Sevgili okurlarım, başımızda 20 yılını dolduran, son tüketim tarihi geçmiş olan acayip bir iktidar var ve onunla birlikte yaşamak zorunda kalıyoruz.

Onun emirleri, talimatları ve uyguladığı baskıcı yöntemlerin ağırlığı altında ezilerek...

Dünkü yazımda da vurgulamıştım, bir kez daha yazayım.

Zira çok önemlidir.

Bunlar iktidar olduğunda doğan çocuklar şimdi 20 yaşında.

Küçüklükten beri karşılarında hep aynı suratı görmek zorunda bırakıldılar.

Ama bence daha da önemlisi var.

Bu iktidar iş başına geldiğinde 18 yaşında olan gençler vardı.

Onlar şimdi 38 yaşı geçen kocaman insanlar oldu...

Ve onların da bütün ‘bilinçli ya da bilinçsiz’ yaşamı bunların gölgesinde geçti.

Gazeteleri açtılar, karşılarında hep ‘O’ var.

Televizyona baktılar karşılarında yine aynı şahıs.

İnternet derseniz öyle, değişen bir şey yok.

★★★

Belki bazı gençler zannetti ki Türkiye Cumhuriyeti sadece onun tarafından yönetilmekte. Türkiye’de her olumlu şey o şahıs sayesinde olmakta!

Oysa hiç ilgisi yok.

Bu millet bu günlere gelene kadar neler gördü, neler çekti, neler yaşadı.

Sıfırdan yeni bir Türkiye Cumhuriyeti kurulalı aradan tam 100 yıl geçmek üzere.

“Efendim biz şimdi uygar bir ülke kurmuş durumdayız ama bazıları bunun değerini bilmek ve görmek istemiyor!”

Kimse kanmasın bu palavralara!..

O ‘uygar’ ülkenin milyonlarca insanı işsiz, aç ve açıkta.

Şu son 20 yılda yapılan yolsuzluklar olmasaydı, memleketin öz kaynakları eşe dosta ve yandaşlara peşkeş çekilmeseydi, özellikle genç kuşaklar iyi bilsin ki bugünkünün üzerine yeni ve çok daha varlıklı bir Türkiye kurulmuş olurdu.

★★★

Şimdi bu satırlardan yola çıkalım ve gelelim Ekrem İmamoğlu olayına...

İmamoğlu bugünkü iktidarın en çok bozulduğu, hatta nefret ettiği bir Belediye Başkanı.

Kendisinin de aday olduğu 2019 seçimleri öncesinde Ankara’da idi.

Bizim gazetenin Ankara Bürosu’nu ziyaret etti.

İlk kez tanışıyorduk.

Bir saat kadar konuştuk, siyasi durumları ve seçildiği takdirde İstanbul’da yapacağı işleri sorduk.

İstanbul’un nasıl soyulduğunu anlatıyor, kazanacağını vurguluyordu ama doğrusunu isterseniz pek inanmamıştık!

Şimdi itiraf edeyim, ziyareti bitip ayrıldığında arkasından bir miktar da dedikodusunu yapmıştık!..

“Bu çok yumuşak başlı birine benziyor yaa!.. İddialı ama biraz da havalarda uçuyor. Çok sessiz ve durgun... Fakat namuslu bir adam olduğu belli.”

★★★

Maceralı ve haksızlıklarla dolu seçimden sonra İmamoğlu’nu iyi tanıma fırsatını bulduk.

Kendi adıma söylüyorum, O’nunla bir daha konuşma fırsatım olmadı.

İlk tahminlerimizde yanıldığımız yavaş yavaş ortaya çıkmıştı.

Şimdi O’nu çok daha iyi tanıyoruz.

-AKP iktidarının bir numaralı hedefi.

-İstanbul gibi korkunç büyük bir rant kapısını AKP’nin elinden almayı başaran o sessiz, sakin adam.

-Aslında trilyonlara hükmeden, ancak böylesine büyük bir siyasi kavgada bile ismi en ufak bir parasal yolsuzluğa bulaşmamış bir başkan.

★★★

İmamoğlu ve partisi Büyükşehir Belediye Meclisinde azınlıkta...

Çoğunluk AKP-MHP ortaklığında.

İktidar, dedim ya, tümüyle karşısında.

Başkan’la kavgalı.

Bütün amacı O’nu o makamdan ne pahasına olursa olsun ayırmak ve mümkün olursa içeri tıktırmak.

Özellikle İçişleri Bakanı tarafından sürdürülen kavgalar ve tartışmalar bütün kamuoyunun gözleri önünde sürüp gidiyor.

★★★

Sevgili okurlarım bu süreçte hepimizin gözden kaçırdığı, ya da her nedense üzerinde pek durmadığı bir olgu var...

Bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.

İktidar çevrelerinden bir kişi bile (Süleyman Soylu dahil), İmamoğlu’nun “Herhangi bir hırsızlığından, yolsuzluğundan, vurgunundan, ya da usulsüz harcamalarından” söz edemedi ve edemiyor.

Bütün belgeler ellerinde, bütün teftiş kurulları, devletin bütün makamları emirlerinde...

İmamoğlu’nun küçücük bile olsa bir tek yolsuzluğunu ortaya çıkarmaları söz konusu olsaydı, bırakın görevden almayı bir yana, O’nu çiğ çiğ yemezler miydi?

Yerlerde süründürüp dosta düşmana rezil etmezler miydi?

CHP’nin de üzerine bu yolla gitmezler miydi?

★★★

Kim ne derse desin İmamoğlu sadece yürekli ve mücadeleci değil, ‘sağlam’ çıktı.

Siyasi davalar önemli değildir.

Belli konularda devlet ve iktidar katmanlarında soruşturmalar başlatılır ve yargının bir takım kararlar vermesi sağlanır... 

Önemli olan, hakkında kararlar verilen kişi ya da kişilerin parasal ve maddi çıkarlar açısından temiz çıkmasıdır.

Onu sever veya sevmeyiz.

Siyaseten karşı çıkar veya çıkmayız.

Ama bu adamın temiz çıkmış olmasına saygı göstermek ve bu gerçeği akıldan çıkarmamak hepimize düşen bir görev olmalıdır.