Yargıtay 15. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun İmar Affıyla ilgili kararında, “Devlet alacağı bir bedel karşılığında yıkım kararı ve para cezalarını uygulamamak suretiyle yasaya aykırılığa göz yummuş oluyor” uyarısı var. Ama dinleyen kim?

İmar Affıyla 290 bin binaya ruhsat verildi. Bu binaların çoğu çöktü ve 41 binden fazla vatandaşımız can verdi. Deneyimli bir hukukçu, “Bu olaydan ‘Tekadam’ asla sorumlu değildir. Esas sorumlu olan vatandaştır. Kanun, usul, esaslar böyle” diyor.

İmar Barışı Kanunu’nun geçici 16. maddesi hükmü: “Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır.” Yapı kayıt belgesi verilmesine ilişkin usul ve esasların 9’uncu maddesi: “Yapının depreme dayanıklılığı, yapının fen, sanat norm ve standartlarına aykırılığı hususu yapı malikinin sorumluluğundadır” diyor.

YARGITAY KARARI

Günümüzde Yargıtay, Anayasa Mahkemesi kararları “Yok” sayılıyor. İmar Affı Kanunu’yla yapının depreme dayanıklılığı hususu mal sahibinin sorumluluğuna bırakılmış. Yani, devlet “Ben binana kullanma izni veririm ama bina yıkılırsa sorumluluk bana ait değildir” diyor. Ohh ne güzel memleket. Devlet, sorumluktan kaçıyor.

Madem hukuk devletiyiz. Bu konuda Yargıtay’ın verdiği kararlardan sanırım haberiniz yoktur. Yargıtay 15.Hukuk Dairesi, 23 Mayıs 2019’da, 2018/5361 Esas, 2019/2479 Karar sayılı ilamı, İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesiyle ilgili. Buna göre “Alınan yapı kayıt belgesi, imara aykırı yapıyı, imara uygun ve yasal hale getirmez. Yapı kullanma izin belgesi almayı üstlenen yüklenicinin edimini ifa etmiş sayılamayacağı” belirtiliyor.

YASAL HALE GETİRMİYOR

Aynı dava, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na götürüldü. 10 Haziran 2020 tarih,  2020/15-168 Esas, 2020/394 Karar sayılı ilamda, “Yapı kayıt belgesi binayı iskan alınacak şekilde imara uygun hale getirmeyip, imara aykırı yapının kullanılmasına ilişkin olduğunu” belirtiliyor. İlamdan bir bölüm aktarıyorum:

“7143 sayılı Kanun ile 3194 sayılı İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. maddede yer alan düzenlemeler dikkate alındığında yapı kayıt belgesi, imara aykırı yapının kullanılmasına ilişkin olup, yapıyı imara uygun hale getirmemektedir. Yapı kayıt belgesi yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerli olup yapının kullanılmasına ilişkin geçici bir statü sağlamaktadır. Bu durumda davalı taşınmaz sahiplerinin yapı kayıt belgesini alıp almadığını belirlemek sonuca etkili olmayacaktır. Açıklanan nedenlerle, davalı taşınmaz sahiplerinin yapı kayıt belgesi almak için idareye başvurup başvurmadığını araştırmaya gerek olmadığı yönündeki 15. Hukuk Dairesi’nin direnme kararı yerindedir.”

YASAL HALE GELMİYOR

Sonuç olarak: Gerek 15. Hukuk Dairesi, gerekse Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre İmar Barışı denilen uygulama sonucu, yapı kayıt belgesi alınmakla inşaat yasal hale gelmiyor. Ancak, devlet alacağı bir bedel karşılığında yıkım kararı ve para cezalarını uygulamamak suretiyle yasaya aykırılığa göz yummuş oluyor.

UYARILAR DİKKATE ALINMIYOR

AKP’nin, TBMM’ye getirdiği ‘Torba Teklif”lerde muhalefetin zorlamasıyla bir tarafta toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren olumlu düzenlemeleri getiriyor, diğer tarafta  “İmar Affı”nda olduğu gibi son derece olumsuz sonuçlar doğurabilecek düzenlemeleri de Meclisten geçiriyor. AKP, bunu hep yapıyor. Meclisten geçiriyor.

2018’de TBMM’den geçen Torba Kanunda muhalefet emekliler, çiftçiler, öğrenciler için getirilen düzenlemelere destek verdi. İmar Affına yönelik maddelerin geçmemesi için direndiler. Ama sonuç değişmedi.

ALKIŞ... ALKIŞ...

Cumhurbaşkanı 23 Şubat 2019’da Kahramanmaraş’ta, “İmar Barışıyla 144 bin 566 Maraşlı vatandaşımızın sorununu çözdük.” 21 Haziran 2018’de Gaziantep’te “İmar Barışıyla ülkemizin her yerinde olduğu gibi Gaziantep’te de çok önemli bir sorunu çözüyoruz.”, 24 Şubat 2019’da Hatay’da “Hatay’da İmar Barışıyla toplam 205 bin Hataylının sorununu çözdük” dedi. Ardından alkışlar alkışlar...

TUTANAKLARA BAKTIM

Cumhurbaşkanının bu sözleri alkışlandı. Ama, durum ortada... TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nun 3 Mayıs 2018 tarihli toplantısına ait tutanakları inceledim. İmar Affına karşı CHP Milletvekilleri şu uyarılarda bulunmuş:

-UTKU ÇAKIRÖZER: İmar affına başvuru süresinin yıl sonuna kadar devam edecek olması Türkiye’nin kaçak yapılarla doldurulacağı kaygısını yaratıyor. Bu başvuru süresinde kaçak yapıların artacağı ortada, kamu yönetimlerinin önlem alması ve yurttaşların duyarlılıklarını göstermesine ihtiyaç var ancak bu, bir noktaya kadar belki hizmet edecek. Benzer şekilde deprem bölgelerinde imar affının deprem konusunda çok büyük olumsuz sonuçlara neden olacağını uzman söylüyor. Bunların hiçbirine kulak vermiyorsunuz.

-KAMİL OKYAY SINDIR: İmar Kanunu gereğince, bu yapıların yıkımı ve ruhsata uygun hale getirilmesi gerekiyor. Bunun temel nedeni yapının sağlamlığı, depreme dayanıklılık ve hepsinden de öte ve önce, bu yapılarda oturan yurttaşlarımızın can güvenliğidir. Şimdi getirdiğiniz kanun tasarısının ‘Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır’ deniliyor. Yani devlet, vatandaşının, yurttaşının can güvenliği sorumluluğunu ‘Senindir sorumluluk, ben sana belge verdim mi iş bitiyor’ diyemez. Bu çok ciddi ihmal haline gelir.

-MEHMET BEKAROĞLU: Bu kanunu çıkardığınız için depremle ilgili İstanbul’umuzda bir problem kalmadı mı? Araştırmalara göre yüzde 70’e yakın yapıda çok ciddi problem var. Büyük bir depremde 200 bin, 300 bin insanımızın öleceğini bakan dile getirdi. Allah göstermesin ve neleri yaşayacağımızı, ekonominin ne olacağını filan kimse tahmin bile etmiyor.

Bilim insanlarını, muhalefeti dinlemezseniz, insanımızın can güvenliğinden çok Devletin kasasına girecek parayı hesaplarsanız olacağı bu...