Sevgili okurlarım, 14 Mayıs seçimleri öncesinde kafamda hep bir düşünce ve umut serpintileri vardı.

Bunca badireyi atlatan Türk Milleti bu iktidarı göndermese bile epeyce sarsacak ve iyi bir ders verecekti.

Sarsıntının nasıl ve hangi boyutta olacağını hep birlikte görecektik.

Öyle ya, toplum bu ağır enflasyonun altında eziliyordu.

İstisnasız bütün bireylerin bunaldığını herkes gibi ben de görüyordum.

Sonra gözlerimi başka taraflara çevirip bakıyordum...

Kamunun her alımında, her ihalesinde yolsuzluk vardı. Milletin paraları eşe dosta ve işbirlikçilere peşkeş çekiliyordu.

İktidar aynı zamanda hepimizin dinine imanına bile ambargo koymuştu!..

Cami avlularında bile mitingler düzenliyordu.

★★★

Umudumuz seçimde idi...

Diyorduk ki Türk Milleti bu gidişe 14 Mayıs gecesi son verir, gerekeni oylarıyla yapıp AKP’yi göndermese bile iyi bir ders verirdi.

İlk şoku o gece yaşadık.

AKP iktidarının bu işi oluruna bırakmaya niyeti yoktu!

O gece televizyonda özellikle deprem bölgesinde kullanılmış olan oylara gözüm takıldı.

Deprem bölgesinin tamamında AKP önde idi.

Buna, yerle bir olan Hatay dahil.

Benim cahil kafam bu işi hiç anlamadı!

★★★

Elbette saymadım ama seçim öncesinde belki binlerce kişiden aynı soruyu duydum:

“Siz gazetecisiniz, bilirsiniz. Ne olacak sonuç?”

Tanımadığım kimselere hep aynı yanıtı veriyordum:

“Valla hiçbir şey belli değil ki, kimse bilmiyor. Biz de gazetedeki arkadaşlarla birbirimize aynı soruyu sorup duruyoruz. Ama bu kez durum biraz daha iyi gibi görünüyor. İyi olur inşallah, hepimizin dileği odur.”

Kimsenin morali bozulsun istemiyordum.

Şimdi itiraf ediyorum.

Yakın tanışlara ve konu açıldığında gazetedeki arkadaşlara belki yüzlerce kez aynı şeyi söylemek zorunda kaldım:

“Bu kadar iyimser olmayın. İnşallah yanılırım ama bu işi Recep Tayyip ve partisi götürür.”

Herkes tanıktır.

Şimdi görüyorum, yanılmamışım.

★★★

Bunun temel nedeni, bizim toplumu biraz olsun yakından tanıyabilmiş olmak.

Enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik, yolsuzluk, milletin soyulması, yargının iktidar siyasetine alet edilmesi falan, çoğu eğitimsiz olan o büyük kesimler için hiç önemli değil!..

Arkadaşa dilinizin döndüğü kadarıyla bunları anlatmaya çalışıyorsunuz ama çoğu zaman aynı yanıtı alıyorsunuz:

“Ama bunlar Müslüman yani Emin Bey!”

O kafalara işin ötesini anlatmaya çalışmak sadece zaman kaybıdır ve fazla bir işe yaramaz.

O zaman arkadaşa “Sen haklısın kardeşim” deyip uzaklaşacaksın.

Memleket soyuluyormuş, yolsuzluk ayyuka çıkmış, milyonlarca insanımız iş arıyormuş, torpil olmadan herhangi bir işe girmek mümkün değilmiş falan, bunların hepsi fasa fiso!

Söyleyecek söz bulamıyorum.

14 Mayıs gecesi özellikle deprem bölgesinde sandıktan çıkan ve AKP’yi bir numaraya yükselten oylar bunun en somut göstergesidir!

★★★

Ve Recep Tayyip’in seçim gecesi yaptığı balkon konuşması...

Neden yaptığına gelince, durup dururken yapmadı.

Önceki seçimlerde zaferini kutlamak için yapardı ama şimdi ortalıkta zafer mafer yoktu.

Partisinin balkonundan küçük ve coşkusuz bir partililer topluluğuna hitap etti de dişe dokunur bir şey söylemesi mümkün olmadı...

Çünkü ortada fol yoktu yumurta yoktu.

★★★

Peki neden çıkmak zorunda kaldı balkona!

Gecenin ilerleyen saatleri için bir umudu vardı.

YSK sabaha karşı son verileri açıklayacak, Recep Tayyip’in yüzde 50’den fazla oy alıp yeniden cumhurbaşkanı seçildiğini millete müjdeleyecekti!

Daha doğrusu kendi müjdesini Recep Bey kendisi verecekti.

Önceki seçimlerde hep olurdu ama balkon oyunu bu kez tutmadı.

Darısı iki hafta sonraya, 28 Mayıs gününe!