Geldiğimiz nokta: Dolar ile faiz birlikte yükseliyor. Enflasyon ile işsizlik aynı anda yukarı gidiyor. Fabrikalarda, tarlalarda, seralarda üretim daralması ile kentlerin orta yerinde yoksulluk da hep birlikte artıyor.

Bunun adı:

Sarmal.

Acı yalan sarmalı.

Merkez Bankası önceki gün faizi yükseltince bir yığın ekonomist etiketli uzman ve gazeteci; “İşte yapılması gereken buydu... Krizden çıkıyoruz... Döviz rezervimiz 6 ayda 36 milyar dolar arttı... Merkez Bankası’nın eli rahatladı...” diye naylon umutlar pompalıyor. İktidarın adamları da “enflasyon inmeye başladı” müjdesini köpürttükçe köpürtüyorlar.

★★★

Salçanın kutusu

10 TL idi.

45 TL’ye çıktı.

1 kilo pirinç:

4.8 TL idi.

65 TL’ye çıktı.

1 kilo mercimek:

3.6 TL idi.

38 TL’ye çıktı.

1 kilo nohut:

9.4 TL idi.

75 TL’ye çıktı.

★★★

Hedef konmuştu. 2020 yılı sonunda 1 dolar ortalama 6 lirada kalacaktı. Yukarda yazdığım tablodaki ürünlerin fiyatı böylesine çıldırmayacak; 1 kilo pirinç 2020 yılında 4.8 TL iken bugün 65 TL’ye fırlamayacaktı.

Hiçbir hesap tutmadı.

22 yıldır aynı plan, aynı yalan dolan: Hızlı toparlanma yapacağı umuduyla “ekonomik kumar” oynandı. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış devletin fabrikasını, limanını, şirketini, malını, mülkünü 90 milyar dolara önce yandaş yerli iş adamlarına ve onların elinden de yabancılara sattılar. Bu parayı da “israf havuzunda” yok ettiler. Sonunda kumar oynayarak negatif faiz yolunu seçtiler. Negatif faiz de gitti lirayı ezdi. Lira ezilmesin diye yeniden faizleri  “yükseltmek” zorunda kaldılar. O da tutmadı. Kur korumalı diye sunturlu bir yalan ve soygun sistemi ürettiler. Sürekli Merkez Bankası Başkanı ve ekonomiden sorumlu bakan değiştirip bugünkü noktaya gelindi.

★★★

2020 yılında.

Berberde tıraş:

40 TL idi.

2023 yılında.

400 TL’ye çıktı.

Gerçek işsizlik oranı, gerçek enflasyon oranı, gerçek fakirlik oranı, gerçek israf ve kişi zengin etme oranları gizlendi. Başta otomotiv, elektronik olmak üzere tüm şirketler, “bu kadar yüksek dolar fiyatı ile üretime devam edemeyecekleri için zam yapıyorlar” fiyatlar uçtu, gelirler giderleri karşılayamaz oldu, yoksulluk derinleşti.

Yalan tavan yaptı.

Acı sarmala döndü.

Ülke ekonomisi “Yüksek enflasyon- yüksek devalüasyon- yüksek faiz- yüksek israf- boynu vurulmuş adalet sarmalına” tam olarak girdi.

★★★

Önceki gün Merkez Bankası, dış para gelsin diye faizi yüzde 40’a çıkardı. Türkiye’nin temel ekonomik sorunu faizi indirip çıkararak dışardan borç para bulmak, borcu borçla kapatmak değildi. Türkiye’nin temel ekonomik sorunu; üretim yapısı ile ihracat kalitesini değiştirip dünyada döviz açığı vermeyen ülkeler arasında yer bulabilmekti.

22 yıl boşa gitti.

İhracat kalitesi.

Üretim yapısı.

Değişmedi.

Türkiye ekonominin 22 yıl önce dünya imalat sanayi içindeki payı yüzde 1 idi, bugün de yüzde 1... Yine 22 yıl önce Türkiye’nin dünya da toplam hasılatı içindeki payı da yüzde 1’di şimdi yüzde 1’in de altına indi.

★★★

Henüz açıklandı.

Yeni bilgi.

Size aktarayım: Düşük teknoloji ve orta düşük teknolojideki tüketim malları (otomobil- elektrikli otomobil- hazır giyim- plastik- metal eşya- mutfak eşyası- kırtasiye) ithalatındaki artış, bu yılın ocak-eylül döneminde geçen yıla oranla yüzde 60.7 arttı.


İleri teknoloji ihracatı elma, armut, limon, portakalı geçemedi


Ankara Sanayi Odası kasım ayı Meclis toplantısı yapılıyordu. Toplantıya Sanayi Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da çağrılmıştı. Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, “ileri teknoloji sanayi ürünlerinde toplam ihracatımızın ancak meyve (elma, armut, limon portakal, şeftali, mandalina) ihracı kadar olduğunu” açıkladı. Bakan bu sözleri gülerek dinledi. Ağlaması gerekirdi. İktidar 22 yılda ileri sanayi ürün ihracatını desteklemek için kaç milyar lira ya da dolar teşvik ve devlet desteği verdi? Bu teşviklerin veriliş amaçlarına uygun olarak harcanıp harcanmadığı niçin denetlenmedi? Bu kadar teşvik, destek, hibe, ucuz kredi, kollama ahmak projelere ve gösteriş böbürlenmesine mi gitti? Kimse bu soruları sormuyor. Türkiye’nin her ekonomik krize düştüğünde dış borç dilencisi durumuna düşmemesi için döviz gelirinin döviz harcamasından fazla olması gerekiyor.