “kapitülasyon belasını” zorlu tartışmalardan sonra Lozan’da kaldırdık.

O bela yok edildi.

Adamların Türkiye’de üyeleri yabancı uyruklulardan oluşan özel mahkemeleri vardı. Örneğin bir Rus vatandaşı cinayet işlediği takdirde Rus mahkemesinde Rus kanunlarına göre yargılanıp çoğu zaman beraat ettirilirdi.

Yabancı uyrukluların evlerine ve iş yerlerine Türk askeri, Türk polisi giremezdi.

Limanlarımız arasında yolcu ve yük taşımacılığını yabancı bayraklı gemiler yapardı. Bunların dokunulmazlığı vardı. Katiller bile bu denetimsiz gemilere binip yurt dışına kaçardı.

Kapitülasyonlar kaldırılınca bu belayı da başımızdan def etmiş olduk.

Sadece bu bile büyük bir zaferdir.

★★★

Uzun tartışmalar sonrasında Lozan’da başarılı olamadığımız bir tek önemli olay vardır.

Musul ve Kerkük Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alıyordu.

Bu konu Türk heyeti ile İngilizler arasında haftalarca tartışıldı ama sonuca ulaşmak mümkün olmadı.

İngiltere petrol yatağı Musul ve Kerkük için gerekirse Türkiye ile savaşacağını resmen açıkladı.

Savaştan henüz çıkmış olan Türkiye ise o güce ne yazık ki sahip değildi.

Sonuçta iş Milletler Cemiyeti (bugünkü Birleşmiş Milletler Teşkilatı) tarafından karara bağlandı ve Batı dünyasının oylarıyla o petrol bölgeleri İngiltere’ye bırakıldı.

Elde edemediğimiz, lehimize çözemediğimiz en önemli konu budur.

★★★

24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması genç Türk devletinin elde ettiği tapu senedidir.

Yeni ulusal devletimiz bütün dünya tarafından tanınmıştır.

Askeri zaferlerden sonra diplomasi alanında kazanılan ilk büyük zaferdir ve ekonomik zaferlerin önünü açmıştır.

Şimdi başımızda olan aymazlar Lozan’ı takmıyormuş!

  1. yıl için bir tek kutlama bile yapmak işlerine gelmiyormuş!


Nedeni belli...

İşin başında görüşmeleri Ankara’dan yöneten Mustafa Kemal Atatürk ve masanın başından yöneten İsmet İnönü var.

“İki ayyaş!”

Kutlasınlar veya kutlamasınlar, o aymazlar, Atatürk ve İnönü’nün ağırlığı altında her zaman eziktir, ezilmeye mahkumdur.