CHP’deki değişim tartışması İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehir belediyelerinin akıbetinin ne olacağı sorusuyla birlikte yürütülüyor.

Kılıçdaroğlu taraftarları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın yeniden İstanbul ve Ankara’da aday olmasını savunuyor. İmamoğlu’nun başını çektiği muhalefet ise değişim gerçekleşmezse büyükşehir belediyelerinin kaybedilebileceğini vurguluyor.

Ancak CHP’nin AK Parti ve MHP’den aldığı yerel yönetimler büyükşehirlerden ibaret değil. Örneğin, Rize’nin CHP tarafından yönetilen tek belediyesi olan Fındıklı da, 25 yıl sonra geri alındı.

Kılıçdaroğlu’nun geçen ay belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda söz alıp değişim lehinde konuşan üç belediye başkanından biri Fındıklı’yı yöneten Ercüment Çervatoğlu’ydu.

Çervartoğlu, toplantıda şunları söylemişti:

“İlçemde yüzde 60’la geldim. 46 yıl sonra Rize’den vekil çıkardık. Ancak başarısız olduk. Bu toplantı daha önce olmalıydı. Bütün bunları konuşmamız gerekiyordu. Yenildik, siz de kabul edin. İki kişiden birinin oyunu aldığımızı söylüyoruz. Ama sokakta yüzde 3’lük partinin moraliyle geziyoruz. Değişim kaçınılmaz. Değişimin kendisi ideolojik ve politiktir. Lider de dahil değişim gerekiyor.”

Büyükşehirlerden söz edilirken, Fındıklı gibi, yerel yönetimlerin düşüncesini kimse sormuyor ve umursamıyor.

Çervatoğlu, değişim gerçekleşmezse Fındıklı’nın da kaybedileceğini elden gidebileceğini düşünüyor. Bunun için Kılıçdaroğlu’nun kurultayda bırakması gerektiğini savunuyor.

Şu an CHP’nin sahada durumu ne?

Kötü. Fındıklı’da “Ben oy vermeyeceğim sen olmasan” diyorlar. İyi görünmüyor.

Neden?

Seçim sonucu, en büyük etken o.

Bir moral kaybı var.

Tabi, moral kaybı var. Fındıklı için örnek vereyim. Adalet ve Kalkınma Partisi, seçimden önce Fındıklı ile ilgili “Biz Fındıklı’dan vazgeçtik” diyordu. Biz “Fındıklı dışındaki yerleri de alalım” diyorduk. Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi diyor ki, “Fındıklı’yı alacağız.”

Farkımız bu.

Yenildik yani. Sonuç iki sıfır. Parlamentoda da yenildik.

Kılıçdaroğlu, başarı olarak görüyor. 

Bu bir başarı değil. Kendimden örnek vereyim. Biz Fındıklı’da yüzde 49’a yakın oy aldık. Onlar da 51 aldı. Oysa ben yerel seçimde yüzde 60 almıştım. Şimdi Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu geçti. “Ben başarılıyım” deme şansım yok.

İttifak yaradı mı?

Çok fazla yaramadı. Şöyle diyeyim: Saadet Partili bir vatandaş, beni komünist-dinsiz görüyordu. Birlikte çalışınca birbirimizi tanıdık. Bu anlamda yaradı.

Ama oya dönmedi. Niye? 

Bizleri terörist ilan ettiler. “Terörist değiliz” demekte boğulduk.  Burada bizi kucaklıyorlar. “Ercüment seni tanıyoruz. Ama senin başındakiler HDP’yle görüşüyor” diyorlar. HDP ile görüşen, AK Parti iken bize laf ediyorlar. Stratejide yanlışlık oldu.

Ümit Özdağ’la ittifakı nasıl yorumluyorsunuz?

Doğru bulmuyorum.

CHP’de değişim gerekli mi?

Mutlaka ve mutlaka gerekli. Hatta yönetimde olan bensem, ben de değişeyim, hiç dert değil. Yönetim noktasında değişimi halk bekliyor.

Ercüment Çervatoğlu


Halk neyi bekliyor?

Siz yeniden umut yaratan bir yapılanmayı oluşturamazsanız ve umutsuz şekilde devam ederseniz dezavantajlı başlarsanız. Genel başkanımız çok iyi, insani olarak mükemmel. Yaptığı işleri benim yapma şansım yok. Ama siyaset öyle bir şey ki kazanamayınca, bu bir anlam ifade etmiyor.

Kılıçdaroğlu’nun ne yapması gerekiyor?

Bir anlaşma ile başkanlığı yeni bir yönetime bırakmalıdır.

Kurultayda çekilmeli, öyle mi?

Evet. Onursal genel başkan olmalı. Önceki başkanlarımızla birlikte partiye katkı koyacak bir sürü çalışması olabilir. Bu birikimi heba etmemek lazım. Genel başkanımızı başımızın üstünde tac etmeliyiz. Ama kurultayda yeni bir anlayış oluşturmamız gerekiyor.

Değişim gerçekleşmezse ne olur?

Fındıklı’da ben yüzde 60’la aldığım oyu zorlanarak alacağım. Belki alamayacağım. Bir sinerji yaratmamız lazım. Bu toplumsal sinerjiyi sadece benim duruşumla yaratmamız mümkün değil.

Fındıklı’yı bile tekrar alamayabilirsiniz. O olasılık var. 

Evet var. “Sandığa gitmem” diyenler çıkabilir.

İmamoğlu’nun değişim çağrısına nasıl bakıyorsunuz? 

Değişim çağrısında ifade ettiklerini olumlu buluyorum. “İkinci parti olmak istemiyoruz” diyor. Değişim İstanbul, Ankara ve İzmir için çok daha önemli. Sinerji yaratabilirsek İstanbul’u, İzmir’i, Ankara’yı daha güçlü alabiliriz.

Sizce İmamoğlu, CHP’de başkan adayı mı olmalı? İBB’de devam mı etmeli?

İlk etapta İstanbul’u alması gerekir. Şu an en güçlü adayın İmamoğlu olduğunu düşünüyorum.

Kılıçdaroğlu devam ederse Ankara ve İstanbul’u CHP alabilir mi?

Bana çok zor geliyor.

CHP lideri, zoom toplantısının etik dışı olduğunu söylüyor.

Öyle düşünmüyorum. Bu partinin her kademesindeki insanlar bir araya geldiği zaman konuşuyor, dertleşiyor, çözüm arayışında bulunmaya çalışıyor. Etik dışı davranış olarak göremeyiz.

İttifak gerekli mi?

Hayır. Öncelikle kendi ideolojik hattımızı ve örgütlü yapımızı oluşturmamız lazım. Ondan sonra lokasyon bazlı ittifak olabilir. Şu an Gelecek, DEVA ve diğer partilerden yapılan açıklamaları içten bulmuyorum. Ben böyle bir ittifak yapar mıydım? Yapmazdım. Emek güçleriyle ittifaka girerdim.

Katıldığınız belediye başkanları toplantısında Kılıçdaroğlu, geçmişi temiz bir aday bulması halinde görevi bırakacağını söyledi. Ne düşünüyorsunuz?  

Rahatsız oldum. Doğru değil. Bizim geçmişimizde solculuğumuz var, başka bir şeyimiz yok. Rahatsızlığım, genel başkan adayı olmakla ilgili değil. Zaten bir daha belediye başkanı adayı olursam, seçilirsem, üçüncü dönemi düşünmüyorum. Çok uzun erimli aynı yerde durmanın yanlış olduğunu savunanlardanım. Talihsiz bir açıklamaydı.

Partinizde yedi dönem milletvekili olanlar var.

İki dönemden başka olmamalı. Dörder yıllık, iki dönem. Sekiz yıl.

Genel başkan da dahil mi?

Evet.

Siz CHP lideri olsaydınız 28 Mayıs’ta ne yapardınız?

Kurultay sürecini tamamlar, aday olmayacağımı söyler. Yeni kadrolara burayı devredeceğimi, partinin bir neferi olarak çalışacağımı ifade ederdim.