Hakan Ayık’ın liderliğini yaptığı Comanchero adlı uluslararası uyuşturucu çetesinin çökertildiğini, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın 2 Kasım tarihli paylaşımıyla öğrendik.

Bu suç örgütünün merkezi, aslında Avustralya.

Fakat bütün lider takımı, İstanbul’daydı.

Yalnızca Hakan Ayık mı?

Örgütün lider kadrosunda yer alan ve Kırmızı Bültenle aranan Duax Hohepa Ngakuru, Hakan Arif Tavukçu, Barış Tükel, Erkan Yusuf Doğan ile haklarında Mavi Bülten bulunan Jimmy Avaijan, Sibel Arif ve Alp Öztürk’ün içinde olduğu 37 şüpheli Kafes Operasyonu ile gözaltına alındı.

ÖRGÜTÜN YENİ LİDERİ: HAKAN AYIK (Reis) 

Bakan Yerlikaya’ya göre...

Örgüt lideri Mark Douglas Buddle, geçen yıl KKTC’de yakalanıp Avustralya’ya iade edilmişti. O tarihten beri bu örgütü Ayık ve Ngakuru, Türkiye’den yönetiyordu.

Ayık, uyuşturucu madde ticareti suçundan Avustralya tarafından, 29 Aralık 2010’da, yine uyuşturucu ve kara para aklama suçundan ABD tarafından 23 Ağustos 2021’de çıkarılan iki ayrı Kırmızı Bültenle aranıyordu. Doğuştan Türk vatandaşı olan Ayık, uzun zamandır Türkiye’de yaşıyordu. Soyadını ‘Reis’ olarak değiştirmişti.

Bu örgüt Güney Amerika’dan temin ettiği uyuşturucuyu Güney Kore ve Güney Afrika üzerinden Avustralya, Hollanda ve Hong Kong’a sevk ediyordu.

Kafes Operasyonu’nda 55 şüpheliye ait 4.5 milyar TL değerindeki malvarlığına ve 22 şirkete el kondu.

İkinci dalga 4 Kasım’da geldi.

Bakan Yerlikaya’dan öğrendik ki beş kişi daha gözaltına alındı.

Bu kez de ‘Chomanchero’nun lider kadrosundan, yine Kırmızı Bülten ile aranan Maximilian Rivkin ve Necmi Saki yakalandı.

Rivkin, Sırbistan kökenli İsveç vatandaşıydı.

‘Nikolaj Ankov’ adına düzenlenmiş Bulgaristan pasaportuyla Türk vatandaşlığına geçerek, Cem Cansu adını almış.

Yerlikaya, şöyle yazdı:

“Bu şahısla ilgili Türk vatandaşlığının geri alınması işlemleri başlatıldı.”

Gel gör ki Yerlikaya, ‘Chomanchero’nun liderlerinin ne zaman Türkiye’ye geldiklerine, nasıl Türk vatandaşlığını alabildiklerine, kimlerin yardımcı olduğuna değinmedi.

‘Chomanchero’ nasıl Türk vatandaşı olabildi?


Chomanchero’nun vatandaşlık işini eski polis takip ediyor


‘Chomanchero’nun gayrimenkul satışı yoluyla oturum ve vatandaşlık almasına aracılık eden M.S. de Kafes Operasyonu’nda tutuklandı.

M.S., Bakırköy Emniyet Müdürlüğü’nde görev yaparken, polis memurluğundan ayrıldı. M.S.’nin ağabeyi H.S. ise bu operasyon gerçekleştirildiğinde Ankara Emniyet Müdür Yardımcısıydı.

Aynı ilçede, V.Ş. adlı kişiyle yabancılara gayrimenkulle ikamet izni ve vatandaşlık hizmeti için 2016 yılında V.H.M. Danışmanlık’ı kurdu. V.Ş. iki yıl sonra ayrıldı. M.S. de şirketin adını ‘Visal Danışmanlık’ yaptı ve devam etti.

AYIK'IN EŞİNE OTURUM ALDI

M.S., ifadesinde verdiği bilgiye göre ilk olarak 2017’de Hakan Ayık ile tanıştı. Eşi Fabienne Flenur Reis’in oturum ve vatandaşlık işini yaptı. Vatandaşlık başvurusu reddedilse de oturum izni verildi.

Ayık ile M.S.’nin ilişkisi o kadar ilerledi ki, neredeyse ortaklık seviyesine çıktı. M.S.’nin avukatı M.T., Ayık’ın hukuk danışmanı oldu.

M.S., “Ayık, bana çevresinde bulunan, oturum izni ve vatandaşlık alacak kişileri yönlendirdi” diyor.

Kim onlar?

İlk başta, örgüt liderlerinden Duax Hohepa Ngakuru.

M.S., Ngakuru ile 2017’de Ayık vesilesiyle tanıştığını kabul ediyor.

Ngakuru’nun oturum izni için uğraştığını belirtiyor.

M.S., şu bilgileri veriyor:

“Bu şahıs benim şirketime oturum izni ve vatandaşlık işlemleri için müşteri yönlendiriyordu. Şöyle bir talebi oldu: ‘Sana müşteri gönderiyorum, sen de beni şirket çalışanı olarak göster.' Bana mantıklı geldi. Amacım, bana çok müşteri getireceği kanısıydı.”

Yeni Zelanda tarafından suç örgütüne üye olma, uyuşturucu ve  kara para aklamaktan 2021’de çıkarılan Kırmızı Bülten’le aranan Ngakuru, 18 Temmuz 2020 - 11 Aralık 2022 arasında Visal Danışmanlık’ta pazarlama sorumlusu olarak sigortalı şekilde çalıştı.

Herhalde, siyasi rezalet türünde dünyada bir ilktir.

Dünyada Kırmızı Bültenle aranan bir kişi, yabancılara oturum izni ve vatandaşlık için sigortalı şekilde çalışıyor!

M.S., ifadesinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2022’de Ngakuru’nun çalışma iznini iptal ettiğini belirtiyor.



M.S., Kırmızı Bültenle aranan bir suçluyu neden çalıştırdığına ilişkin şunları söylüyor:

“Kırmızı Bültenle arandığını bilme şansım yok. Çalışma Bakanlığı’nca verilen çalışma
izni var. Kırmızı Bültenle aranması olan yabancı şahsa çalışma izni verileceğini bilmiyordum.”



Ancak burada vurgulamalıyım ki, Ngakuru hakkındaki Kırmızı Bülten, Visal Danışmanlık’ta işe girdikten bir yıl sonra, 2021’de çıkarıldı. Bakanlık Kırmızı Bülten’den yaklaşık bir-bir buçuk yıl sonra çalışma iznini iptal etti görünüyor.

Acaba bakanlık bu gecikmeyi nasıl açıklıyor?

Çok merak ediyorum.

‘AYIK ÇOK KİBAR BİR İNSAN’

M.S., ifadede, Ayık ve Ngakuru arasındaki ilişkiyi bilmediğini ileri sürdü.

Sorguda, bu ikilinin Avustralya ve Yeni Zelanda’da uyuşturucu madde ticareti yapmaktan arandıkları yönünde çok sayıda haberin yayınlandığı hatırlatıldı.

Hatta Ayık ile Ngakuru’nun fotoğrafı gösterildi.

M.S., şu yanıtı verdi:

“Ayık’a sorduğumda şu cevabı verdi: ‘Gençlik yıllarında çekilmiş resimdir. 12-13 yıldır Türkiye’deyim. Hiçbir suçla alakam yok. Sadece burada hayatımı yaşamaya çalışıyorum.’ Ayrıca bu kişinin durumu beni ilgilendirmediği için geçmişiyle yargılamaya hakkım yok.

Hakan Ayık’ın haberini görene kadar uyuşturucu işiyle alakalı bir şeyini duymamıştım. Hakan Ayık çok kibir bir insan.”

M.S., Ngakuru ile ilgili şu savunmayı yapıyor:

“Onun da uyuşturucu konusunda bir şeyini duymamıştım.
İlişiğimi kesmemden üç ay sonra Kırmızı Bülten’le arandığını öğrendim. Arandığını bilseydim çalıştırmazdım.”

Hakan Ayık’ın iki ruhsatlı silahı varmış


M.S.’ye Ayık ve Rikvin’e Türk vatandaşlıkları kazandırılarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin manevi itibarının zedelenmesine sebep olduğu ifade edildi.

M.S., şu yanıtı verdi:

“Ben kimsenin Kırmızı Bültenle arandığını bilmiyordum. Can Kaan, benimle görüştüğünde Türk vatandaşıydı. Hakan Ayık’la tanıştığımda iki ruhsatlı silahı vardı. Kaçak göçek işlerle uğraştığını bilmiyordum. Devletimizi zarara sokacak iş yapmadım. Sadece işimi yaptım. Vatandaşlığı veren makam, devletimiz. Tahkikatı yapan makam, devletimiz. Rivkin, İzmir’de parmak izi verdi. Kaçak göçek iş yaptığını düşünmem, hayatın olağan akışına aykırıdır.”

M.S.’nin avukatı da şunları söyledi:

“Müvekkilim onay mercii değil. Müvekkilimin Kırmızı Bülten sorgu ekranı yoktur. Noterler, Göç İdaresi ve Vatandaşlık İşlemleri denetlenmemiş, sadece müvekkilim sorumlu tutulmuştur. Müvekkilimin bu kişiyle ilgili yapmış olduğu Göç İdaresi’ndeki parmak izi başvurusunda bir şüpheli durumun olmadığı açıktır.”

Gerçekten...

Eğer anlattığı gibiyle M.S.’ye “Haksız” diyebilir misiniz.

Şimdi, şu soruların yanıtları gerekiyor:

Ayık, Kırmızı Bültenle arandığı halde neden Avusturalya’ya teslim edilmedi?

Ayık’ın iki ruhsatlı silah aldığı doğru mu?

Bu ruhsatlar nasıl verildi?

Maximilian Rivkin, Kırmızı Bültenle aranırken, nasıl olur da parmak izi alındığı halde oturum izni ve vatandaşlık kazanabildi?

İstihbarat incelemedi mi?

Her şey bir yana...

M.S’nin Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı olan ağabeyi H.S., nasıl olur da kardeşinin oturum izni ve vatandaşlık ‘hizmeti’ verdiği yabancı kişilerin Kırmızı Bültenle aranan uluslararası çapta uyuşturucu satıcıları olduğunu bilmez?

Rivkin’in parmak izi alındığı halde vatandaşlık verildi


M.S., ‘Chomanchero’ liderlerinden ABD’nin Kırmızı Bültenle aradığı Maximilian Rivkin’in de oturum ve vatandaşlık işlerini takip ediyor.

M.S., Rivkin’i Bulgaristan pasaportundaki adıyla, yani Nilokaj Ankov olarak tanıdığını ve hiç görmediğini iddia ediyor.

M.S., “Beni tanıştıran Hakan Ayık’tır. 2022 yılı altıncı ayında tanıştım” diyor.

Resmi evraklara göre Rivkin, 18 Mayıs 2022’de banka işlemleri ve vatandaşlık başvurusu için M.S.’ye vekaletname verdi.

ÇETE LİDERİ KENDİ EVİNİ SATMIŞ!

Rivkin, oturum ve vatandaşlık için çete lideri Hakan Ayık’a ait Şişli’deki iki evi 9 Haziran 2022’de satın aldı ya da almış gösterildi. Satış için Ayık’ın hesabına 4.112.875 TL yatırıldı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge Müdürlüğü, 4 Ağustos 2022’de Rivkin’e “Vatandaşlığa uygundur” belgesi verdi.

Rivkin, İzmir’de oturmak istedi.

Rivkin ile Visal Danışmanlık’ın avukatı M.T. 16 Eylül 2022’de İzmir İl Göç İdaresi’nde giderek, oturum izni için başvurdu. Başvuru tarihinden 16 Eylül 2026’ya
kadar oturum izni istediler.

Göç İdaresi, 21 Eylül 2026’ya randevu verdi.

İkamet başvurusunda M.S.’nin şirketine ait cep telefonu ve adres Rivkin’e aitmiş gibi beyan edildi.

Asıl skandal şu:

Rivkin’in parmak izi alındı! Kırmızı Bültenle aranan bir kişi sahte bir isim ya da pasaportu bildirse bile parmak izinden yakalanması gerekir.

Ancak Rivkin, yakalanmıyor!

İSTİHBARAT İNCELENDİ Mİ?

M.S. Rivkin’in satın aldığı ev İstanbul’da olduğu için İzmir’de ikamet izni verilip verilmeyeceğinin Ankara’ya sorulduğunu iddia ediyor.

Ele geçirilen yazışmalardan Rivkin ve Ayık’ın işlemleri bizzat takip ettiği anlaşılıyor.

Örneğin M.S., Rivkin’e şöyle yazıyor:

“Herhangi bir şüphe uyandırmayın veya alarm vermeyin, konutu işleme koymalarına izin verin.”

Rivkin de “Tamam” diyor.

Ayık, bir yazışmada, Rivkin’in vatandaşlık sorgu ekran resmini göndererek, “Normal bir prosedür mü” diye soruyor.

M.S., şöyle diyor:

“Evet abi normal prosedür. İstihbarat araştırmasına göndermişler. Oradan gelecek sonuç çok önemli. 40 güne cevap gelir. Olumlu cevap geldiği zaman dosya listeye eklenecek ve... yazdığı zaman olumlu gelmiş demektir. Sen aşama aşama bana haber ver, ben sana bilgi veririm. Abi şu an bir problem yok. Dosya eksiği yok demektir. Parafa gitmiş demektir.”

Ayık, 31 Ağustos 2022’de M.S.’ye bir ekran resmi yollayarak, “Kazandı mı demek?” diye soruyor.

M.S., de “Evet abi, hayırlı olsun” diye karşılık veriyor.

Burada M.S.’nin yorumu çok kritik.

Rivkin’in başvurusu MİT ya da Emniyet İstihbarat tarafından incelediyse neden vatandaşlık sürecine engel olunmadı?

‘CEM CANSU’ ADINI ALDI 

M.S., ifadesinde, Rivkin’in vatandaşlık işlerini yürütmediğini, hatta vatandaşlık aldığından haberdar olmadığını ileri sürdü.

Ancak ofisine ait WhatsApp yazışmasında, 8 Mart 2023 tarihi itibariyle Rivkin’in vatandaşlığının takip edildiği anlaşıldı. Hatta M.S.’nin avukatıyla yaptığı yazışmada, Rivkin’in ‘Cem Cansu’ adını istediğini belirttiği ortaya çıktı. Sorulunca M.S., "Bu yazışmayı unutmuşum. Eski yazışmadır” dedi.

TÜKEL’İN EŞİNE OTURUM İZNİ ÇIKARDI

M.S., yine Kırmızı Bültenle aranan, Türk vatandaşlığına geçip ‘Cem Kaan’ adını alan Henry Djuhary’nin işini takip etti.

Djuhary’in Dubai’den gelen ve Mersin Gümrüğünde bekletilen ev eşyalarını almak üzere Ocak 2023’te Djuhary ve Ayık’la bu şehre gitti.

M.S., ifadesinde, “Eşyaların satışa çıkarıldığını öğrenip satışını durdurduk. Canla tanışıklığım bu şekildedir. Bir alışverişim yoktur” diyor.

M.S., ABD tarafından Kırmızı Bültenle aranan Barış Tükel’in eşi Alissar Ghattasa’ya da oturum izni aldı. Tükel, M.S.’ye toplam 22.300 TL gönderdi.