Gazeteci Barış Pehlivan 12 gündür Silivri Cezaevi’nde...

Türkiye’nin en güzel ilçelerinden biri olan Silivri’den mesaj yollayan bazı okurlar “Cezaevinin adı değişti. Oranın adı artık Silivri değil, Marmara Cezaevi... İlçemizin adını temize çıkaralım” diyor.

Haklılar... O zulümhanenin adı geçen yıl “Marmara Cezaevi” olarak değiştirildi. Fakat inanın ki, Türkiye’de bunu çok az kişi biliyor.

Millet o hapishaneyi “Silivri Cezaevi” diye tanımıştı ve hâlâ öyle biliyor, öyle anıyor. Zihinlerde değişmesi sanırım uzun zaman alacak.

★★★

Silivri Cezaevi, Merdan Yanardağ ile Barış Pehlivan’ın mekânı oldu.

Daha önce de Silivri’de yatan Yanardağ 63 gündür, 5’inci defa hapse giren Pehlivan ise 12 gündür cezaevinde...

Ülkemizin saygın hukukçuları, Barış’ın yeni infaz yasasından yararlandırılmadan cezaevinde tutulmasının “halk ihlali” olduğunu söylüyor.

Muhalif gazeteci-yazarlara hak ihlâli hep yapılıyor.

Bir de iktidar sık sık ”Türkiye’de basın hürriyeti, düşünce ve fikir özgürlüğü var” diyor.

Bunu sanıyorum “yandaş basın” için söylüyorlar! İktidarı destekleyen ve öven gazetecilere “sınırsız özgürlük” var. Muhalif gazetecilerin ise tepelerinde “Demokles’in kılıcı” sallanıyor!

★★★

Barış Pehlivan’dan bir cezaevi anısı:

Barış, Silivri ya da yeni adıyla Marmara Cezaevi’nin bahçesinde volta atarken, arkasından biri seslenip yanına koşuyor.

Kalpazanmış gelen mahkûm... Piyasaya sahte para sürerken yakalanıp ceza yemiş... Konu dönüp dolaşıp ülkedeki hayat pahalılığına geliyor. Kalpazan gülerek:

“Memlekette sahte para bile artık kazandırmıyor!” diyor. Barış Pehlivan’ın anlamadığını anlayınca devam ediyor:

“Abi düşün... En büyük kâğıt para 200 TL. Ben onun sahtesini 30 liraya alıyorum. Piyasaya sürmek için bir sigara alsam, 50 lira gitti. Kaldı mı sana 120 lira? Artık İstanbul esnafı kolay yemiyor. Biz de mecburen gurbete, yani küçük şehirlere gidiyoruz. Arabasıydı, benziniydi derken sahte 200 liradan üç kuruş kalıyor cebimize...”

Barış Pehlivan’ın, cezaevinden çıktıktan sonra yazacağı çok ilginç anıları olacak.

Paramız paraşütsüz düştü


Türk lirası yabancı para birimleri karşısında tuş oldu.

O kadar değer kaybetti ki, 5 kuruş, 10 kuruş gibi madeni paralar iyice unutuldu. 25 kuruşun bile bir alım gücü yok. Marketlerde ancak boş poşet alabiliyorsunuz.

2023’te hiç 25 kuruş basılmadı.

En büyük para birimimiz olan 200 TL’nin hali de çok acıklı...

200 liralıklar 2009 yılında tedavüle çıkarıldı. O zamanki değeri muhteşemdi. 200 lira ile 130 dolar alabiliyordunuz. Yani 14 yıl önceki 200 liranın bugünkü alım gücü 3500 liraya eşit.

İktidarın ortaya attığı “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” şeklindeki bilimden uzak tezden sonra döviz fiyatları hızla arttı, enflasyon dizginleri kopardı.

Bugün, en büyük para birimimiz olan 200 TL ile sadece 7 dolar 50 sent alabiliyoruz. 122 dolar 50 sent kayıp var. Hiçbir para birimi böyle değer kaybetmedi.

Bunun sebebi belli... Ekonomimiz yıllardır kötü yönetiliyor! Ve ne yazık ki, önümüzdeki günler hâlâ bulanık!

TEBESSÜM

Neden fren yapmamış?


Adam, otomobili kullanan karısına telâşla bağırır:

“Hanım, frene bas! Fren yap, fren!”

Kadın hiç aldırmayıp gaza basar. Sonuç malûm... Araç hızla bir ağaca çarpar, hurda haline gelen otomobilden güç bela çıkarlar...

Adam, karısına hayret ve kızgınlıkla sorar:

“Neden fren yapmadın?”

Kadın suratını asar:

Ben senin bana bağırmandan hoşlanmıyorum”

GÜNÜN SÖZÜ

Allah, adaletle idare edenleri sever. (Kur’an)