Millet İttifakı yetkilileri, anket şirketleri, muhalif TV kanalları ve sosyal medya fenomenlerinin “Kılıçdaroğlu birinci turda zafer kazanacak” tahmini ve temennisi tutmadı.

Tutmadığı gibi...

Erdoğan, birinci turu yaklaşık 2.5 milyon oy farkıyla bitirdi.

Ve ikinci turda daha avantajlı görünüyor.

Aylardır iktidar hedefiyle ümitlendirilen muhalif seçmenler önceki geceden beri derin bir hayal kırıklığı ve şok yaşıyor.

Herkes birbirine soruyor:

Nasıl oldu?

Bu sorunun yanıtını 14 Mayıs’ın siyasi haritasında aramak gerekir diye düşünüyorum. Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’ın en çok ve en az oy aldığı beş şehri kıyasladığımızda cevabı kolaylıkla bulabiliyoruz.

14 Mayıs’ın siyasi haritası

Kılıçdaroğlu, en çok oyu sırasıyla Tunceli, Şırnak, Hakkari, Diyarbakır ve Batman’da alırken; Bayburt, Gümüşhane, Çankırı, Yozgat ve Rize’de rağbet görmedi.

Erdoğan ise Bayburt, Gümüşhane, Rize, Yozgat ve Çankırı’da rekor kırdı. Ancak Tunceli, Şırnak, Hakkari, Iğdır ve Diyarbakır’da çuvalladı.

Kabul etmek gerekir ki Türkiye’de hâlâ seçmenler kimliklerine göre oy veriyor. Dolayısıyla Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nden (YSP)Kılıçdaroğlu’na verilen desteğin demografik çoğunluğu oluşturan milliyetçi ve muhafazakarlarda tepkiye yol açtığı anlaşılıyor.

Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nu “Kandil’in adayı” diye karalaması ve AK Partililerin CHP’yi terörle işbirliği içinde gösteren ilanlar dağıtması; kimi PKK’lıların Millet İttifakı’nı destekliyor algısını besleyecek şekilde gün aşırı yaptıkları açıklamalar ve HDP’lilerin Öcalan’ın serbest kalacağına ilişkin saçmalamalarıyla birleşince vatandaşın beka derdi, hanesindeki yangının telaşını bastırdı.

Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı, bu kirli propagandaya açık ve sert bir karşılık veremedi ya da vermekte yetersiz kaldı.

Yalnızca Mansur Yavaş, Kandil’i yer yer payladı.

Onun sesi de yaygarada boğuluverdi.

AK Parti yüzde 15 küçüldü

Eğer beka kaygısı galebe çalmasaydı, hanedeki yangın iktidarı alaşağı edecekti.

Aslında AK Parti, 14 Mayıs’ı kazanmadı.

İlk tur muhalefet tarafından AK Parti’ye ikram edildi.

Çünkü AK Parti’nin 2018 yılında yüzde 42.6 olan oyu yüzde 35.2’ye geriledi. Yani yüzde 15 küçüldü. 2009 yılında yüzde 38 aldığı yerel seçimden sonra ilk kez yüzde 40’ın altına indi. Denebilir ki, 2002’deki ilk sandık sonucu olan yüzde 34’e geriledi.

AK Parti, bu seçimde 26 şehirde yüzde 10 ve üzerinde, 31 şehirde yüzde 5-10 arasında, 18 şehirde 1-5 arasında oy kaybetti.

Bu hesaba göre 75 şehirde oy kaybetti.

Yalnızca beş şehirde oy artırabildi.

AK Parti’den kaçan oy beka kaygısından ötürü Millet İttifakı’na değil, Cumhur İttifakı’ndaki MHP ve Yeniden Refah Partisi’ne (YRP) gitti. MHP yüzde 10.14 ile dördüncü parti oldu, YRP yüzde 2.8 oyla beş milletvekili çıkardı.

Sonuç olarak Erdoğan, ekonomik krize, salgına, Ukrayna’da çıkan savaşa ve depreme rağmen oy kaybederek de olsa sandıklardan birinci çıkmayı başardı.

MHP, anket şirketlerini ters köşeye yatırarak, Erbakan’ın YRP’si beş ve Hüda-Par dört milletvekilini meclise sokarak bu galibiyeti paylaştılar.

Kaybedenler kulübü

Kim kaybetti?

İlk olarak, Kılıçdaroğlu.

Bay Kemal, beş lideri ve iki belediye başkanını yanına çektiği, HDP’nin oyunu aldığı, 10’u aşkın parti tarafından desteklendiği halde Erdoğan’ı geçemedi. Ki 14 Mayıs, Erdoğan’ın en zayıf yakalandığı seçimdi.

Millet İttifakı kaybetti.

Gelecek, DEVA, Saadet ve Demokrat, AK Partililere alternatif oluşturamadı. Bu üç partinin CHP listesinden seçime katılmaları yalnızca kendilerine yaradı. DEVA 15, Gelecek 11, Saadet 10, Demokrat üç milletvekilini TBMM’ye soktu.

Akşener kaybetti.

Akşener’in Altılı Masa’da çıkardığı kriz seçmende güvensizlik yarattı. Kılıçdaroğlu’na mesafeli olan İyi Partililer MHP’ye yöneldi. Bir kısmı Sinan Oğan’a oy vermiş görünüyor.

YSP kaybetti.

YSP, tahminlerin altına inerek, yüzde 8.9’da kaldı, 4.7 milyon oy topladı. Halbuki YSP’liler seçimden önce yüzde 15 bandından söz ediyordu. YSP’nin PKK ile açıklanamaz ilişkisi Kürtlerde de kabul görmüyor. Milletvekili adaylarının ağızlarını açar açmaz “Öcalan’ın özgürlüğünden” dem vurması Türkiyelileşme iddiasını boşa düşürüyor. Asıl önemlisi, YSP Selahattin Demirtaş’ın liderliğindeki örgütselliğini yakalayamıyor. Bu arada Emek ve Özgürlük İttifakı sayesinde dört milletvekili çıkaran Türkiye İşçi Partisi’nin YSP’den ayrışarak, başarı kaydettiğini söylemeliyim.

Anket şirketleri kaybetti.

Konda, MetroPoll, Yöneylem, Türkiye Raporu, PanoramaTR ve Gezici gibi anket şirketlerinin tahminleri tutmadı. Bu kuruluşlar son hafta açıkladıkları anketlerde Kılıçdaroğlu’nu önde gösteriyordu. En çok da MHP’de yanıldılar.

Muhalif medya kaybetti.

Muhalif televizyon kanalları ülkenin yarısına sırtını dönerek, tek yanlı yayın yaparak, olanı olduğundan abartılı şekilde aktararak, muhalefeti erkenden zafer sarhoşluğuna sürükledi.

Zor fakat imkansız değil

Türkiye, 28 Mayıs’ta ikinci tura gidiyor.

Muhalefet açısından zafer, 14 Mayıs’a göre çok daha zor.

Dün görüştüğüm kimi CHP’li, İyi Partili, Gelecek ve DEVA’lı yetkililer 28 Mayıs’tan umutlu değil.

Çünkü Kılıçdaroğlu’nun aldığı 24.5 milyon oyu koruyup bir kez daha sandığa taşıması gerekiyor. Özellikle HDP tabanını seferber etmesi için hayli emek harcayacak.

Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ı geçerek, yüzde 50+1 alması için Oğan’ın 2.8 milyonluk oyu çekmesi ya da sandığa hiç gitmeyen altı milyonu harekete geçirmesi lazım.

Mümkün mü?

Mümkün.

Bunun için Kılıçdaroğlu’nun Oğan ve İnce ile işbirliği yapması gerekiyor. Fakat Oğan’ın öne sürdüğü HDP’ye mesafe koyma koşulu Kılıçdaroğlu’nun elini bağlıyor.

CHP’lilerin şu iki haftada seçmende karşılık bulan beka kaygısını gidermekten başka bir yolu bulunmuyor.

CHP, hem PKK ile işbirliği yaptığı propagandasını bozacak...

Hem de HDP’den gelen oyunu korumayı başaracak.

Çok zor...

Fakat imkansız değil.ax