Hiç kuşkunuz olmasın!

Türkiye’de artık hukuktan söz edilemez!

Bu konuda zaten yaralıydık...

Yargıtay 3. Ceza Dairesi ağır bir darbe daha vurdu!

Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi’ne açıkça isyan etmesini, Anayasal düzeni askıya alma teşebbüsü olarak da görmek de mümkün!

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararını, dünya hukuk tarihinde emsali görülmemiş bir skandal olarak kabul edenler haksız değildir.

Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’nin kararını dinlemek zorunda olduğu Anayasa emridir..

Anayasa’nın 153’üncü maddesi çok net. Maddenin son paragrafı şu hükmü getiriyor:

“Anayasa Mahkemesi’nin kararları, Resmi Gazete’de hemen yayınlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare mahkemelerini, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”

Ayrıca... Anayasa’nın 158. Maddesi’nin hükmü şöyle:

“Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.”

Bu hükümler, okuma-yazma bilen herkesin anlayacağı kadar açık iken Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin muhterem hâkimleri anlamaz mı? Tabii ki anlarlar! Anlarlar ama yargıya siyaset bulaşmışsa anlamazlar!

★★★

Yargıtay’ın ve Anayasa Mahkemesi’nin görev alanları değişiktir ve Yargıtay, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak zorundadır.

Anayasa böyle emretmesine rağmen Yargıtay 3. Ceza Dairesi uymuyor!

Bir hukukçu arkadaş gönderdiği mesajda:

“Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi’ne ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı başlattığı Anayasa’yı askıya alma girişiminden Saray’ın bilgi ve izni olmadığını düşünen biri var mı?” diye soruyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukuk danışmanı Mehmet Uçum’un sözleri bu sorunun cevabını net olarak vermiş oldu.

Saray Danışmanı Uçum, Yargıtay’ın kararını desteklediklerini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri de Yargıtay’ın kararını destekler nitelikte...

★★★

Ortalık karışık! Hukukçular ayakta! Türkiye Barolar Birliği “Bu karar Anayasal düzene karşı açık bir başkaldırıdır” diye bir bildiri yayınlayarak özetle şu görüşü savundu:

“Bugüne kadar her türlü  darbe teşebbüsün karşısında yer alan Türkiye Barolar Birliği, demokratik hukuk devletini korumak için üzerine düşen görevi yapmaktan asla çekinmeyecektir.”

Hukukun zedelendiği, Anayasal düzene karşı çıkıldığı, adaletin askıya alındığı bir ülkenin sonu ne olur?

Tarih bunu defalarca göstermiştir.

Aklımızı başımıza toplamazsak yok oluruz!

Hukuk devletiysek böyle yönetilmemeliyiz!

Anayasa Mahkemesi iktidarı neden kızdırıyor?


İktidarın mevcut Anayasa’yı ve Anayasa Mahkemesi’ni sevmediği kesin!

Neden sevmiyor?

Kendi düşüncelerine aykırı buluyor ve onu siyasal faaliyetleri için ayak bağı gibi görüyor da ondan...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi görüşüne aykırı bir karar çıkınca “Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” demişti.

Her fırsatta “Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yapılandırılmasını gerekli gördüklerini” söyleyen Erdoğan, tamamen kendi denetimlerinde bir AYM yaratmak arzusundaydı...

İktidarın destekçisi Devlet Bahçeli de:

“Bu Anayasa Mahkemesi kapatılsın” diye haykırarak tepkisini ortaya koyuyor ve yüksek mahkemeyi yıpratmaya çalışıyordu.

Ancak... Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması veya yeniden yapılandırılması o kadar kolay değil. Çünkü, böyle bir düzenleme için “Anayasa değişikliği” gerekiyor.

Bu değişikliğin Meclis’te doğrudan kabulü için 400 milletvekilinin “Evet” oyu şart...

Tabii ki böyle bir rakama ulaşmak mümkün görülmüyor.

Anayasa değişikliğinin halk oyuna sunulması (referandum) için 360 milletvekilinin oyuna ihtiyaç var. İktidar bunu belki sağlayabilir, sonunda kararı millet verir!

GÜNÜN SÖZÜ

Hukuk ve adalet, yalnız devletin değil dünyanın temelidir!