Dün bu köşede, Beyoğlu’nda firarileri kovalayan polisin açtığı ateş sonucu 18 yaşındaki Zuhal Ebrar Yıldız’ın nasıl öldüğünü anlattım. Sorumsuzluğun fotoğrafını gazetemizde, görüntülerini Sözcü TV’de yayınladım.

Sizler de gördünüz...

Polis mahalle arasını poligona çevirerek, atış talimi yapar gibi rastgele ateş ediyor. Kurşunlardan biri Yıldız’ı hayattan koparıyor.

Sanık polise istenen ceza, en çok dokuz yıl.

Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin.

Bu ceza suç işlemiş kamu görevlileri için cezasızlık güvencesi değil midir?

Onları cesaretlendirmek değil midir?

Nitekim, biri Adana, diğer İstanbul’da meydana gelen karakol merkezli iki dayak ve kötü muamele iddiası daha elime ulaştı.



Su döküp copladılar

Adana’da 41 yaşındaki M.K.’nin aracında 17 Nisan’da yapılan aramada dört, C.Y. ve iki kadında 10 tabanca çıktı.

M.K. ve C.Y. ile kadınlar silah kaçakçılığı iddiasıyla Adana Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne (KOM) getirildi.

M.K., gece 1’de gözleri bağlı şekilde, avukat görüşme odasına alındıklarını savunarak, şu iddiada bulunuyor:

“Işıkları kapattılar. Üzerime su döküp copla dövdüler. Silahları üstlenmemi istediler. 20 dakika dayak yedim. Ambulans istedim, çağırmadılar. Nefes alamadım, kalbim sıkıştı. Avukatım ambulans çağırmış ancak bana söylemediler.”



Sırtta darp izleri

O, şiddet görürken, avukatı Ahmet Kaya ise kapı kapı M.K.’yi aradı.

Kaya, gece 23’te emniyete gittiğini, KOM Şubesi’nde “Öyle biri yok” denildiğini ileri sürüyor. Birkaç saat sonra polis telsizinden M.K.’nin tesadüfen adı anons edilince KOM’da tutulduğunu öğreniyor. Gece 2-3’te M.K. ile görüştürüldüğünü vurgulayarak, şöyle devam ediyor:

“Nezarethanenin mazgalını açtık. Bankta uzanıyor. ‘Hadi kalk, görüşelim’ dedim. Kısık ve ağrılı sesle ‘Kalkamıyorum’ dedi. ‘Ne oldu?’ diye sordum. Anamı ağlattılar’ dedi.”

Kaya, çağırdığı ambulansın geri çevrildiğini savunuyor. Sabah savcının talimatıyla M.K. ile avukat görüşme odasında konuşabildiğini belirterek, şunları söylüyor:

“Gece beni odaya aldılar, su döküp döküp copladılar’ dedi. ‘Bu zamanda işkence olmaz’ dedim. ‘Sırtımı aç’ dedi. Açtım ki, komple kırmızı, bacaklar şiş. ‘Ambulans çağırın’ dedim.”

Kaya, itilerek yere düşürüldüğünü, bacaklarından tutularak kapıya kadar sürüklenip dışarı atıldığını, “Hakkını burada ararsın” denildiğini ileri sürüyor.

Kaya, adliyede M.K.’nin sırtının ve bacaklarının fotoğraflarını çekti. Fotoğrafta, M.K.’nin sırtının darptan ötürü kıpkırmızı olduğu, bacağının şiştiği görülüyor.

M.K. ve C.Y. tutuklanırken iki kadın serbest bırakıldı. M.K. suç duyurusunda bulundu.

Elleri kelepçeliyken kafasını yere vurmuş!

Bir diğer karakolda dayak suçlaması İstanbul Sarıyer’den...

İddiaya göre 30 yaşındaki K.T., 17 Nisan’da berberde polis Y.Ç. ile tartıştı.

19 Nisan günü saat 22.30’da K.T ile iki arkadaşı trafikteyken, Y.Ç.’nin de olduğu polislerce araç durduruldu.

K.T., iki gün önceki husumetten ötürü çevrildiklerini söylüyor. Polis tutanağında ise şüphe üzerine durdurulmak istenen araçtakilerin kaçtıkları, bir süre takip edildikten sonra yakalandıkları iddia ediliyor.

Tutanakta “Uyuşturucu madde kokusu gelmesi” üzerine araçtan inmelerinin istendiği yazıyor.

K.T.’nin iki polise yumruk atıp “Tayyip’in p... Siz mahallemde aracımı nasıl durdurursunuz” dediği ve küfrettiği ileri sürülüyor.

Karakola götürülen K.T.’nin “Elleri kelepçeli halde kendisini, yüzünü ve kafasını duvarlara ve yerlere vurduğu” ifade ediliyor.

Tutanakta yazılanların aksine K.T.’nin üzerinde veyahut araçta uyuşturucu madde bulunmadı. Kanında ve idrarında uyuşturucu ve alkol bulgusu çıkmadı.

K.T. sokakta ve karakolda ağır şiddet gördüğünü ileri sürerek, şöyle diyor:

“Polis ters kelepçe yapıp beni yere yatırdı ve dövdü. Özellikle M.Ç. adlı polis gözlerimi şişiren, kulağımdan çekip beni sürükleyen, elmacık kemiklerimden ve burnumdaki kırıklara neden olan kişidir. Y. de darp etti. İki polis bana küfretti.”

K.T.’nin burnunda ve elmacık kemiklerinde kırık tespit edildi.

Polislerin mukavemet, tehdit ve hakaret suçundan suç duyurusunda bulunduğu K.T. serbest bırakıldı.

AK Parti cesaretlendiriyor

AK Parti, 2002 yılında “İşkenceye karşı sıfır tolerans” vaadiyle iktidara gelmişti. Bugün iktidarın 21. yılı geride kalırken karakollarda işkence ve kötü muamele eksik olmuyor. AK Parti, suça karışan kamu görevlilerini etkin ve caydırıcı şekilde cezalandırmadığı gibi yer yer cesaretlendiriyor da.

Türkiye, ikinci yüz yılına girerken, insanlık suçu olan işkenceyi AK Parti iktidarıyla birlikte geçen yüzyılda bırakmalı.

Eski Hatay Valisi’ne vekillik teklif edip kızağa çektiler


AK Parti’den milletvekili aday aday olup listelere konmayan eski Hatay Valisi Rahmi Doğan, geçen salı günü merkez valiliğine getirilerek, kızak göreve çekildi.

Doğan’ın yakın çevresine, “Ben kendi isteğimle merkeze gittim” dediği ifade ediliyor.

AK Parti kulislerinden öğrendiğim kadarıyla Doğan’a yaklaşık bir yıl önce “Milletvekilliğine hazırlanın” denildi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir, geçen aralık ayında Doğan’ı arayarak, “Haber bekleyin” dedi.

Kandemir, 14 Mart’ta Doğan’ı aradığı Doğan’a “Cumhurbaşkanımızla görüştük, istifa edin. Ancak milletvekilliği yer garantisi veremiyoruz” dedi. Doğan bir gün sonra istifa etti. Doğan, söz verilmesine rağmen listelere konmadı. AK Parti’nin üst düzey yetkililerinin “Tepki olur diye koyamadık” dedikleri ifade ediliyor.

Rahmi Doğan’ın kırgın olduğu ve çevresine “Depremin hıncı bizden çıkartıldı” dediği öne sürülüyor.