Sevgili okurlarım, önümüzdeki Meclis seçimleri açısından bakıldığında özellikle bir liderin işinin çok zor olduğu biliniyor.

Kemal Kılıçdaroğlu...

Bildiğimiz kadarıyla partisinde bugüne kadar ‘tek adamlık’ yapmadı.

Doğru olsun yanlış olsun, en önemli kararlarını bile kurmay takımına danışarak almaktan gocunmadı.

Partililerden zaman zaman yükselen eleştirileri ciddiye aldı.

Almasa bile haklarında disiplin işlemi uygulamaktan kaçındı.

★★★

Peki dört dörtlük bir genel başkan olabildi mi?

Bence olamadı ama onun yerinde kim olsa aynı hatalara, aynı yanlışlara düşecek olması kaçınılmazdı.

Doğrusunu isterseniz bu iktidar döneminde karşımıza çıkarılan haksızlıklara, hukuksuzluğa ve her çeşit rezilliklere iyi direndi.

Ama bu Kemal Bey’in çok önemli bir özelliği vardı.

İsmi gerek öncesinde ve gerekse siyasi yaşamı boyunca herhangi bir pisliğe, hırsızlığa, vurguna, yolsuzluğa, israfa, yalana bulaşmadı.

Bu söylediğime onun bütün aile bireyleri dahildir.

Bizde pek önemsenmez ama siyasette ismin temizliği çok önemlidir.

Şimdi belki haklı olarak diyeceksiniz ki “Yav kardeşim madem önemlidir, bunca hırsız ve yalancı nasıl oluyor da devlet yönetiminde söz sahibi oluyor!”

Kuşkunuz doğrudur ama burası da Türkiye’dir!

★★★

Kemal Bey işte bu koşullarda cumhurbaşkanlığına aday...

Karşısında bir tek rakip var.

Hem cumhurbaşkanı, hem de partisinin başı.

O aday ‘tek adamlık’ oynuyor, hak hukuk ve adalet kavramlarından nasibini ne yazık ki fazla alamamış.

Kemal Bey öyle değil.

Karşısında kocaman bir balon olan yandaş medya var.

Devletin ve milletin parası, bütün olanakları ellerinde...

★★★

Ancak AKP açısından bakıldığında koşullar artık geçmiş yıllardan epeyce farklı!

Meclis çoğunluğunu bilemem ama özellikle de cumhurbaşkanlığı ellerinden sabun gibi kayacak gibi görünüyor.

Zaten cumhurbaşkanlığı uçup gittiği anda onlar açısından tatlı rüyalar dahil her şey sona ermiş olacak.

Hayatın ve siyasetin acı gerçeklerine toslayacaklar.

Her ne kadar belli etmemeye çalışsalar da o yüzden hepsinin gergin, hepsinin telaşta ve hatta panikte olduğunu görebiliyoruz...

Bizim ‘tek adamın’ işi kolay!

Aday listeleri hazırlanırken ne derse o olacak.

İşin içine ikinci bir beyin kesinlikle girmeyecek...

Zira tek adam dediğiniz aslında büyük adam!

Sadece Türkiye’ye değil bütün dünyaya yön veren, sağa sola posta koyup sonra geri adım atmak zorunda kalan bir dünya lideri!

★★★

Kemal Bey’in işi derseniz gerçekten çok zor.

-Seçim öncesinde altılı masa dahil öteki partilerle ortaya çıkacak olumlu ve olumsuz ilişkileri çözüp düzene sokacak.

-Öteki partileri de dikkate alarak aday listelerini kurmaylarının katkısıyla düzenleyecek. Bunlar en kritik konulardır. Ne yaparsanız yapın büyük tepkilere neden olur.

-Bu gibi konularda parti içinde çıkacak sorunları da sırf kendi ağırlığı ile çözmek zorunda kalacak.

-Partisinin seçim programını hazırlayacak, yeri geldikçe vaatlerini, yapılacak ve yapılmayacak işleri sıralayacak.

-Bir sürü yerde seçim konuşmaları yapacak, nutuk atacak. Düzgün ve hatasız konuşmak zorunda.

-Sorulan sorulara herhangi bir gaf yapmadan, pot kırmadan ve çelişkiye düşmeden yanıt vermek zorunda kalacak.

-Ve daha niceleri...

Bunlar zor işlerdir.

Beyninizin 24 saat boyunca doğru yönde çalışması gerekir!

★★★

Yaklaşan seçimlerin bütün maddi ve manevi yükü de Kemal Bey’in omuzlarında olacak...

Kazanırsa kahraman, kaybederse tu kaka!

Ötekilerin işi kolay.

Örneğin Devlet Bey’in karşısında onu bekleyen hiçbir engel yok...

Recep Bey’in yanı başında dolanıp duruyor.

Öylesine bağımlı ki cumhurbaşkanlığı için kendi partisinden aday çıkarması bile mümkün olmadı.

Kemal Kılıçdaroğlu’na kolaylıklar diliyorum.



Sevgili okurlarım, Türkiye’de karşınıza hangi olay, hangi konu çıkarsa çıksın, işin ciddiyeti hemen kaçar.

Halkın 100 bin imzasıyla cumhurbaşkanı seçiminde aday olma hakkı, bu konuda son örnek oldu.

Muharrem İnce CHP’nin oylarını bölmek için (Truva atı göreviyle) ileri atıldı.

Toplasa kaç yazar toplamasa kaç yazar!

Doğu Perinçek, Fatih Erbakan, Ahmet Özal, hepsi öyle.

Adaylığı kabul edilen ve adlarına imza toplanmaya başlanan öyleleri var ki isimlerini cisimlerini bilmeyiz.

Bazısı üç günde değil 100 bin, sadece 255 oy alabildi.

★★★

Bazıları ikinci tura kalıp seçimi alacağını açıkladı!..

Komik olaylara tanık oluyoruz.

Ancak sevgili adaylarımızın her birinin amacı aynı:

Bu süreçten yararlanıp medyada yer bulmak, ismini geçirmek, hadiseyi kızıştırıp eğer mümkün olursa milletvekilliği koparmak ve medyatik şovlar yapmak.

Anayasaya ciddi bir amaçla konulmuş olan bir hüküm şimdi böylesine kişisel reklam amacıyla kullanılıyor.

Biraz ayıp oluyor ya neyse!