Sevgili okurlarım, milletçe aklımız fikrimiz son deprem faciasında başımıza gelenlerde...

50 bin’e yakın insanımız can verdi.

Bundan sonra neler yaşayacağımızı aklımıza bile getirmek istemiyoruz.

Ancak kafalarımız ister istemez işin siyasi boyutuna da takılmıyor değil!

Bu açıdan bundan sonra neler olacağını bilmiyoruz, belki de bilmek, ya da duymak bile istemiyoruz.

Altılı masa olayından söz ediyorum.

★★★

Şunun şurasında seçime bilemediniz dört ay kaldı. Gerçekten çok kısa bir süre.

Cumhurbaşkanlığı seçimine iki ayrı ekip girecek.

Biri Cumhur İttifakı, diğeri Millet İttifakı.

Cumhur 20 yılı aşkın bir süredir başımızda!

Her açıdan ortalığı toz duman etmeyi başardı!

Kapılarını her türlü yolsuzluğa açtı.

Parayı bol bulunca lüks yaşamdan, israf ve şatafattan bir gün bile vazgeçmedi.

Demokrasiyi, fikir özgürlüğünü yok etti. Yargıyı bile emri altına aldı.

★★★

Adına “Tek adam rejimi” denilen acayip, garip, ucube bir yönetim sistemi getirdi.

Devletin ve milletin değerli arazileri, limanları, madenleri, rafinerileri ve kısaca her şeyi yerli ve yabancı işbirlikçilere, partili yandaşlara peşkeş çekildi.

Yarattıkları enflasyon canavarı milyonlarca insanımızı silindir gibi ezdi.

İşin seçmen açısından kötüye gittiğini görünce yapacakları tek şey vardı...

Din silahına, din sömürüsüne sığınmak ve onu yaptılar.

★★★

Cumhur’un karşısında ise şimdi Millet İttifakı yer alıyor...

Başını CHP-İYİ Parti ikilisinin çektiği, altı partiden oluşan bir ittifak...

Genel başkanlar düzeyinde gerçekleşen toplantılarda hepimiz için umut vardı.

İşler iyiye gidiyor, AKP-MHP koalisyonunun karşısında çok güçlü bir muhalefet cephesi yer alıyordu.

İşin en önemli boyutu ise, birbiri ardına toplantılar yapılırken altı partinin hiç birinden çatlak ses çıkmıyordu.

En güçlü altılı masa adayının Kılıçdaroğlu olduğu biliniyordu.

Fakat bizi bir sürpriz bekliyormuş...

Bir süre sonra Akşener, ittifakın ikinci büyük partisinin başkanı kimliği ile mızıkçılık yapmaya başladı.

Sonra araya deprem girdi ve siyasi gelişmeler yavaşladı.

★★★

Şimdi toplantılar yeniden başlamak üzere...

Bundan sonra ne yapılacak?..

Önümüzde iki ayrı seçim var.

Biri Meclis, öteki cumhurbaşkanlığı seçimi.

Altı ayrı parti bu konularda ne istiyor?

Örneğin milletvekili seçiminde listelerdeki düzenleme ve sıralama çok önemli olacak.

Uzlaşmaya varabilmek için partiler arasında nasıl görüşmeler yapılacak ve ne zaman yapılacak?

Millet’in cumhurbaşkanı adayı kim olacak?

Bu çok önemli soruların yanıtı henüz bilinmiyor!

(Ya da belki biliniyor ama ben bilemiyorum!)

★★★

Sevgili okurlarım, zaman giderek daralıyor.

İktidar ekibinin bütün hazırlıkları tamam.

Cumhurbaşkanı adayı belli.

Devletin parası ellerinde.

Bunlar ‘yüksek yerlerinden’ talimat almadan iş yapamaz.

Dolayısıyla milletvekili listelerinde fazla bir hırgür çıkmayacağı da şimdiden bellidir!

★★★

Millet İttifakı açısından baktığımızda karşımıza çıkan tablo (şimdilik) pek iç açıcı görünmüyor...

Niçin?

Çünkü zaman giderek daralıyor.

Önce cumhurbaşkanı adayını belirleyecekler.

Kılıçdaroğlu mu, ya da başka bir sürpriz isim mi, bilinmiyor.

Ancak bunlar zaman alıcı işlerdir.

Adayınız açıklanacak, sahaya inecek, kendini bütün yönleriyle millete tanıtacak ve icraat programını anlatıp toplumu ikna edecek.

Hem zaman alıcı, hem de son derece ciddi bir süreçtir.

Daha fazla beklenmesi, daha fazla ertelenmesi olumsuz etki yapar.

★★★

Altılı masaya naçizane önerim, adaylarını artık bir an önce açıklamalarıdır.

Bu açıklamanın ötesinde başka bir durum daha var.

Milletvekili listeleri seçim tarihi kesinleşince açıklanır. Ona daha zaman var.

Ama cumhurbaşkanı adayı konusunda aralarında çıkacak her ayrılıktan özenle kaçınmaları gerekir.

Unutmasınlar yolun artık sonundayız...

Köprüden önceki son çıkışa hızla yaklaşıyoruz.

Aksi takdirde o makamı yine hep birlikte Recep Tayyip’e teslim etmiş olmanın vebaline onlar da ortak olur.

Biraz acele etsinler!